Cinsellik için üretilen silikon bebekler hiç olmadığı kadar gerçekçi. Buna bir de yapay zekanın eklendiğini düşünün. Peki robotla aşkın sınırını nerede çizeceğiz? Üzerinde düşünmeye değer bir konu.
Asya ülkelerinde üretilen ve Türkiye’de ‘realistik manken’ adıyla satılan silikon mankenler 80 bin liraya alıcı buluyormuş. Cinsellik için üretilen cansız mankenlerin gerçekçiliği sosyal medyayı klişe tabiriyle salladı.
Ülkemizde de bu mankenlerin satışı başladı bile, mortavşan adlı sitede açıklamaları ile birlikte bu ürünlerin (doğru mu niteledim acaba? Ürünle cinsellik tövbe tövbe) satıldığını gördüm, hem de daha ucuza, yaklaşık 68 bin lira 🙂
Üstelik hem açıklamalarında sadece vücut ölçüleri değil, çeşitli derinlikler veriliyor hem de paketin içerisinde gecelik, bakım pudrası, ısıtma çubuğu, tarak gibi aksesuarlar geliyor (pudra ne işe yarıyor çok anlayamadım).
David Levy, ‘Love and Sex with Robots’ adlı kitabında,çok geçmeden robotlarla aşk yaşamanın insanlarla yaşanan aşk kadar kabul göreceğini iddia ettiğinde herkes “yok artık” demişti. Ancak ilk seks robotu ya da “kız arkadaş” olan Roxxxy, şişme bebekten bir hayli ileride bir ürün. 2010’da piyasaya sürülen Roxxxy, fiziksel özellikleri, hatta kişiliği bakımından müşterinin isteğine göre ayarlanabiliyor. Elektronik olarak ısınan bir cilde, titreşen iç organlara sahip ve programlanmış konuşmalar yapabiliyor- ama sanırım sadece seks ve futbol hakkında:) Bir erkek daha ne ister! (Türkiye pazarlarında ‘ne olacak Türkiye’nin bu hali” sorusunun cevapları da eklense iyi olur.
Firmanın kurucusu ve CEO’su Matt McMullen, Classic ve RealDoll2 modelleri arasında müşterilerin 11 farklı vücut tipi ve 31 yüzden hangisini istediklerine karar verdiklerini, 30’dan fazla stil ve meme ucu tonu arasından seçim yaptıklarını; cilt ve dudak tipi; saç ve göz rengi; kasık kılları (kesilmiş, doğal, dolgun, traş edilmiş); kaşlar (sahte, insan saçı); çıkarılabilir diller, dövmeler, piercingler gibi binlerce konfigürasyonun mümkün olduğunu anlatıyor. Tabii özel seçenekler arttıkça fiyatlar da artıyor. Bu şirketler “Hayat arkadaşın yok mu? Merak etme sana robot bir kız arkadaş yaratabiliriz” şeklinde reklam yapıyorlar. Silikondan robottan hayat arkadaş uhh! Bu sözcükleri kirletmeseydik bari.
Yalnızlığın çözümü bir silikon manken, bir seks robotu mu tartışılır. Ancak uzmanlar bu araçların cinsel bozuklukların tedavisinde terapötik bir araç olarak kullanılması açısından faydalı olabileceğini savunuyorlar (sapıklar azalır diyorlar ama ya bu araçlar sapıkları artırırsa🤭) .
Her ne kadar seks terapisinde orgazm sorunlarının tedavisi için seks oyuncakları kullanılsa da seks robotlarının seks terapisinde bir araç olarak kullanılması bayağı büyük bir yenilik sayılabilir. Seks için tasarlanmış bir robot ereksiyon bozukluğu, erken boşalma ve ilk cinsel karşılaşmayla ilgili sosyal kaygı gibi çeşitli sorunlar da dahil olmak üzere yardımcı olabiliyor.
Ayrıca sosyal açıdan uyumsuz, sosyal olarak dışlanmış kişilere de robotik cinsel yardım katkıda bulunabiliyor. Ciddi bir ilişkiye giremeyen veya bağlanmak istemeyen kişiler de bundan faydalanabiliyor. Bir seks robotuna duygusal bağlılık, yalnızlığı azaltan ve refahı artıran yararlı bir alternatif olabiliyor. Yine de ben bu sonuçların uzun sürede izlenmesinden yanayım. Viagra’da ilk başlarda böyle tedavi amaçlı çıkmıştı sonra Tahtakale’de tane işi tezgaha kadar düşmüştü günlük seans için!
Peki, eğer seks robotları insanların acılarını hafifletme, bir boşluğu doldurma ve insanlar arasındaki seksi daha tatmin edici hale getirme potansiyeline sahipse, diyelim sapık da üretmiyorsa o zaman sorun ne? Sorun kadınların seks objesi olduğu fikrini normalleştirmeye devam edeceğimiz bir geleceğe gidiyor olmamız. Yani bir tür hissiz ilişkiye yani sapıklığa doğru gidişten söz ediyorum.
Seks robotları (çoğunlukla) cinsiyetçi fikirlere sahip erkekler tarafından yaratılıyor. Bu, robotların önceden var olan stereotipileri sürdüren önyargılı cinsiyet normlarıyla yaratılmasına yol açıyor. Örneğin, şu anda piyasada bulunan seks robotları, itaatkar ayarlara sahip.
Cinsiyetçi cinsellik ideallerini sürdürmelerinin yanı sıra seks robotları sosyal izolasyonu artırabiliyor. Bir robotla ilişki ve vakit geçirmek, insanlarla arkadaşlık kurma konusunda yetersizlik yaratabiliyor. Robotlarla ilişkiler kolaylaştıkça gerçek cinsel ilişkiler bunaltıcı hale gelebiliyor. En önemlisi de seks robotları insanları yakınlık ve empatiye karşı duyarsızlaştırabiliyor. Hatta pedofili gibi parafilik yönelimleri güçlendirebileceği iddia ediliyor.
2019’da, Newfoundland ve Labrador eyalet mahkemesi Harrisson davasında oyuncak bebeğin gerçekten çocuk pornografisi olup olmadığına karar vermesiyle dünya manşetlerine taşındı. Harrisson, bebeği 2013 yılında Japonya’dan sipariş etti. Oyuncak bebekle seks yapma niyetinde olmadığını ve 1986 yılında bebekken ölen oğlunun boşluğunu doldurmak için sipariş ettiğini ifade etti. Harrisson, Google’da “seks bebeği” terimini arattığını ve oğluna en çok benzeyen “erkeğe benzeyen” fotoğrafı seçtiğini söyledi.
Teknolojinin ilerleyişi kaçınılmaz olsa da insanların anlamlı ve karşılıklı insani bağlantılar kurması son derece önemli. Bu silikonlu bebekler gerçek bir kişi değil. Ama bir de şu var tabi ya bu ürünlere yönelik aşk sevgi gerçeğe dönüşür, sosyolojik olarak da kabul görür ve evliliğe kadar iş giderse; miras hukukunu da baştan yazmak gerekir mi? Hatta bu işin sadece silikon kadınlarla kalmayacağına da bahse girerim..
Ha bir de şu var tabi ortalama 70 bin lira tutarında bir maliyete sahip olan bir seks robotunu Türkiye’de kimin almaya gücü yetebilir ki? Eğer 1 milyon 300 bin liraya vikunya tüyünden kabanı alanlar ise sorun yok onlar zaten üç kişi. Ama bu ürünler, bebekler, kadınlar her neyse ucuzlarsa her an aracınızla giderken yanından geçen kargocunun motorunda gördüğünüz iki kişiden biri aşkını arayan silikonlu manken ya da robot olabilir!