CHP dönüp dolaşıp aynı düğüme takılmaya hazırlanırken
Lafı uzatmaya gerek yok: Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin birbiriyle iç içe geçmiş iki sorunu var.
Bu sorunlardan birincisi, liderlik sorunu; ikincisi ise ideolojisizlik, fikirsizlik, davasızlık sorunu.
Dün CHP’de, Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı iki aday birden çıktı. Biri Özgür Özel, diğeri Örsan Kunter Öymen.
CHP çevreleri Örsan Öymen’i daha az ciddiye alıyor; kendisi felsefe profesörü olan Örsan Öymen’in açıkladığı listeye bakınca bu daha az ciddiye alınmanın sebebi de anlaşılıyor. Oldukça ulusalcı ve eski tüfek ağırlıklı bir liste bu.
Buna karşılık Özgür Özel daha fazla ciddiye alınıyor, hatta onun için ‘Değişimin adayı’ deniyor. Nitekim, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hiç vakit geçirmeden Özel’in adaylığına desteğini açıkladı.
Peki ama Özgür Özel, az önce söylediğim CHP’nin iki sorununun ikisini birden çözebilecek isim mi?
Açıkladığı tutum belgesini yer yer sıkılsam bile dikkatle okumaya çalıştım. Özel, kendince bir ‘ideolojik çözüm’ öneriyor, fikirsizlik ve davasızlık sorununa çözüm yolu bulduğunu düşünüyor.
Ama aslında bir şey bulmuş değil. Bize söylediği bunca yıldan sonra yeniden Atatürkçülük ile bir nevi gardrop solculuğunu bir senteze ulaştırma vaadi. Kendince Altı Ok’un bazı oklarını modern anlamda yeniden tarife yönelmiş ama gerçekte hiçbir şey söylemediğini, Tutum Belgesi’nin yeni hiçbir şey içermediğini vurgulamam gerek.
İşin fikir kısmı böyle. Peki CHP’nin liderlik sorununu çözer mi Özgür Özel? Eğer genel başkan seçilmeyi başarırsa başlangıçta Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha etkili ve iyi olacağına kuşku yok ama liderlik performansı konusunda ölçü zaten Kılıçdaroğlu değil ve olamaz.
Daha adaylığını açıkladığı basın toplantısında ‘Siz emanetçi misiniz’ sorusuyla karşılaşmış olması, Özgür Özel’in liderliğinin sınırları hakkında hepimize fikir veriyor olmalı. Bu manada ‘özgür’ de değil, çok ‘özel’ de değil Özgür Özel. Çünkü arka planda ciddi bir kamuoyunun ‘lider’ gördüğü, böyle özellikler atfettiği bir başka isim var: Ekrem İmamoğlu.
O yüzden, kurultaydan ne sonuç çıkacak olursa olsun, kim seçilecek olursa olsun, CHP’yi parlak günlerin değil iyimser ihtimalle yerinde saymanın, daha güçlü ihtimalle ise ciddi bir gerilemenin beklediğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Özgür Özel dün Atatürkçülüğe ve partinin köklerine dönmekten söz etti. Kendisine naçizane önümüzdeki günlerde Cumhuriyet’e 100 Gün dizisinde yayınlanacak olan, Mustafa Kemal’in daha 1910 yılında yaptığı Türkiye ve Osmanlı tahlillerini okumasını tavsiye ederim.
Bu tahlilleri yapan insan başka hiçbir şey değilse bağımsız düşünme yeteneğine sahip bir insan en azından. Ve bunu ciddi bir entellektüel temelle yapıyor Atatürk, o da çok belli.
2023 yılında, bugüne ve yarına bakıp bağımsız düşünmek ve bir çıkış yolu bulmaya çalışmak varken eldeki hazır reçeteyi güncellemeye çalışmak bana hazin geliyor açıkçası.
CHP en azından 50 yıldır durup durup bu Kemalizm ile solu evlendirmeye çalıştı, bugün hala Kemalizmin kendisinin zaten ‘sol’ olduğuna inananlar bile var ama bu arada ne ‘sol’ olabildi ne de ‘Kemalist’ bu parti.
Bu sefer de Özgür Özel denemek istiyor aynı şeyi. Oysa aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp her seferinde farklı sonuçlar beklemenin bir adı var, zamanında Albert Einstein tarafından konulmuş.