Dağlık Karabağ meselesi neden Avrupa’nın bir meselesi olsun?
Dağlık Karabağ, neredeyse tarih boyunca sorun olmuş bir toprak parçası. Bugünkü modern Azerbaycan ve Ermenistan sınırları, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda, Türkiye ile Ermenistan arasındaki savaşın ardından imzalanan Gümrü Antlaşması ve ardından Kızıl Ordu’nun hem Azerbaycan hem de Ermenistan’da duruma hakim olmasıyla birlikte de Sovyetler Birliği ile imzalanan Kars Antlaşması dahil bir dizi antlaşma ile belirlendi.
Savaşlarla ve olağanüstü kaotik dönemlerde belirlenen bu sınırlar içinde Dağlık Karabağ hep özel bir yer oluşturdu. Çünkü burası Azerbaycan toprakları içinde, yandaki haritada da görülebileceği gibi bir ‘ada’ gibiydi. Ermenistan, bu topraklarda yaşayan etnik Ermeniler’e dayanarak her zaman burada hak iddia ediyordu.
1990’da Sovyetler Birliği dağılıp Ermenistan ve Azerbaycan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde de Dağlık Karabağ’ın bu özel statüsü devam ediyordu. Yani Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıydı ama içinde çok sayıda Ermeni de yaşıyordu.
90’ların başındaki ünlü Ermenistan-Azerbaycan savaşı aslında Dağlık Karabağ için yapıldı ve Ermenistan bu savaşta kendi ülkesiyle Dağlık Karabağ’ın arasını birleştirecek şekilde Azerbaycan topraklarını işgal etti. 30 yıl süren ve geçen yıl sona eren bu işgalde ciddi bir etnik temizlik yapıldı, Azerbaycan nüfusunun neredeyse üçte biri Azerilerin söyleyişiyle ‘kaçkın’ yani kendi ülkeleri içinde mülteci konumuna geldi.
Bu sorun 90’lardan beri çatışmasız biçimde çözülmeye çalışıldı, hatta Azerbaycan’ın kendi toprağından taviz verip Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında bir koridor oluşturulmasını teklif ettiği aşamalar bile oldu ama Ermeni tarafı barışa yanaşmadı. Ermenistan’ın son 30 yıldaki bütün ‘şahin’ yöneticilerinin Dağlık Karabağ kökenli isimler olması mutlaka bir kenara not edilmesi gereken bir bilgi. Dağlık Karabağ milliyetçiliği, Ermenistan’da çok etkiliydi.
2020’deki savaşta Ermenistan ağır bir yenilgiye uğrayıp Dağlık Karabağ ile arasındaki koridorunu kaybedince, savaş sonrası ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak Azerbaycan yine de Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında bir karayolu bağlantısının kalmasını kabul etmişti.
Uzun zamandır kendisini ‘bağımsız bir cumhuriyet’ olarak tanıtan Dağlık Karabağ ise Ermenistan’ın yenilgisine rağmen yenilgiyi kabul etmedi, buradaki Ermeniler bir yandan kendilerine sözde bir ‘özerk yönetim’ kurup seçim bile düzenledi, bir yandan da silahlanmaya başladı. İşte Azerbaycan’ın geçen ay sadece 24 saat süren askeri operasyonu bu silahlı birimlere karşı yapıldı. Ermenistan o noktada askeri bir müdahalede bulunmayınca Dağlık Karabağ’daki Ermeni yönetimi çöktü, Azerbaycan operasyonu da 24 saatte başarıyla bitmiş oldu. Yani, 30 yıl sonra ilk kez Ermenistan Dağlık Karabağ uğruna savaşa girmedi ve aslında 30 yıl önce başlayan, 2020 sonrası bile tam olarak çözülemeyen sorun da tamamen çözülmüş oldu.
Yalnız o da beraberinde bir büyük insani sorunu getirdi. Bu kez Dağlık Karabağ’dan göç etme ve ciddi acılar çekme sırası, orada yaşayan 120 bin Ermeni’ye gelmişti. Fiili bir etnik temizlikti bu, Azerbaycan birkaç kez o Ermenilere gitmemelerini söylediyse de bölgeden 100 binden fazla Ermeni’nin ayrıldığı hesaplanıyor. Bu tabii çok büyük bir acı. İnsanlar doğup büyüdükleri toprakları kendilerini güvende hissetmedikleri için terk ediyorlar.
Bu büyük insani sorun kaçınılmaz biçimde uluslararası güçlerin ve dünya kamuoyunun ilgisini buraya çekti.
Ermenistan ile Rusya, Azerbaycan ile Rusya, Ermenistan ile Türkiye, Azerbaycan ile Türkiye, Türkiye ile Rusya arasında son derece karmaşık ilişkiler var. Bu ilişkilerin bir bölümü de Dağlık Karabağ sorununda düğümleniyor.
Bütün bu karmaşık ilişkiler yetmiyormuş gibi meseleye bir de Fransa ve Almanya da müdahil olmak istedi, bugün İspanya’da bir zirve yapılacaktı Dağlık Karabağ ile ilgili olarak. Masanın bir tarafında Avrupa Birliği, Fransa ve Almanya oturacak, diğer taraftaki Ermenistan ve Azerbaycan’ı barıştırmaya çalışacaktı. Sözde ‘hakem’ olacak Avrupa ülkeleri ve AB, aslında Ermenistan’ı şimdiden haklı, Azerbaycan’ı ise haksız ilan etmişlerdi bile. Azerbaycan masada Türkiye’nin de olmasını istedi, Avrupa bunu kabul etmeyince Azerbaycan zirveden çekildi.
Mesele aslında şu: Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki bir sorun, neden Almanya ve Fransa’yı ilgilendirir?
‘İnsani sebeplerle’ diyebilirsiniz belki ama pozisyon maalesef o değil. Ermenistan ile Azerbaycan arasında belli bir aşamaya gelmiş olan barış görüşmeleri devam ediyor, hatta bu görüşmeler AB gözetiminde de yapılıyor. Şimdi, bu iki ülke arasındaki sorunda açıkça taraf olduğunu beyan etmiş olan Fransa’nın yanına Almanya’yı da çekerek rol kapmaya çalışması, hatta belki Azerbaycan’a çözüm dayatmaya kalkışması, öyle sıradan bir olay değil.
Sonuç olarak İlham Aliyev dün doğrusunu yaptı, İspanya’daki zirveyi iptal etti. Tayyip Erdoğan ise ‘hasta’ olduğu gerekçesiyle İspanya gezisinden vazgeçti. Bilmiyorum Fransa ile Almanya şimdi ne kazanmış oldu…