11-06-2024
İsmet Berkan

Bir hafta içinde iki kiralık katil birden bulmak nasıl mümkün oluyor?

Bir hafta içinde iki kiralık katil birden bulmak nasıl mümkün oluyor?

Kaç yıl önceydi, İstanbul’da bir kadın kendini öldürmeye karar vermiş, ama bunu yapamayınca çareyi kendisini öldürmesi için kiralık katil tutmakta bulmuştu. Katil hem beceriksiz çıkmış, hem de kadına aşık olmuş, işler iyice sarpa sarmıştı.

Filmlerde görsek inanmakta zorluk çekeceğimiz bu öyküde benim dikkatimi en çok kadının kendisini öldürecek kişiyi sosyal medyadan bulması çekmişti. Adam para karşılığı öldürmeye hazırdı ama yastıkla boğarak öldürmeyi başaramayınca bu kez tabanca aramışlar, daha tuhafı onu da sosyal medya sayesinde bulmuşlardı.

Bu hikayeyi sabah sabah hatırlamamın sebebi 10Haber’de okuduğum bir haber.

Adanalı Ahmet Albayrak adlı 27 yaşındaki bir adam E.A. kısaltmasıyla bildiğimiz bir başkasını öldürmeyi düşünüyor. Bunun için kendi eski kız arkadaşını, 19 yaşındaki İpek Akgül’ü ikna ediyor.

Genç kız sosyal medya üstünden E.A.’yı buluyor, ona muhtemelen seks vadediyor, buluşuyorlar. E.A. duştayken İpek elindeki tabancayla ona üç el ateş ediyor ve kaçıyor. Ama E.A. ölmüyor, hastaneye kaldırılıyor, orada da polise kendisini vuranın kim olduğunu söylüyor.

Bunu işiten Ahmet Albayrak işin ucu kendisine dayanmasın diye İpek’i öldürmeye karar veriyor ve bu iş için de Yaşar Bulut isimli 20 yaşında bir başka kişiyi buluyor.

Bulut gidip sahiden İpek’i öldürüyor, gömüyor ve sonra polise gidip ‘Sevgilimi öldürdüm’ diye teslim oluyor. Çünkü ona ‘Sana cezaevinde bakacağız’ diye vaatte bulunmuşlar.

Başlangıçta sıradan bir kadın cinayeti gibi duran olayı polisin şüphesi çözüyor, bütün ilişki ağı sonunda deşifre oluyor.

Burada da şaşırtıcı olan 27 yaşındaki Ahmet Albayrak’ın kendi adına cinayet işlemek üzere aynı hafta içinde iki ayrı ismi birden bulabilmiş olması.

Savcılarımızın çok sevdiği bir deyim var ‘Hayatın olağan akışına uygun olmak…’

Hangi hayatların ‘olağan akışı’nda aynı hafta içinde cinayet işlemeye hazır, bir değil iki kiralık katil birden bulmak var?

Şunu unutmayın: Türkiye, elinde silah motosiklete binip hiç tanımadığı insanları öldürmeye hazır kiralık katillerin adeta sendika veya kooperatif kurar gibi çeteleştiği, çetenin de elemanlarını Telegram adlı mesajlaşma uygulamasının gruplarından bulduğu ülkenin adı.

Siz normal bir hayat yaşadığınızı düşünüyorsunuz belki, ama etrafta üç beş kuruş para karşılığında insan öldürmeye hazır çok sayıda insan var.

Baksanıza Adana Ceyhanlı Ahmet Albayrak’a; aynı hafta içinde iki kişi birden buluyor, ölmesini istediklerini vurduruyor, birini yaralatıyor, diğerini öldürtüp gömüyor.

Korkutucu bir durum.

Erdoğan MHP’ye mesaj mı veriyor?

Erdoğan MHP’ye mesaj mı veriyor?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün CHP’yi ziyarete gidiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmede Osman Kavala ve Gezi mahkumları konusuyla Sinan Ateş cinayetini açacağını söyledi.

Osman Kavala ve Gezi mahkumları konusunda bir hukuki dosyanın bugün Adalet Bakanlığı gündeminde olduğunu biliyoruz. Bakanlık bu dosya uyarınca Yargıtay’da ‘Kanun yararına bozma’ davası açabilir; böyle bir dava açılırsa Osman Kavala dahil Gezi hükümlülerinin yeniden yargılanması ve hatta serbest kalmaları mümkün olabilir.

Bugün Hürriyet’te Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanı’nın Osman Kavala dosyası hakkında bilgilendirildiğini, Kavala ile ilgili en kritik raporu yazanların tamamının FETÖ’cü olduğunun Erdoğan’a aktarıldığını öne süren bir yazı yazdı. İlginç doğrusu. FETÖ’cülerin raporları ve yazdıkları iddianameler konusu bu davada başından beri söyleniyor, Erdoğan yeni duyuyor olamaz.

Erdoğan-Özel görüşmesinde gündeme gelecek Sinan Ateş cinayeti konusunda ise dün daha ilginç bir gelişme yaşandı; Cumhurbaşkanlığı Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ile görüşeceğini açıkladı. Bunca zaman sonra ilginç bir hamle.

Sinan Ateş cinayeti soruşturması MHP’nin yumuşak karnı. Erdoğan’ın Ayşe Ateş’le yapacağı görüşme de sanki MHP’ye bir mesaj.

İçeriğini yakında öğreneceğimiz bir mesaj.

Gazze’de barış İsrail’in iç politika gelişmelerine mi bağlı? Galiba evet…

Gazze’de barış İsrail’in iç politika gelişmelerine mi bağlı? Galiba evet…

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Amerika tarafından sunulan ve Gazze’de acilen ateşkes ilan edilmesini isteyen karar tasarısını onayladı. Veto gücü olan Rusya ‘Kabul’ oyu vermedi ama veto da etmedi.

Bu hiç kuşkusuz son derece önemli bir gelişme.

Ama bir dizi de tuhaflık barındırıyor.

Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen ateşkes ve barış planı Amerika Başkanı Joe Biden’ın ‘Bize İsrail sundu’ diye ilan ettiği planın bire bir aynısı.

Planı iki hafta önce ABD’ye ve aracılar vasıtasıyla Hamas’a İsrail sundu ama ne İsrail hükümeti bu planı kabul etti ne de Hamas. Hamas daha dün planın genel hatlarına karşı olmadığını ama müzakere edilmesi gerektiğini söyledi, ‘Müzakereye hazırız’ dedi.

Plan süresiz ateşkes ilan edilir edilir edilmez Hamas’ın elindeki 100’den fazla rehineyi serbest bırakmasını, buna karşılık İsrail’in de hapishanelerine tıktığı binlerce Filistinli rehinenin serbest kalmasını öngörüyor.

İkinci aşamada da Gazze’de Hamas’ın yerine başka bir yönetim (Filistin otoritesinin yönetimi mi?) kurulması, Hamas’ın buradaki faaliyetlerine son vermesi gerekiyor. İsrail askeri bundan sonra aşama aşama Gazze’den çekilecek.

Üçüncü aşamada Gazze’de barışı ve yeniden inşayı sağlamak için bazı ‘garantör devletler’ devreye girecek, ABD dahil bu garantör devletler ve daha çok Arap ülkeleriyle Türkiye’den gidecek güvenlik güçleri Gazze’nin iç ve dış güvenliğini sağlayacak, buradan İsrail’e bir daha 7 Ekim benzeri saldırıların olmaması güvencesi verilecek.

Ve en sonunda bağımsız Filistin Devleti kurulacak herhalde, ‘iki devletli çözüm’ adı verilen çözüm için herkes çalışmaya başlayacak.

Plan kağıt üzerinde güzel ama planı sunduğu söylenen İsrail’de Binyamin Netanyahu hükümeti kendi içinde çatlıyor. İsrail tarihinin en aşırı sağcı hükümeti bu. Aynı anda hem aşırı dinci hem aşırı milliyetçi unsurlar Netanyahu’nun parlamentodaki kırılgan çoğunluğu korumasına yardımcı oluyor.

Merkez sağın diğer büyük partisinin lideri Ganz 7 Ekim’den sonra kurulan ‘savaş kabinesi’ne girmişti, geçen hafta sonunda kabineden ayrıldı. Sebep Netanyahu’nun Gazze’deki savaşın nasıl biteceği ve sonrasının nasıl planlandığı hakkında bağlayıcı bir söz vermemesi.

Netanyahu kendi savaş kabinesindeki güçlü isme bile ‘kendini bağlayıcı bir söz’ vermezken ABD aracılığıyla duyurduğu o barış planını yapmış olabilir mi?

Planı yapmış olsa bile onu iki haftadır öksüz çocuk gibi ortada bıraktığı belli.

Ama şimdi bir de BM Güvenlik Konseyi kararı var. Bu karar ABD dahil uluslararası toplumun bu savaşı artık bitirmek istediğinin ve sabırsızlandığının göstergesi.

Netanyahu İsrail’in özellikle Batıdan aldığı sınırsız krediyi tüketmeye yaklaşmış görünüyor. Bu kredinin daha da dibe inmesi İsrail’in orta ve uzun vadeli çıkarına aykırı ama Netanyahu’nun kısa vadeli siyasi çıkarına uygun.

Planı kabul edecek olursa koalisyondaki aşırı dinci ve milliyetçi iki küçük parti hükümeti düşürecek ve Netanyahu erken seçime gitmek zorunda kalacak. Bunu da istemiyor.

Gazze barışı büyük ölçüde Netanyahu’nun siyasi kaderini belirleyecek olan bu açmaza bağlanmış gibi duruyor. 

Bu ortamda Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken bir kez daha Tel Aviv’de. Bakalım Netanyahu’yu ne kadar sıkıştırabilecek, onu kendi teklif ettiği barış planının arkasında durmaya ne kadar ikna edebilecek?