05-04-2024
İsmet Berkan

Belediye ne işe yarar? Devlet ne işe yarar? Yangın raporu almak zorunlu bile değil ülkemizde

Belediye ne işe yarar? Devlet ne işe yarar? Yangın raporu almak zorunlu bile değil ülkemizde

Yerel seçimi yapıp bitirdikten sonra bu soruyu sormak tuhaf gelebilir, haklısınız. Ama İstanbul’da yaşanan ve 29 kişinin öldüğü bir yangın soruyu sormayı kaçınılmaz kılıyor; çünkü hepimizin hayatı söz konusu.

Gayrettepe’de 16 katlı bir apartmanın alt katlarında İstanbul’un en eski gece kulüplerinden biri var. Ben de 90’lı yıllarda pek çok kez buraya gidenlerdenim. İstanbul’da yaşayan pek çok kuşağın yolu şu veya bu biçimde eskiden adı Discorium olan, şimdilerde Masquerade adıyla çalışan bu gece kulübünden geçti.

İtiraf edeyim, çok kez girip çıkmış olmama rağmen orada acil çıkış kapısı bulunup bulunmadığına da, yangın güvenliği olup olmadığına da dikkat etmemiştim. Neden edeyim ki, oraya endişelenmeye değil eğlenmeye gidiyordum.

Sadece oraya da değil. Sinemalara gidip geliyoruz, tiyatro salonlarına, kapalı konser mekanlarına…

Buralarda hep kalabalık gruplar halinde oluyoruz ve çoğu zaman içeride herhangi bir sebeple bir panik çıksa ne yaparız bilmiyoruz.

Beyoğlu’nda da böyle çok sayıda yere gittim 80’lerde, 90’larda. Bazıları yerin iki kat altındaydı, tek bir girişi ve merdiveni vardı. Bazıları hangar büyüklüğündeydi ama acil çıkışları yoktu. Şimdi düşünüyorum, şanslıymışım, şanslıymışız.

Belediyenin bir görevi de halk sağlığını korumak…

Batıda gerek sinema salonlarında gerek otellerde gerek gece kulüplerinde ve barlarda yangın güvenliği konusu oraya gelenlerin gözünden kaçamayacak şekilde hatırlatılır. Acil çıkış kapısının üzerinde kocaman yazar örneğin; acil yangın aydınlatmaları, yangın halinde hangi kapının mutlaka kapanacağı son derece belirgindir.

Bu yangın güvenliği konusu nedendir bilmem özellikle Anglo-Sakson ülkelerinde çok önemsenir. Örneğin bütün kapılar, binanın veya odanın içine doğru değil dışına doğru açılır. Bunun sebebi yangından kaçışı kolaylaştırmaktır; içe doğru açılan kapı içeride yaşanacak bir yangında oluşacak basınç nedeniyle açılamayabilir çünkü.

Yine Batıda insanın ister istemez dikkatini çeker, gittiğiniz sinema veya gece kulübünde itfaiye teşkilatının en son ne zaman denetim yaptığını da görürsünüz, orada yazılıdır çünkü.

Bizde yaşanan faciadan sonra öğreniyoruz: Bu gece kulübü 1987 yılında ruhsat almış ve pratikte bugün hala aslında o ruhsatla çalışıyor.

O ilk ruhsatı alırken ne gibi denetimlerden geçti, bunlar arasında itfaiyenin ‘Burası yangına karşı güvenlidir’ diye bir raporu var mıydı bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: İstanbul İtfaiyesi oraya 37 yıldır uğramadı.

Pardon, uğradı aslında. 2006 yılında işyeri sahipleri ruhsatlarının türünü değiştirmek isteyince itfaiye denetime gelmiş ama raporun olumsuz çıkacağı anlaşılınca ruhsat değiştirmekten vazgeçmişler ve itfaiyenin burayla ilgili olumsuz düşüncelerinin hiçbir önemi kalmamış.

Çünkü ben de yeni öğreniyorum ki, aslında böyle bir eğlence yerine ruhsat almak için itfaiyeden yangın güvenliği raporu almak zorunlu değilmiş, ancak belediye (veya ruhsatı veren ilgili kurum) özel olarak talep ederse itfaiye gelip yangın güvenliğini kontrol ediyormuş.

Bakın İtfaiye Yönetmeliği’nin yönetmeliğe 2021 yılında eklenen ek birinci maddesinin daha ilk fıkrasında ne deniyor: ‘Belediye itfaiye teşkilatına, Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmeliğin ilgili maddelerine göre yangına karşı alınan önlemleri gösteren itfaiye raporunun düzenlenmesi için EK-15 başvuru formu ile başvuru sahibinden, işyeri açma ve çalışma ruhsatı vermeye yetkili idareden veya ilgili bakanlıklardan müracaat gelmesi halinde, belediye itfaiye teşkilatının ilgili görevlisi tarafından başvuruya konu işyeri yerinde incelenir ve itfaiye raporu yapılan tespitler esas alınarak hazırlanır.’

Yani, diyelim içinde iki bin kişinin aynı anda eğlendiği kapalı bir gece kulübünün yangın güvenliğine sahip olup olmadığına dair rapor almak ancak bu rapor özel olarak istenirse mümkün ülkemizde. Yangın güvenliği raporuna sahip olmak zorunluluk değil!

Oysa bu raporun bırakın zorunlu olmasını, süreli de olması lazım. Yani bu çeşit çok sayıda insanın girip çıktığı, bir arada bulunduğu bütün binaların belirli periyotlarla (mesela iki yılda bir) denetlenmesi şart aslında.

Türkiye’de 2007 yılında, büyük ihtimalle Avrupa Birliği’ne uyum süreci içinde Bakanlar Kurulu oldukça ayrıntılı bir yangın yönetmeliği çıkarılmış, bu yönetmelik zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramış, işte değişikliklerden biri de bu: Yangın raporu alma zorunlu olmaktan çıkarılmış.

İstanbul’da Beşiktaş Belediyesi 1987 yılından sonra bir kez 2018’de, bir kez de 2020’de bu yanan mekan için ruhsat değişikliği yapmış ama hiçbirinde itfaiyeden rapor istememiş. Belediye o raporu İstanbul itfaiyesinden istese o ruhsat mekanın yangın güvenliği sağlanana kadar verilmeyecek. Şimdi iş işten geçtikten, 29 can gittikten sonra bu mekanın yangın güvenliğini konuşuyoruz.

Mekanın yangın çıkış kapısı yok. Acil durum aydınlatması yok. Yangın söndürme sistemi çalışmıyor. Mekanın içinde aşırı yanıcı malzemelerden bol miktarda var, bunların tutuşmasını önleyecek izolasyon yok.

Şansımıza, bedava yaşamışız bu vakte kadar…

Siyasete ilgi üç gün bile sürmedi

Siyasete ilgi üç gün bile sürmedi

Seçim öncesinde bu köşede sık sık yazdım, Türkiye’de siyasete ilgi dibe vurmuştu, siyaset haberlerini ve siyasetten söz eden köşe yazılarını çok az kişi okuyor, TV’lerdeki siyaset programlarını pek az kişi seyrediyordu.

Bu gözlemler seçime katılımın yüzde 80’in altında kalmasıyla doğrulandı aslında. Siyasete küsmüş, partilere güvenmeyen ve oy vermeye bile gitmeyen insanların sayısında artış olmuştu.

Seçim günü biraz da kaçınılmaz biçimde siyasete ilgi yükseldi. Hele seçimi CHP kazanınca bu ilginin daha da fazla olmasını beklerdim ama seçimin üzerinden dört gün geçtiğinde ilginin yeniden söndüğünü gözlemliyorum.

Siyasetle ilgili haberlerin, köşe yazılarının okunurluğunda ciddi bir düşüş var. TV reytinglerine veya siyasetle yatıp siyasetle kalkan web sitelerinin izlenmelerine bakmadım ama eminim onlarda da ciddi bir azalma vardır.

Bunu nasıl yorumlamak gerektiğini sahiden bilmiyorum. 

Bir izahat, özellikle muhalif kesimlerin 2019-2023 arasını hop oturup hop kalkarak ve sürekli siyaset konuşarak geçirmiş olmasının yorgunluk yaratması olabilir. Ama aynı kesimler bu seçimde elde edilen başarıdan sonra da eski ilgisiz hallerine geri döndü, belki de bu yorgunluk teorisi doğru değildi.

Bir başka izahat, insanların siyasetin dertlerine çözüm üreteceğine dair inançlarını kaybetmeleri olabilir. Ama öyle olsa seçime katılım daha da düşerdi, oysa sınırlı kaldı düşüş.

Bir üçüncü izahat, insanların siyasetten değil siyasi söylemden ve tartışmadan sıkılması olabilir. Her gün siyaset konuşmak istemiyorlar.

Bilemedim.