28-06-2024
İsmet Berkan

Amerika’nın zavallı hali… Bari golf maçını kazanan başkan olsun

Amerika’nın zavallı hali… Bari golf maçını kazanan başkan olsun

Amerika’nın ve Amerika’yı yöneten kişi olan başkanın binlerce kilometre ötede bile olsa hepimizin gündelik hayatında ne kadar önemli sonuçlar yaratabildiğini biliyoruz.

Bu sonuçların öyle devasa jeostratejik kaymalar, savaşlar vs olması da gerekmiyor. Bir basit örnek:

Mevcut ABD Başkanı Joe Biden ülkesinin göçmen kabul etme politikasında basit bir değişiklik yaptı. Artık yasadışı da olsa ABD’ye girenleri sınır dışı etme işlemini resen federal sınır güvenlik örgütü yapmayacak, bu konuda kararı federal mahkemeler verecekti.

Bu basit değişiklik Türkiye’den bile ABD’ye göçmen akını başlattı. Onbinlerce insan Türkiye’den uçaklara binip Meksika’ya gitti, Meksika’dan sınırı yürüyerek ABD’ye geçti, pasaportunu mahkemeye teslim etti ve ABD’de geçici de olsa bir statü elde etti.

İşte tek tek herkesin hayatına değebilen bu denli önemli insanı seçmek için kasım ayında bir kez daha seçim yapılacak.

Bu dünyanın en güçlü makamı için biliyorsunuz iki aday var. Biri mevcut başkan Joe Biden. 81 yaşında, yürümekte ve konuşmakta zorluk çektiğini TV’de gören herkes anlıyor zaten. Diğeri ise eski başkan Donald Trump. O da 78 yaşında ve akli melekeleri konusunda zaten öteden beri tartışma var. Kendi uydurduğu gerçeklere inanıyor, sürekli yalan söylüyor, herkesin gözünün önündeki gerçekleri bile çarpıtıyor, yani bir nevi paralel evrende yaşıyor.

ABD dünyanın bir numaralı ekonomisi, ABD Başkanının ‘baş komutan’ olduğu ABD ordusu ise açık ara dünyanın en kuvvetli ordusu. Ülke pek çok konuda dünya lideri, bunların başında bilim ve teknoloji geliyor. Dünyanın neresinde bir sorun olsa herkes dönüp ABD’ye bakıyor, çözümü oradan bekliyor.

İşte böyle bir ülkenin kendi içinden başkan adayı olarak biri 81, diğeri 78 yaşında; akli melekeleri, düşünme, konuları aklında tutma ve her açıdan meseleye bakıp karar verme kabiliyetleri ikisinin de son derece tartışmalı insanları bulması başlı başına bir kriz.

Bu iki aday Türkiye saatiyle sabaha karşı TV tartışmasına çıktı. Tartışma, benim gibi binlerce kilometre uzaktan izlediyseniz iki adayın da son derece komik durumlara düştüğü traji-komik bir olaydı. Ama tabii Amerikalılar benimle aynı fikirde olmayacaktır, onları için komedi yoktu, ciddi bir trajedi vardı.

Koca koca iki ihtiyarın birbirine ‘sucker’ ve ‘liar’ (‘sucker’ı argo bir kelime olduğu için Türkçeye çevirmek kolay değil, belki ‘enayi’ doğru karşılıktır ama emin değilim, ‘liar’ ise yalancı demek biliyorsunuz) diye hitap etmesi, birinin diğerine ‘Sen sabıkalı suçlusun’ demesi, diğerinin ‘Senin de oğlun sabıkalı suçlu, o makamdan in sen de sabıkalı olacaksın’ diye cevap vermesi, ‘Karın hamileyken gittin porno yıldızıyla yattın’ cümlesinin TV’den duyulması vs vs çok acayip şeyler oldu bu tartışmada.

Dünyayı yönetmeye talip insanların bu cümleleri ve kelimeleri belki ikincil önemde, çünkü kimsenin içeriğe baktığı yoktu. Amerikalı seçmen önüne konan bu iki ihtiyardan hangisinin aklının yerinde olduğuna ve önümüzdeki dört yılda ölmemeyi başaracağına bakıyordu aslında.

Biden ve Trump bu konuya da girdiler elbette. Ama ben bu tartışma sırasında kahkahalarıma hakim olamadım, itiraf edeyim.

Biden ‘Bana yaşlı diyorsunuz ama rakibim benden sadece üç yaş küçük’ dedi. Buna Trump’ın cevabı ‘Ben zihinsel testten başarıyla geçtim’ demek oldu, ama orada durmadı:

‘Sürekli bana golf maçı yapmayı teklif ediyor ama kendisi topu 50 yardaya (yaklaşık 46 metre) bile atamaz’ dedi.

Komedi Biden’ın cevabıyla bence zirveye çıktı:

‘Kendisiyle oynamaktan zevk alırım. Başkan Yardımcısıyken golf handikapım 6 idi.’

Golfte handikap bir oyuncunun topu bir delikten diğerine ortalama kaç vuruşta götürdüğünü ölçüyor. Ne kadar az vuruş o kadar iyi.

Biden şu anki handikapını hatırlamakta zorluk çekti, başkan yardımcısı olarak sekiz yıl önceki derecesini vermesi çok da anlamlı değildi.

Trump bu iddiaya çok alındı, ‘Bu büyük bir yalan’ dedi, Biden’ın handikapının 6 olduğuna inanmıyordu. Biden da zaten şu anki handikapının 8 olduğunu söylemeye çalıştı ama bunu da tam yapamadı.

Orada da durmadı ABD Başkanı, iddiasını sürdürdü: ‘Ama’ dedi Trump için, ‘Kendi golf çantasını kendisi taşıyacak, bunu yapabilir mi?’

Kendisine ait golf sahaları olan ve bu oyunu sık sık oynayan Donald Trump çantasını en son yıllar önce taşımış olmalı ama Biden’ın da kendi çantasını taşıyıp taşıyamayacağı şüpheli doğrusu, çünkü yürümekte güçlük çektiği açıkça belli oluyor. Zaten tartışmadan sonra Biden’a atfedilen en büyük başarı 90 dakika ayakta durmayı başarmış olmasıydı.

Oldu olacak bu iki ihtiyar bir golf maçı yapsın, hem çantalarını kendileri taşısın, hem de hiç golf arabasına binmesinler. Bana soracak olursanız ikisinin de 18 deliği sağ tamamlama olasılığı hayli düşük.

Ne hallere düştü dünya, her sabah 10 kilometre koşan George W. Bush’u bile arar olduk…

Eylem Tok ve oğlu için yolun sonu

Eylem Tok ve oğlu için yolun sonu

Ehliyetsiz araç kullanırken yaptığı ölümlü trafik kazasının ardından oğlunu alıp Amerika’ya kaçıran sosyetik isim Eylem Tok için yolun sonu göründü.

Kısa süre önce ABD’nin Boston kentinde yakalanan anne oğul halen hapiste. Her ikisi için ayrı ayrı Türkiye’ye iade yargılaması yapılıyor. Oğul Timur Cihantimur ABD vatandaşı da olduğu için onun durumu karışık ama anne Eylem Tok Türk vatandaşı ve üstelik elindeki pasaportun süresi bu yıl kasım ayında dolacak.

Mahkeme her ikisini de tutuklu yargılıyor ve son derece zor cezaevi şartlarında tutuyor. Burada amaç anne oğulun yargılanmaktan vaz geçip gönüllü olarak Türkiye’ye dönmeyi talep etmesi. Bu şimdilik olmadı.

Ama Amerikan Dışişleri Bakanlığı mahkemenin sorusu üzerine gönderdiği yazıda Eylem Tok’un Türkiye’ye iadesinde hiçbir sakınca olmadığını söyledi. Bu durumda Eylem Tok hakkında Türkiye’ye iade kararı verilmesi çok kolaylaştı. Çünkü Tok kendini ‘Beni Türkiye’ye yollarsanız eziyete uğrayacağım vs’ şeklinde savunabilirdi mesela, ABD Dışişleri Bakanlığı bu kapıyı büyük ölçüde kapattı.

Eylem Tok’un hakkındaki davayı sürdürmesinin anlamsız hale gelmesi 17 yaşındaki oğlunu da yakından ilgilendiriyor. Anne Türkiye’ye kendi isteğiyle gitmek ister veya mahkeme kararıyla gönderilirse 17 yaşındaki çocuğunu tek başına orada cezaevinde bırakamaz, büyük olasılıkla Timur Cihantimur da davasından vazgeçip Türkiye’ye dönmeye gönüllü olabilir.

Kısacası anne oğul için yolun sonu göründü. Nihayet dönüp adalete burada hesap verecekler.