Konu cinsel suçlamalar olduğunda söylenecek çok şey var. “Kadın etek giymeseydi”, “aslında rızası vardı” gibi pek çok savunma yapıldığını görüyoruz. Ancak bu anlatacağım savunmayı ilk defa duydum.
Olay şöyle: 32 yaşındaki Jade Blue McCrossen-Nethercott, 24 yaşındayken 2017 yılında uyandığında yarı çıplak olduğunu fark edip uyurken tecavüze uğradığı hissiyle polise başvuruyor. Üç yıl sonra – ve tecavüzle suçlanan adamın yargılanmasından günler önce – karşı tarafın avukatları, iki uyku uzmandan kadının bir seksomnia atağı geçirmiş olabileceğini ve uyanık ve rızası varmış gibi görünebileceğine dair görüş alıyor. Dava kapatılıyor ve sanık beraat ediyor.
Seksomnia tıbbi olarak kabul görmüş bir uyku bozukluğu ve bu rahatsızlığa sahip kişiler uykularında cinsel eylemlerde bulunabiliyor. Seksomnia uyku seksi olarak da biliniyor. Seksomnia durumunda, mastürbasyon, cinsel hareketler, cinsel saldırganlık veya başka bir kişiyle seks başlatma gibi cinsel davranışlar söz konusu.
Kişi gözleri açık olsa ve cinsel sesler çıkarsa da bu aktiviteler sırasında uykuda oluyor ve uyandığında davranışlarının farkında olmuyor. İngiltere ve Galler’deki yasalara göre bir kişi uykudayken cinsel ilişkiye rıza gösteremez, ancak karşı tarafın rıza gösterdiğine dair “makul bir inancı” varsa tecavüzden suçlu bulunmaz.
Yani bir insan seksomniası varsa tıpkı uyurgezerlerin evin içinde dolanıp buzdolabını açmaları ya da dışarı çıkıp arabaya binmeye çalışmaları gibi sevişebiliyor. Sabah uyandığında, hem kendisi hem de karşısındaki kişi için sürpriz dolu bir güne uyanıyor. Tabii illa siz kurban olmayabilirsiniz, işin bir de öbür tarafı var. Siz suçlanan ve hatırlamayan taraf olabilirsiniz. Düşünün, sabah gözlerinizi açıyorsunuz ve size tecavüz suçlaması yöneltilmiş. “Ne, ben mi” diyorsunuz, çünkü gerçekten hatırlamıyorsunuz.
Uyku bozuklukları, beynimizin bilinçdışı zamanlarında neler yapabileceğimizi gözler önüne seriyor. Seksomnia da bu bozukluklardan biri. Ama işte burada asıl zor kısım şu: Bu tarz vakalarda “bilinçsizce” yapılan eylemler, nasıl hukuki anlamda bir savunma olabilir? Uyurgezerler marketten gizlice çikolata çalsa yakalanabilir, ama seksomnia söz konusu olduğunda iş daha çetrefilli hale geliyor.
Seksomnia vakaları, “Ne yaptığını bilmeden suç işlemek” olayını bambaşka bir boyuta taşıyor. Hani bazı insanlar “Dün gece ne yaptığımı hiç hatırlamıyorum” der ya, işte bu vakalarda o insanlar gerçekten ne yaptıklarını bilmiyorlar! Ama unutmamak gerekiyor, birinin hatırlamaması, diğerinin yaşadığı travmayı ortadan kaldırmıyor. Bu yüzden, seksomnia savunmalarını tartışırken her iki tarafın da yaşadığı gerçeklikleri dikkatlice incelemek gerekiyor.
Jade McCrossen-Nethercott kurban olarak bu durumu araştırmak için aylar harcıyor ve karara itiraz ederek karşı tarafı özür dilemeye ve İngiltere Savcılığını davasını mahkemeye taşımamanın yanlış olduğunu kabul etmeye zorluyor. Sene 2024. Yeni dava ancak sonuçlanıyor. BBC’ye yaptığı açıklamada, bu kararın kendisini “hayatının en karanlık noktalarına götürdüğünü” ve “onlardan hesap sorabilmenin büyük bir zafer” olduğunu hissettiğini söylüyor. Kadının 2017-2024 yılları arasında hayatı kararmış. Kendini suçlaması bir yandan, karşı tarafın sıyrılması bir yandan, yaşadığı psikolojiyi düşünemiyorum. Yine de kazandığı zafer 35 bin pound ve bir özür de olsa en azından tecavüz suçunun ele alınması açısından bir başarı. İşin ilginç yanı the Observer gazetesi olayı incelediğinde son 30 yılda tecavüz, cinsel saldırı ya da çocukların cinsel istismarı ile suçlanan sanıkların o sırada uyurgezer olduklarını ya da seksomnia mağduru iddia ettikleri 80 vaka buluyor.
Sadece geçen yıl sekiz vaka olmuş. Observer’ın analizine göre seksomnia savunmanın bir parçası olduğu davaların yaklaşık yüzde 60’ında suçsuz kararı verilmiş. Suçlamalar, savunma avukatlarının seksomnia konusunu gündeme getirmelerinin ardından daha mahkemeye ulaşmadan Kraliyet Savcılığı tarafından düşürülmüş. Sanki ‘Evet, size cinsel tacizde bulunmuş olabilir ama bunu uykusunda yaptı, bilmiyordu, o yüzden sorun yok’ demişler gibi. “Uyudum, uyandım, ne oldu anlamadım” davası.
Sonuç olarak, bu davalar mahkemeleri tam anlamıyla ikiye bölüyor: Bir tarafta uyurken bilinçdışı eylemler yapan bir sanık, diğer tarafta ise bu eylemlerin mağduru olduğunu söyleyen biri. Burada hukuk ve bilim iç içe geçmişken, belki de en büyük çözüm, bu vakaları daha iyi anlamak ve bilimsel olarak daha kapsamlı araştırmalar yapmak. Çünkü birinin “Uyurken yaptı” demesiyle bir olay çözülmüyor. İşin sonunda hepimizin uykuda ne yaptığına biraz daha dikkat etmesi gerekebilir!