26-08-2023
İsmet Berkan

Biliyoruz değil mi, bu dönem Erdoğan’ın son dönemi

Biliyoruz değil mi, bu dönem Erdoğan’ın son dönemi

Cennet vatanımızda sayısı ihtiyacın kat be kat üzerinde olan şeyler sıralamasında herhalde siyaset yorumcuları en üst sıraları alıyor.

Her gece her TV kanalında üçer beşer ‘konuşan kafa’ var; üstüne gazetelerde, web sitelerinde, sosyal medyada her gün siyaset üzerine ahkam kesenlerimiz var. Eh, ben de geçimimi bu işten sağlıyorum, yani bir istisna değilim.

Bunca siyaset yorumcusu/analisti/çok bilmişi kalabalığı, dikkat ediyorum bir konuya girmekten ve bu konudaki yüksek görüşlerini vatandaşla paylaşmaktan kaçınıyor. O konu, Anayasaya göre bu yaşadığımız 5 yılın Tayyip Erdoğan’ın başkanlığının son 5 yılı olduğu konusu.

2028’de yapılacak Cumhurbaşkanı seçimine aday olarak giremeyecek olan Tayyip Erdoğan’ın bu tarihten sonra farklı yollarla iktidara yeniden gelmeyi deneyip denemeyeceği konusu tamamen bir bahsi diger. Çünkü bu ihtimal, şimdiden öngörülmesi mümkün olmayan pek çok dinamik gelişmenin sonunda şekillenecek, bunları bugünden konuşmak çok anlamlı değil.

Bu dönemin Tayyip Erdoğan’ın son dönemi olduğunu hepimiz ilk Tayyip Erdoğan’ın ağzından duyduk. Cumhurbaşkanı seçim döneminde, durduk yerde bu dönemin son dönemi olacağını söyledi, ‘Bir son dönem için beni seçin’ dedi. Erdoğan’ın geleceğe ilişkin eklediği tek şey, ‘Ama partimin başında durmaya devam edeceğim’ demek oldu. Yani Cumhurbaşkanı olmayacaktı ama Ak Parti Genel Başkanlığını sürdürecekti. Siyasetten tamamen emekli olmayı şu an planlamıyordu.

Tayyip Erdoğan’ın görev süresini uzatmak, üçüncü, dördüncü, beşinci dönemler için en azından aday olmasını sağlamak mümkün değil mi? Mümkün. Bunun için Anayasa değişikliği gerekli. Ama bu Meclis kompozisyonundan bu konuda bir Anayasa değişikliği çıkarmak, hele hele referandumsuz bir değişiklik çıkarmak kolay değil. Referandum ise sonucu kestirilemez bir şey. Geçmişte böyle Süleyman Demirel için görev süresi uzatma girişimi oldu, sonunu hepimiz hatırlıyoruz. Zaten belli ki Tayyip Erdoğan da Anayasayı değiştirmenin zorluğunu (hatta imkansızlığını) düşünerek ‘Bu benim son dönemim’ diyor.

Biliyorum, aramızda çoğu insan aklı baliğ olduğundan beri Tayyip Erdoğan’dan başka başbakan veya cumhurbaşkanı görmedi. Benim gibi 12 Eylül öncesi hükümetleri bile hatırlayan dinozorlar için bile Tayyip Erdoğan’ın yönetmediği bir Türkiye’yi tahayyül etmek çok zor.

Ama bugün meselemiz bu değil. Meselemiz, bu dönemin son dönemi olduğunun bilincinde olmasının Tayyip Erdoğan üzerinde yaratacağı etki.

Türkiye’de daha önce böyle bir şeyi hiç yaşamadık ama yurt dışı örnekleri biliyoruz; Amerika’da ikinci dönemini yaşayan başkanlar, bu son dönemlerini kendilerini tarihe olumlu anlamda geçirecek bir şeyleri yapmaya çalışarak yaşıyorlar. Bill Clinton, İrlanda’dan sonra Filistin sorununu çözen isim de olmak istedi. Barack Obama, iklim değişikliğine odaklandı. George W. Bush, kendi çıkardığı savaşı bitirmeye çalıştı. Ronald Reagan Soğuk Savaş’ı sona erdirdi.

Fransa’da François Mitterrand, görev süresinin bitmesinin ötesinde bir de kanserden ölüyordu, tarihe bir ‘bilge kral’ olarak geçmek için müthiş bir imaj kampanyası yaptı. Angela Merkel siyaseti kendi isteğiyle bırakırken Almanya’yı barıştıran ve modern Avrupa’nın mimarı olan insan olarak tarihe geçmeye çalıştı, başarılı da oldu.

Peki Tayyip Erdoğan nasıl geçecek tarihe? Esasen başka bir şey yapmasına gerek yok; o şimdiden Türkiye’nin tarihine geçmiş durumda, başardığı az şey değil, 2028’de makamdan ayrıldığında hayatında hiç seçim yenilgisi tatmamış bir siyasi olarak ayrılacak, tek başına bu bile yeter.

Ama Erdoğan giderken daha iyi izlerle görevi bırakmak, çıtayı neredeyse erişilemez bir noktaya koymak istiyor olabilir. Baktığınızda dış politikada yapabilecekleri ve kendisini bir kez daha tarihe geçirme ihtimali olan şeyler artık çok daralmış durumda. İç politikada ve ekonomide ise yapabileceği ve kendisini olumlu anlamda tarihe geçirtme potansiyeli taşıyan çok şey var.

Kuşkusuz ne şekilde ve hangi tercihlerle tarihe geçeceğine Tayyip Erdoğan karar verecek. Burada siyaseti yakından izleyenler için önemli olan konu, Erdoğan’ın çoğu davranış ve tercihinin bu son dönemi yaşama psikolojisi içinde gerçekleştiğini bilmek.

Şimdi önümüz yerel seçim. Bu seçim dönemine kadar Erdoğan büyük olasılıkla seçimi kazanmak için gece gündüz çalışan, bazen günde beş miting yapan hep bildiğimiz Erdoğan gibi davranacaktır ama seçim sonrasından itibaren (biraz da seçimin sonucuna bağlı olarak) çok farklı bir Erdoğan görebiliriz.

Sevgili Vuslat ve Ali, bir an önce iyi haberlerinizi duymak istiyoruz

Sevgili Vuslat ve Ali, bir an önce iyi haberlerinizi duymak istiyoruz

Ali Sabancı ve Vuslat Doğan Sabancı, önceki akşam çocuklarıyla birlikte yemeğe giderken Yunanistan’ın Lipsi adasında feci bir deniz kazasında ağır yaralandılar. Kötü haber tez ulaşırmış, dün sabahın erken saatlerinden itibaren kazadan ve Vuslat ile Ali’nin sağlık durumlarından haberdar oldum, bütün Türkiye de biliyor zaten.

Ali ve Vuslat Sabancı, her ikisini de yakından tanıdığım, evlerine girip çıktığım bir çift. Vuslat Doğan Sabancı, benim de Hürriyet’te yazdığım dönemde patronum oldu. Ali, tanıdığım en sıcak kanlı insanlardan biri herhalde, yüzünden muzip gülümsemesinin eksik olduğuna hiç tanık olmadım.

Neyse ki dün akşamüzeri saatlerinden beri Ali Sabancı ve Vuslat Doğan Sabancı’nın sağlığıyla ilgili iyi haberler geliyor. Her ikisi için de artık hayati tehlike ortadan kalktı. Ama kazanın etkilerini ve yarattığı ağır sağlık sorunlarını maalesef bir süre yaşayacaklar.

Sevgili Ali ve Vuslat, sizi bir an önce ayakta ve aramızda görmek istiyoruz.

İş Bankası’nın holdingi geliyor

İş Bankası’nın holdingi geliyor

Türkiye İş Bankası, dün ilginç bir girişimini duyurdu: Banka iştiraki olan bütün şirketleri tek bir çatı altında toplayacak, tamamı kendisine ait bir holding kuruyordu.

Açıklamada bu holdingin neden kurulduğu uzun uzun anlatılıyor. Ortaya çıkacak olan bu yeni holding, Türkiye’nin en dev holdinglerinden biri olmaya aday aslında. Çünkü bu holdingin çatısı altına girecek şirketlerin hali hazırdaki borsa değeri 7 milyar doları aşıyor.

Bu denli büyük bir varlığı kanatlarının altına alacak olan holding de kuşkusuz günün birinde halka açılacaktır ve oradan gelecek para İş Bankası ortaklarına ciddi kazanç sağlayacak, belki zaten güçlü olan banka sermayesini daha da güçlendirecektir.

Türkiye’de holdinglerin bankalarının olmasına alışığız, ilk kez bir bankanın holdingi olacak.

Yargıtay’ın önemli kararı: Rıza ne zaman kalkar?

Yargıtay’ın önemli kararı: Rıza ne zaman kalkar?

Bir genç kadın, sosyal medyadan eski birlikte fotoğraflarını kaldırmayan eski sevgilisini dava etmiş. Davalı, ‘Ben bu fotoğrafları onun rızasıyla koymuştum’ demiş. Önce yerel mahkeme davalıyı haklı bulmuş, davacı genç kadını ise haksız. 

Ama şimdi Yargıtay kararı geldi ve çok önemli bir karar bu: Evet belki başta bu fotoğraflar rızayla kondu ama bunun önemi yok, bir kişi ‘Ben artık razı değilim’ dediğinde bu rıza sona eriyor ve fotoğrafları kaldırmak gerekiyor.

Korkarım sosyal medyalar için pek iyi bir haber değil bu.