Ankara Savcılığı sonunda Ali Yerlikaya’yı da soruşturur mu?
Haber dün gece geldi, ayrıntılarını Furkan Karabay’ın haberinden okudunuz zaten. Geçen haftadan beri İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nin haklarında soruşturma yürüttüğü üç polis müdürü için Ankara Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma açtı ve dün savcılık emriyle polislerin evlerinde arama yapıldı. Savcılık evrakına göre üç polis hakkındaki soruşturma ‘hükümete isyan’ suçu üstünden yapılıyor.
Bu çok tuhaf bir durum. Zaten haklarında teftiş yürütülen üç polis için savcılığın bu soruşturmanın sonucunu beklemeden kendi soruşturmasını açması insana ister istemez eski zamanları hatırlatıyor.
Zaten bu üç polisin durumunda eski zamanları hatırlatan çok şey var.
Kafanızın karışmaması için yazıyı uzatmak pahasına madde madde gideyim:
-Tayyip Erdoğan 28 Mayıs 2023’te yeniden Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kurduğu hükümete İçişleri Bakanı olarak İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’yı atadı.
-Yerlikaya göreve gelir gelmez öncelikle polis kadrolarında ciddi yer değiştirmeler yaptı. Bu değişiklikler biraz da doğal olarak bir önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ekibinin tasfiyesi olarak görüldü.
-Kritik değişikliklerden biri Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne Engin Dinç’in atanmasıydı. Dinç zaten Hrant Dink dosyası nedeniyle tartışmalı bir isim; Hrant Dink öldürüldüğünde Trabzon’da polis istihbaratta şube müdürüydü.
-Engin Dinç’in Nurculuğun ‘Yazıcılar’ grubuna mensup olduğu öne sürülüyor. Bir başka iddia Dinç’in Fethullah Gülen’in ‘Emniyet imamı’ diye bilinen Kemalettin Özdemir’in ‘ekibinden’ olduğu. Bu iddiaları doğrulamak da yalanlamak da çok zor.
-Dinç Ankara’da göreve geldikten sonra ekibini kurdu. Bu ekibin ilk yaptığı işlerden biri, Süleyman Soylu’nun bakanlığı döneminde Ankara’da diğer bütün suç örgütleri çökertilmesine rağmen bir çeşit ‘dokunulmazlık’la hareket eden ve alanını genişleten suç örgütü patronu Ayhan Bora Kaplan’ı gözaltına almak oldu.
-Ayhan Bora Kaplan herhangi bir suç örgütü patronu değil. Ankara’da gerek polis gerekse adliye içinde son derece girift ilişkileri olan bir isim. Soruşturma kaçınılmaz biçimde bu ilişkilere de uzanacaktı. Adı geçenler arasında çok sayıda ‘emniyet müdürü’ rütbeli polis, artık Yargıtay üyesi olan bir eski savcı vs vardı. Dile getirilen olaylardan biri Süleyman Soylu’nun kardeşinin ve onun oğlunun adını da içeriyordu.
-Kaplan yakın geçmişte de yolu polise ve savcılıklara çok kez düşmüş bir isim, ama hakkında açılan soruşturmaların pek çoğundan ceza yargılamasının açıklarını kullanarak veya kullanması sağlanarak kurtulmuş (veya kurtarılmış). Bu son soruşturmada da geçmişte ilişkili olduğu insanlar tarafından kurtarılmayı beklemesi, bunun için bir şantaj dengesi kurması beklenecek bir isim.
-Nitekim daha soruşturmanın ilk ifadelerinde bir eski savcıya otomobil aldığını söylemesi sahip olduğu bilgileri kullanmaktan çekinmeyeceğinin, kurtarılmazsa beraberinde çok ismi sürükleyeceğinin işaretiydi aslında. Son gelen bilgi Kaplan’ın yakın zamanda ek ifade verip bir Emniyet Müdürüne verdiği rüşveti belgeleriyle polise aktardığına ilişkin. Yani Kaplan hakkındaki soruşturmayı kendi çapında küçültmeye çalışmaya devam ediyor. ‘Bende daha çok bilgi var’ demeye getiriyor.
-Kaplan suç örgütünün iki numarası Serdar Sertçelik isimli biriydi, savcılık onu Kaplan suç örgütünün işlediği bir cinayetten ötürü arıyordu ve Ayhan Bora Kaplan gözaltına alındığında o KKTC’deydi. Oradan polisle ilişkiye geçti, önce telefonda pazarlık yapıldı, ardından Ankara’ya getirildi ve itirafçı yapıldı. Serdar Sertçelik’in bugünlerde yayınladığı ses kayıtları Ankara polisiyle Kıbrıs’tan yaptığı pazarlıklarla ilgili. Bu kayıtlarda polisin ifadesinde anlatacakları konusunda onu yönlendirdiği izlenimi doğuyor.
-Sertçelik Ankara’da ev hapsine alındı ve bileğine elektronik kelepçe takıldı. Bu kelepçe Sertçelik’in evinden ayrılması halinde Ankara’da bir merkezde sinyal veriyor. Bugün Sabah gazetesinde çıkan bir habere göre bileğine 18 Eylül 2023’te kelepçe takılan Sertçelik önce 30 ve 31 Eylül’de, ardından da 1, 2, 19, 20, 21 ve 27 Kasımda evinden ayrıldı. Yani kelepçesi sinyal verdi. Ama polis de, savcılık da ev hapsini defalarca ihlal eden, cinayet işlemekle suçlanan bu adama hiçbir şey yapmadı.
-Serdar Sertçelik’in Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gizli tanık olduğu çok bilinen bir sırdı. Poliste ve savcılıkta 19 sayfa ifade vermişti. Ayhan Bora Kaplan’ın ona kızmak ve onu susturmaya çalışmak için çok gerekçesi vardı.
-Serdar Sertçelik 20 Kasımda evinden yine çıktı, sevgilisi ve adı hep suç dünyasıyla da anılan sosyal medya fenomeni Ece Ronay ile buluştu, gece boyunca gezdiler, yediler içtiler ve son olarak Ankara’da bir işkembeciye gittiler. Burada Ayhan Bora Kaplan’a ait bir gece kulübünün güvenliğinde çalışan bir adam sanki başkalarıyla kavga ediyormuş gibi yapıp silahını çekti ve bu kavgayla hiç ilgisi olmayan ve aslında polis denetiminde olması gereken Serdar Sertçelik’i ayağından vurdu. Aslında öldürebilirdi de, ama yaralamakla yetindi.
-Hastaneye kaldırılan Serdar Sertçelik’in iki bacağı birden alçıya alındı (Bu konu tartışmalı, bir görüşe göre Sertçelik tek bacağından vurulmuştu, iki bacağa alçı yapmak gerekmiyordu).
-Savcılık iki ayağı birden alçılı olduğu için Sertçelik’i gözaltına alamadı ama savcı artık gözaltı uygulamaya karar vermişti. O sırada 27 Kasımda iki ayağı da alçılı olan ve doktor raporuna göre ‘ayağının üstüne basması sakıncalı olan’ Sertçelik bir kez daha evinden çıktı, Bodrum üstünden Yunanistan’ın Kos adasına kaçtı veya kaçırıldı. Sertçelik dün Sözcü’de İsmail Saymaz ile yaptığı sohbette polislerin kendisine yurt dışına kaçmasını salık verdiklerini, ‘Mahkeme zamanı geri gelirsin’ dediklerini ima ediyordu.
-Ama Sertçelik anlaşılan 20 Kasım günü Ayhan Bora Kaplan’dan aldığı mesajı kavramıştı, geçen hafta kendisini itirafçı yapan polislerle ilgili vahim bazı ifşaatlar yayınladı sosyal medya üstünden. Buna göre polisler kendisine ifadesinde eski bakanlar Süleyman Soylu ile Bekir Bozdağ’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan’ın, Cumhurbaşkanı’nın çok yakınındaki isimlerden Mücahit Arslan’ın adını geçirmesini istemiş, hatta bu yönde baskı yapmıştı.
-Serdar Sertçelik’in itirafçı olması da, ardından polis gözetiminde yurtdışına kaçması da başlı başına büyük skandal zaten. Ama şimdi Sertçelik’in polise yönelttiği suçlamalar da var ve bunlar ciddi.
-Kendi atadığı Ankara Emniyet Müdürü’nün en yakın çalışma arkadaşları böyle vahim ithamlar altında kalınca İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya hemen mükiye müfettişleri görevlendirdi ve konuyla ilgili soruşturma başlattı, bu arada üç polis müdürü de soruşturmanın selameti için açığa alındı. Müfettişlerin sorgularına ilişkin gayet içeriden bilgileri Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ten öğrendik.
-Ancak bu arada iktidar yanlısı Sabah gazetesinde ve Hürriyet gazetesinde bu polislerin aynen 2013’teki 17-25 Aralık operasyonları gibi hükümete karşı komplo hazırlığında olduğuna dair yazılar ve haber başlıkları çıkmaya başladı. Sabah gazetesi zaten Ankara Emniyet Müdürü dahil üst düzey polisleri FETÖ’nün polis imamına bağlı ‘KÖZ Grubu’ olarak adlandırmaya da başlamıştı.
-Dün akşam Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin teftiş sonuçlarını beklemeden harekete geçmesi ve bu üç polis müdürü hakkında ‘hükümete isyan’ suçlamasıyla soruşturma başlatması akla ister ister istemez yargı-polis savaşı ihtimalini getiriyor.
-Savcılığın soruşturması gerçekten İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın başlattığı teftişten bağımsız, resen açılmış bir soruşturmaysa, sadece o üç polis müdürüyle sınırlı kalmaz, ister istemez Ankara Emniyet Müdürünü de, hatta belki İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı da içine alır. Ortada bir ‘isyan’ varsa bunu sadece üç kişi yapacak değil.
-Ali Yerlikaya göreve gelene kadar Tayyip Erdoğan iktidarıyla ilgili genel izlenim özellikle polis ve adliyede suçla iç içe girildiği, devlet destekli bazı suç örgütlerinin ortaya çıktığı şeklindeydi. Bu izlenim Ak Parti’nin bazı anketlerine de yansıdığı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ali Yerlikaya’ya suç örgütleriyle mücadele talimatı vermişti. O yüzden Yerlikaya her sabah 08.15’te kendi sosyal medya hesabından o gün hangi suç örgütüne polisin baskın yaptığına dair paylaşımlar yapıyor.
-Fakat Ankara’daki Ayhan Bora Kaplan suç örgütü anlaşılan başka çetelere benzemiyor ve artık hapiste bile olsa dışarıda güç kullanmaya, hatta adam vurdurtmaya devam edebiliyor.
-Kaplan suç örgütünün şantaj gücünü kullanarak kendini kurtarma çabasına polis içindeki gruplar, dini tarikatlara dayalı bölünmeler ve kariyer kaygıları da eklenince işler belli ki iyice içinden çıkılamaz hale geliyor.