Erdoğan’ın medya imparatorluğu
Çok uzun yıllar Doğan Grubu medyalarında çalıştım, yöneticilik yaptım. Sadece seçim zamanında değil neredeyse her zaman patronumuz Aydın Doğan sık sık biz gazete yöneticilerini uyarırdı: ‘Yayınlarınızda bütün siyasi partilere yer verin.’
Bu uyarı seçim zamanlarında daha sık tekrarlanırdı; Aydın Bey, yayın grubunun bir siyasi parti lehine ağırlık koyuyor gibi bir görüntü içinde olmasını hiçbir zaman istemezdi, ‘Kimi manşet yapacağınıza siz karar vereceksiniz elbette ama her partinin seçim çalışmalarına haber olarak yer vermelisiniz’ derdi.
Tabii o zamanlar gerçek anlamda bağımsız bir medyası vardı bu ülkenin ve o bağımsız medya neredeyse her zaman her siyasetçinin ama en çok da iktidardaki siyasetçilerin şiddetli eleştirilerine hedef olurdu.
Bu eleştiriler geldiğinde biz de doğru yolda olduğumuzu anlardık, açıkçası eleştiriden keyif alırdık.
Fakat Tayyip Erdoğan iktidarı o bağımsız medyayı boğdu. Aydın Doğan 1,5 milyar doları aşkın vergi cezasını ödemek zorunda kaldığı gibi bütün medya varlıklarını da satmaya zorlandı.
Böylece Tayyip Erdoğan ve iktidarını sorgulayan tarafsız hiçbir medya kalmadı. (Bugün kendine ‘muhalif’ diyen ve yarın iktidara gelmeye hazırlanan medya, adı üzerinde taraf zaten.) Erdoğan, devri iktidarında kendine bir dikensiz gül bahçesi yarattı, tek bir aykırı sesin duyulmadığı, propaganda değeri olmayan tek bir siyasi haberin bile yayınlanmadığı, papağan gibi her gece aynı lakırdıların ‘siyasi analiz’ adı altında konuşulduğu bir büyük yalan dünya, dev bir yankı odası.
Dün gece Tayyip Erdoğan’ın kendine yarattığı dikensiz gül bahçesinin müthiş bir örneği sergilendi; Cumhurbaşkanı aynı anda tam 29 TV kanalında birden canlı yayında soruları cevapladı.
Star, Kanal D, Atv, Kanal 7, Beyaz Tv, TRT, A Haber, NTV, CNN Türk, 24 Tv, Ülke Tv, Tvnet, Haber Türk, TV100, Haber Global, TGRT Haber, Bengi Türk, Akit Tv, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Kürdi, Türk Haber, A Para ve A2 adlı kanalların normalde birbiriyle rekabet içinde olmaları gerekir ama değiller.
Bu kadar kanalın ortak yayınla Cumhurbaşkanı ile yapılan mülakatı yayınlamasının ne kadar vahim bir durumun dışa vurumu olduğunu anlatmaya kelimelerim yetmiyor.
Dünyanın başka bir yerinde veya tarihin herhangi bir anında başka bir siyasetçinin medya üzerinde bu denli büyük bir hakimiyet kurduğuna da, bu hakimiyetini fütursuzca sergilediğine de tanık değiliz.
Sadece Türkiye’nin değil dünya medya tarihine geçecek bir rezaletti dün akşam yaşadığımız şey.
Hepimiz hep birlikte gördük, Tayyip Erdoğan’ın elinin altında nasıl bir ‘medya imparatorluğu’ var ve bu imparatorlukla nasıl bir tekel oluşturdu.
Seçimden iki gün önce yapılan bu ‘ortak yayın’ı kaç kişi seyretti ve bu yayının etkisi ne oldu, sahiden çok merak ediyorum.