26-08-2024
İsmet Berkan

Sabah Gazetesinin sık sık Berat Albayrak’ı bize hatırlatmasını nasıl yorumlamalı?

Sabah Gazetesinin sık sık Berat Albayrak’ı bize hatırlatmasını nasıl yorumlamalı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak 8 Kasım 2020’de Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifa ettiğinde herkes küçük çapta bir şok yaşadı.

Albayrak kendi istifasını duyurmakta güçlük çekmişti; elinde son kalan sosyal medya hesabı olan Instagram üzerinden paylaşmak, böyle duyurmak zorunda kaldı istifasını.

Sonra da kenara çekildi, neredeyse tamamen görünmez oldu Albayrak. Yanlış hatırlamıyorsam bir kez oğlu ve eşiyle bir yurtdışı turistik gezide uzaktan fotoğrafı çıktı, bir kez Trabzonspor maçında ve bir kez de oğlunun mezuniyet töreninde.

Albayrak’ın istifası sahiden çok çarpıcıydı; çünkü en azından 2013 yılının sonundan beri, yani son yedi yıldır Tayyip Erdoğan’ın bir çeşit ‘gate keeper’ıydı o; onun haberi olmadan Erdoğan kimseyle görüşmüyor, Erdoğan’a ulaşmak isteyen herkes onun süzgecinden geçiyor, Erdoğan’ın mesajlarını sadece o iletiyordu (Bu ‘gate keeper’lığın nedenlerini ve nasıl işlediğini o zamanlar yazmıştım ve bu yazı inanılmaz ilgi görmüştü, burada yeniden hatırlatıyorum yazıyı).

Evet, 8 Kasım 2020’den beri Berat Albayrak ortada görünmüyor ama Sabah gazetesini internet üstünden takip edenler sık sık fotoğrafını ve adını bu gazetenin internet manşetlerinden birinde görüyor. Yani gazete Berat Albayrak’ı sık sık hatırlatıyor.

İşte örneğin bu sabah da yine böyle bir hatırlatma var, bu sefer hatırlatma bahanesi Hal Yasası. Daha önceleri sık sık enerji, doğal gaz gibi konularda Berat Albayrak’ın ‘hayırla anıldığına’ dair haberler okurduk, şimdi haberin doğrudan ekonomiyle ve hayat pahalılığıyla ilgili olması, hatta bir miktar mevcut hükümete ve Ak Parti’ye eleştiri içermesi ilginç doğrusu.

Belki en önce şunu hatırlatmalıyım: Sabah gazetesi ve bu gazetenin yanı sıra ATV ile aHaber gibi TV kanallarına sahip olan Turkuvaz Grubu’nun sahibi Gaziantepli Kalyon Ailesi. Ailenin müteahhitlik kolu Tayyip Erdoğan iktidarıyla başından beri çok yakın ve gazetenin de dahil olduğu medya grubunun satın alınma süreci bir zamanlar çok tartışıldı.

Bugün adı Turkuvaz olan grup aslında bir müteahhitler konsorsiyumu tarafından, 17-25 Aralık ses kayıtlarına da yansıyan bir ‘havuz’ kurularak Ahmet Çalık’tan satın alındı, ama zamanla Kalyon Grubu şirketlerin tamamının sahibi oldu.

Bu medya grubu Ahmet Çalık’a aitken de Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak tarafından yönetiliyordu; patron değişti ama Serhat Albayrak orayı hala yönetmeye devam ediyor.

Dolayısıyla Sabah gazetesinde Berat Albayrak’ın varlığının (en azından hala yaşadığının) sık sık hatırlatılması ağabeyin kardeşe vefası gibi de değerlendirilebilir, ama sanırım durum bundan ötede.

Yıllar önce, Berat Albayrak henüz Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isimken, arasının Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’la açıldığına dair dedikodu çıkmıştı. Ben de şans eseri bir yerde karşılaştığım, Erdoğan ailesini sahiden çok yakın bilen Ak Partili bir kaynağa bu dedikoduyu sormuştum. O ise dedikoduyu yalanlamak veya doğrulamak yerine bana bir öğüt verdi: ‘Söylediğin doğru mu değil mi bilemem, ama unutma onlar aile, sen bu işe girersen arada kalırsın, aile bir araya gelir senin üzerine varır.’

Gerçekten de bu aile konusu hassas bir mesele. Bir seferinde Tayyip Erdoğan’ın medyaya dönüp (evet o zamanlar medya vardı hala) ’Bana ne derseniz deyin ama ailemi karıştırmayın’ ricasını medya patronlarına ilettiği biliniyor. Erdoğan bu konuda hassas. Ama ailesini siyasetin ve tartışmaların göbeğine sokan da o. Berat Albayrak bu konudaki en çarpıcı örnek.

Son bir haftadır biliyorsunuz Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa ettiğine veya edeceğine dair bir dizi söylentiyle çalkalanıyor. Bu söylentiler kuvvetli biçimde yalanlandı, ama piyasalar da sarsıldı. 10Haber yazarı Erdal Sağlam’a göre söylentilerin kaynağı Ak Parti ve iktidarın çok da uzağında değil, içeride. Erdal onlara bugünkü yazısında ‘Nas ekibi’ demiş.

Ankara bir yandan bu söylentilere ve söylenti çıkarıp piyasada spekülatif para kazandığına inanılanlara karşı soruşturma açtı, suçlu arıyor ama bir yandan da Sabah gazetesi mutat Berat Albayrak hatırlatmasını yeniden yapıyor; bu bana  ilginç bir tesadüf gibi geldi (Kim bilir, belki dini bir anlamı da olan ‘tevafuk’ kelimesini kullanmak daha doğru olurdu).

Neyse konuyu çok dağıtmayayım, esas soruma döneyim: Acaba Sabah gazetesi neden durup durup Berat Albayrak’ı hatırlatıyor?

Dedim ya, bir ihtimal ağabeyin kardeşe vefasından yapılıyordur.

Ama başka bir ihtimal daha var: Belki de bu hatırlatmaları bizzat Berat Albayrak istiyordur; siyasetten vaz geçmediğini, geri dönmek istediğini bu yolla belli ediyordur.

Kimse bu konuyu konuşmuyor ama bu iktidar dönemi Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında son dönemi.

Konunun konuşulmamasının bir sebebi çoğu insanın Erdoğan’ın mutlaka bir yolunu bulup Meclis’e erken seçim ilan ettirerek yeniden aday olacağına inanması (Aslında bu imkanı bizzat CHP’nin lideri Özgür Özel Erdoğan’a vereceğini söyledi, ama bir şartla: 2025 sonuna kadar erken seçim olması şartıyla).

Konunun konuşulmamasının bir başka sebebi Erdoğan’ın önünde daha dört yıla yakın görev süresi varken ‘topal ördek’ konumuna düşmek istememesi.

Ve aklıma gelen son sebep de şu: Konunun bugün konuşulması demek Erdoğan’dan sonrası için ortaya aday adaylarının çıkması, veliaht tartışmalarının başlaması demek. Bunu Erdoğan’ın neden istemeyeceğini tahmin etmek zor değil.

Fakat işte görüyorsunuz, bütün vaktini İslamcı sosyetenin özel okulu Nun Okullarına vakfettiği söylenen, kamuoyunda görünmek istemeyen Berat Albayrak’ın adının unutulmasını istemeyenler var.

Bu ne şiddet, bu celal?

Bu ne şiddet, bu celal?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Malazgirt Zaferinin yıl dönümü nedeniyle gün boyu Bitlis Ahlat’taydı. Art arda çok sayıda konuşma yaptı, sonuncusunu da Cumhurbaşkanlığı’nın ‘Ahlat Külliyesi’nde gerçekleştirdi.

Konuşmalar hep iç politika odaklıydı, sanki yarın seçim olacakmış gibi muhalefeti eleştirdi Erdoğan iktidarının yaptıklarından ve yapacaklarından söz etmek yerine. Bu negatif iletişim bir süredir dikkat çekiyor zaten; Erdoğan iletişim mesaisinin önemli bölümünü CHP başta muhalefeti eleştirmeye ayırıyor.

CHP’den de her seferinde Erdoğan’a cevap veriliyor nedense. Dün işte bu cevapları Özgür Özel verdi. Ama onun cevabı değil bir başka CHP’linin, Tuncay Özkan’ın sosyal medyadan yayınladığı bir mesaj kıyameti koparmış durumda.

Erdoğan’a ‘züppe’ dediği için Tuncay Özkan hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açıldı; bir Ak Partili ağıza alınmayacak bir küfür etti, başka Ak Partililer art arda Özkan’a kızgınlıklarını dile getiriyor.

Siyasi üslup olarak ‘züppe’ elbette çirkin ve seviyesiz bir kelime ama hakaret mi, bilemedim doğrusu. Bu kelime bu denli büyük tepkiyi hak ediyor mu, onu da bilemedim. Sonunda Tuncay Özkan’ın mesajının daha da geniş kitlelere ulaşmasından başka işe yaramıyor verilen tepkiler.

Benim anladığım siyasette, özellikle de iktidar kanadında bir çeşit meşgalesizlik ve can sıkıntısı havası var, o yüzden bu şiddet ve bu celal.