20-04-2024
İsmet Berkan

İsrail’in muamma saldırısı gerginliğin sonunu mu getirdi?

İsrail’in muamma saldırısı gerginliğin sonunu mu getirdi?

Perşembeyi cumaya bağlayan gece yarısı İran’ın Tebriz ve İsfahan kentlerinin yakınlarında patlama sesleri duyuldu. İran hava sahasının o bölümlerini sivil uçuşlara kapattı.

Acaba beklenen İsrail saldırısı bu muydu? Bir süre sonra nedense ilk haberleri Amerikan medyası verdi; evet patlamalar beklenen İsrail saldırısınındı. Birkaç saat içinde önce adı verilmeyen Amerikan askeri yetkilileri, ardından yine adı verilmeyen İsrail askeri yetkililerinin saldırıyı doğruladığı haberleri geldi.

Peki saldırı nasıl olmuştu ve en önemlisi neresi vurulmuştu?

İsfahan İran askeri endüstrisi için önemli bir bölge. Meşhur Natanz nükleer zenginleştirme tesisleri de burada. Vurulan yer o muydu?

Aradan 24 saatten fazla zaman geçti, aslında hiçbir şey hala net değil. İsrail saldırısı bir takım küçük insansız hava araçlarıyla mı yapılmıştı, yoksa havadaki bir uçaktan fırlatılan füzeyle mi?

İranlı bir yetkili cuma sabahının erken saatlerinde ‘Saldırılarda kullanılan insansız araçlar İran içinden havalandı, o yüzden hava savunma sistemimiz zamanında onları göremedi’ bile dedi. Veya dediği iddia edildi. Bu bile net değil.

Bu sabah Amerikan gazetesi The New York Times’ta bir haber var; İsrail saldırısında İsfahan yakınlarındaki bir askeri üssün hava savunmasını üstlenen Rus yapımı S-300 bataryasının radarı vurulmuştu.

Hatırlayalım, İran 13 Nisan gecesi İsrail’e 300’ü aşkın füze ve kamikaze insansız hava aracıyla saldırdı. Bu yoğun saldırıda kullanılan hava araçlarının tamamına yakını havada imha edildi, ama içlerinden bir veya ikisi İsrail’in önemli hava üslerinden birine isabet etti. Tam ne vurdu ne hasar verdi bilinmez, ama hasar sahiden önemsiz bile olsa aslında durum İsrail açısından utanç verici: Ülkenin çok katmanlı hava savunma sistemi İran saldırısı tarafından delinebildi.

Şimdi İsrail bu utancını gidermek istedi ve İran’ın düzenlediğine göre çok daha küçük çaplı olduğu anlaşılan bir saldırıyla İran’ın en kritik askeri tesislerinin olduğu bölgenin hava savunmasını deldi. Üstelik New York Times’ın incelediği uydu görüntülerine bakılacak olursa, işi zaten orayı korumak olan bir radarın bizzat kendisini vurdu.

Hatırlayın, Türkiye’nin Bayraktar TB2 insansız hava araçları önce Suriye’de, sonra Karabağ’da ve son olarak da Ukrayna’da Rusya’nın çok iddialı olduğu hava savunma füze bataryalarının radarlarını vurmuş ve Rusya’yı çok utandırmıştı.

Bir füze veya İHA’nın hava savunma sistemini aşması başka şey, aşmakla yetinmeyip o savunmayı sağlayan temel elemanı, radarı vurması başka şey. İkincisi kuşkusuz çok daha utanç verici. (Ukrayna yine TB2’leri de kullanarak Karadeniz’deki Rus donanmasına hava koruması sağlayan amiral gemisini batırmıştı. Bu yüzden Rus donanması artık Karadeniz’e kolay çıkamıyor, limanlarda bekliyor. Ukrayna o gemileri zaman zaman limanlarında da vuruyor.)

İsrail yıllardır bu saldırıya hazırlanıyor aslında. Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisini gerekirse tek başına vurmak için defalarca tatbikat yaptığını varsaymak yanlış olmaz. Perşembeyi cumaya bağlayan gece bu saldırının bir minik provası da yapılmış oldu. İran’ın hava savunma sistemleri çok geç tepki verdi, bunu da gördük.

Peki neyle saldırdı İsrail? Sahiden İHA’larla mı? Eğer öyleyse bu İHA’lar nereden havalandı? İsrail’den havalanmış olamazlar, hem mesafe çok uzun, hem de bu araçların bu kadar uzun mesafeyi görünmeden aşması mümkün değil. İran içinden havalanmış olabilirler mi? Elbette her şey olabilir ama sanırım bu olasılık İran için en utanç verici olanı. O totaliter rejim kendi topraklarında ‘küçük şeytan’ diye adlandırdığı İsrail’in böyle bir saldırı kapasitesi yaratmasının farkına varmamış olabilir mi?

İkinci olasılık, İsrail’in füze saldırısı yaptığı, bu füzeleri de havadaki uçaklarından attığı. İHA’lar nasıl görünmez değilse uçaklar da öyle. Batılı, daha çok da Amerikan kaynakları İsrail saldırısının uçaklardan (veya tek bir uçaktan) fırlatılan füzelerle yapılmış olma ihtimaline daha fazla ağırlık veriyor. Pek yakında tam manzara ortaya çıkacaktır.

Bu saldırıların ve iki ülkenin hava savunmalarının birbirlerine teknolojik üstünlüğünün olup olmadığı çok önemli. Çünkü sonucu tayin eden şey bu teknoloji olacak. Minicik İsrail’in bütün dünya onu durdurmaya çalışırken bir dev olan İran’a tek başına kafa tutması teknolojide kimin üstün olduğunu bize ima ediyor.

Fakat daha ilginci şu: İsrail tarafı bu son saldırıyla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor. İran da sanki böyle bir saldırı olmamış gibi davranıyor.

Bu da karşılıklı atışmanın bitmiş olduğu, İran ve İsrail’in çok özel yeni bir durum olmadıkça birbirlerini vurmaya devam etmeyecekleri izlenimi veriyor.

Bakalım daha neler göreceğiz…

Mehmet Şimşek’in merakla beklenen tasarruf programı

Mehmet Şimşek’in merakla beklenen tasarruf programı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ABD’nin başkenti Washington DC’de devam eden IMF-Dünya Bankası toplantılarında bir çeşit yıldız muamelesi görüyor. Bu yıldızlık Türkiye’nin parlayan bir ülke olmasından değil, ilginç biçimde yanlıştan dönen ülke olmasından kaynaklanıyor.

Şimşek’in enflasyonu düşürmek için sadece para politikasının yetmeyeceği, buna maliye politikasıyla da destek olunması gerektiği tezi bir yıldır konuşuluyor. Şimdi seçim de bitti, herkes dönmüş maliye politikasından gelecek desteğe, yani kamunun hem kemer sıkıp hem de gelir arttırmasına bakıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bununla ilgili programın önümüzdeki günlerde açıklanacağını söyledi; Şimşek de ‘Tasarruf edeceğiz’ diyor ama nereden ne kadar edecek meçhul. Kaldı ki tasarruf kalemleri konusunda bütçe o kadar da esnek değil zaten; bütçenin üçte ikiden fazlası zorunlu harcamalara, yani memur maaşlarına ve sosyal güvenlik sistemi açıklarına (o da en çok emekli maaşları) gidiyor zaten. Bütçede yatırım harcaması zaten oldukça düşük.

Ama bütçede kara delik etkisi yaratan bir başka transfer kalemi var: Kamu özel işbirliğiyle yapılan projelere ödenen paralar. Bakalım Şimşek bu konuyu gündeme getirecek, bazı otoyol ve havaalanı projelerini yeniden pazarlık konusu yapacak mı, hazinenin bu otoyollar ve havaalanlarına sağladığı sübvansiyonları kaldıracak mı?

IMF bir insanı boşu boşuna övgüye boğmaz. Bu yaz Osmangazi Köprüsü ile Gebze-İzmir otoyolunu veya Çanakkale Köprüsü’nü kullanmanın bedeli hiç umulmadığı kadar artabilir. Benden söylemesi.

Erdoğan’ın yoğun Ortadoğu gündemi

Erdoğan’ın yoğun Ortadoğu gündemi

Bir yanda Gazze’de devam eden insanlık faciası tek taraflı savaş, bir yandan İran-İsrail gerilimi derken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da yoğun bir Ortadoğu mesaisine başlıyor. 

Hamas bu hafta içinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la yaptığı görüşmeden sonra İsrail 1967 sınırlarına dönmeyi kabul eden iki devletli bir çözümü kabul edecek olursa askeri kanadını lağvetme sözü verdi. Bakalım, Erdoğan’ın bugün Hamas lideri Haniye ile görüşmesinde bu kritik söz tekrar edilecek mi?

Erdoğan sonra Irak’a gidecek. Bu ülkeyle başlayan yakınlaşmanın bu seyahatle daha da derinleşmesi ve PKK gündeminin bir kez daha konuşulması bekleniyor.

Ve son olarak Cumhurbaşkanı ABD’ye, NATO zirvesine gidecek. Burada ABD Başkanı Joe Biden’la görüşecek. O görüşmenin konusu da İsrail-Filistin savaşı olacak büyük olasılıkla.

Ankara İsrail-Filistin sorunu için ağırlıklı bir aktör olarak devrede kalmak istiyor.