30-03-2024
İsmet Berkan

YÖK vur deyince öldürdü, on binlerce aile iki haftadır tedirgin

YÖK vur deyince öldürdü, on binlerce aile iki haftadır tedirgin

Bugün 10Haber’in haberi çok güzel başlıyor: ‘Yurtdışında üniversite var üniversite var. Aynı şekilde yurtdışına üniversite okumaya giden öğrenci var öğrenci var.’

Türkiye’de her yıl kabaca 90 bin genç üniversite eğitimi için yurtdışına gidiyor.

Bu 90 bin gencin bir bölümünün aileleri son bir buçuk-iki yıldır ciddi telaş içinde. Yurtdışı eğitim danışmanları buldular, onlarla çalıştılar. Çocuklarının okulundaki yurtdışı eğitim danışmanıyla yakın temas ettiler.

Çocuklar da ozson bir buçuk-iki yılı ama en çok da son bir yılı telaş içinde, ağır bir çalışma dönemi olarak geçirdi. 

Genel olarak geçen yılın kasım ayından itibaren yurtdışı üniversiteler başvurularını tamamlamaya başladı. Bugünlerde ise o başvuruların sonuçları geliyor birer birer.

Bazı öğrenciler daha ocak ayında hangi okula kabul edildiğini öğrendi, bazıları son birkaç haftadır öğreniyor, daha da öğrenecek.

Sonra mayıs ayında hangi okula gideceklerini kesinleştirecek, okullarıyla son yazışmalarını yapacaklar.

Bu grupta yer alan öğrenciler zaten lisenin son iki yılında IB veya AP gibi özel bazı programların derslerini aldı. Özellikle IB öyle ağır bir program ki, bırakın başka şeyler yapmayı uyumaya bile vakitleri yoktu bu çocukların.

Kendilerini yurtdışı eğitime kilitledikleri için ne Türkiye’de üniversite sınavına hazırlayan kurslara veya dersanelere gittiler ne de bu sınava doğru dürüst hazırlandılar. Belki bugünlerde artık rahata erdikleri için hazırlanmaya başladılar ama üniversite sınavı olan YKS’ye gireceklerse bile bir nevi spor olsun diye gireceklerdi.

Plan buydu.

Ama diyorum ya, 10Haber’in haberinin daha ilk cümlesindeki durum tespiti doğru: ‘Yurtdışında üniversite var üniversite var. Aynı şekilde, yurtdışına üniversite okumaya giden öğrenci var öğrenci var.’

Bir de ‘öteki’ öğrenciler var. Onlar da yurtdışına gitmek istiyor ama aslında amaçları hemen Türkiye’ye dönmek, buradaki bir üniversiteden mezun olmak.

Yurtdışında dışında bazıları sahiden üniversite bile kabul edilmemesi gereken sözde ‘okul’lara birkaç bin dolara kayıt yaptırma, bir yıllığına oraya gidip sonra Türkiye’de bir üniversiteye ‘yatay geçiş’le kabul edilme peşindekiler onlar.

YKS’ye girmeden, bu sınav için hazırlanmadan kestirmeden ‘iyi’ Türk üniversitelerine, üstelik de tıp gibi, hukuk gibi, eczacılık ve diş hekimliği gibi fakültelere gelmek isteyip gelenler yıllardır Türkiye’de eleştiri konusu.

Kazakistan’dan, Ukrayna’dan, hatta Avrupa ve Amerika’daki kimi neredeyse ‘merdivenaltı’ üniversitelerden Türkiye’ye transfer olan bu öğrencilerle ilgili Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) 15 gün önce ansızın bir yeni ‘denklik yönetmeliği’ çıkardı.

Ve bu yönetmelik yazının başında anlattığım ilk gruptaki onbinlerce öğrenciyi ve ailelerini şoke etti. Çünkü yönetmelikten ilk anlaşılan şuydu:

Eğer yurtdışında üniversite okuyacaksanız, okuduğunuz üniversiteden alacağınız diplomanın denk sayılması için Türkiye’de mutlaka YKS sınavına girmeli ve yurtdışında okumak istediğiniz bölümü Türkiye’de karşılayan bir üniversiteyi kazanacak kadar puan almalıydınız.

Bir yakın arkadaşım yana yakıla soruyordu, kızı İngiltere’de sadece mimarlık eğitimi veren çok özel bir okuldan kabul almıştı, ne yani şimdi bir de YKS’ye girip mimarlık fakültesini mi kazanmalıydı? YKS’ye hiç hazırlanmamıştı ki kızı…

Benzer yakınmalar dörtbir yandan yükselmeye başlamıştı. YÖK kurunun yanında yaşı da yakıyordu, vur deyince öldürmüştü…

Bu yakınmalara ve şikayetlere YÖK günlerce kulağını kapattı, nihayet dün bir açıklama yapıldı. Hürriyet’te gazetenin tecrübeli eğitim muhabiri Nuran Çakmakçı ile konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar uygulamanın nasıl olacağını anlatmış.

Meraklısı az önce verdiğim linkten kendisi de okusun ama ben anladığımı yazayım:

YÖK dört ayrı uluslararası üniversite sıralama yapma sistemini kendine esas almış. Bu sistemler Academic Ranking of World Universities (ARWU), CWTS Leiden Ranking Academic Ranking, QS World University Rankings, Times Higher Education (THE) World University Ranking sistemleri.

-Okuduğu üniversite veya bölüm bu sıralamalarda dünyanın en iyi ilk 400’üne giriyorsa sorun yok, çocuğunuzun YKS’ye girmesi gerekmiyor, denklik mevcut.

-Eğer çocuğunuzun okuduğu veya okumayı düşündüğü okul bu dört sıralamada ilk 1000’deyse yine YKS zorunluğu yok ama ilk 1000’de olan üniversitelerin tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk programlardan mezun olanlar denklik için müracaat edecek ve daha önce olduğu gibi transkriptleri, yani aldıkları notlar vs bireysel olarak incelenerek karar verilecek.

-Peki ya okul ilk 1000’de bile değilse? Eğer çocuğunuz Türkiye’de başarı şartı aranan fakültelerden birini yurtdışında okuyacaksa YKS’ye girmek ve o başarı şartını yerine getirmek zorunda. Bu başarı şartı da biliyorsunuz şu: Tıp için YKS’de ilk 50 bine, diş hekimliği için ilk 80 bine, eczacılık için ilk 100 bine, hukuk için ilk 125 bine, mimarlık için ilk 250 bine, mühendislik ve öğretmenlik için ise ilk 300 bine girmek gerek.

Bilmiyorum tedirginlikler bu izahatla azalır mı?

Seçimden önce son düzlük: Erdoğan İstanbul’da da havlu mu attı?

Seçimden önce son düzlük: Erdoğan İstanbul’da da havlu mu attı?

Yarın sandık başında olacağız, oy vereceğiz. Ülke çapında belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarlar seçeceğiz ama en çok birkaç yeri konuşuyoruz, buralardaki, hatta sadece İstanbul’daki seçimin sonucunu en önemli sonuç olarak görüyoruz.

Tabii bu medyanın subjektif bir seçimi değil. İstanbul Cumhur İttifakı ile CHP arasındaki en önemli mücadele yeri.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün bütün gün İstanbul’daydı, bugün de İstanbul’da. Hatta seçimde oyunu da İstanbul’da kullanacak, sonra Ankara’ya geçecek.

Bundan beş yıl önce Erdoğan yine seçimden önce son iki gününü İstanbul’da geçirmiş ve fırtına gibi bir program yapmıştı. Cuma günü 6, cumartesi günü ise 5 ayrı ilçede miting düzenlemiş, o zamanki aday Binali Yıldırım için oy istemiş ve aslında etkili de olmuştu.

Ama bu seçimde Erdoğan’ın programı çok hafif. Dün sadece iki miting yaptı, bugün de öyle olacak.

Erdoğan neden programını hafifletti? Neden yüklenmiyor İstanbul’a?

Cumhurbaşkanı teslim olmayı kolay kabul eden bir siyasetçi değil ama galiba önce Ankara’da, şimdi de İstanbul’da havlu attı, yenilgiyi kabullendi bile.