11-11-2024
İsmet Berkan

Furkan hapisteyken içim nasıl rahat olabilir? Gelin size 10Haber’i anlatayım

Furkan hapisteyken içim nasıl rahat olabilir? Gelin size 10Haber’i anlatayım

10Haber’in en önemli kurucu prensibi siyaseten taraf olmaması.

Öyle mutlak ve hayali bir siyasi tarafsızlığı değil, çok daha basit bir şeyi anlatmaya çalışıyorum bu prensiple. 

Herhangi bir siyasi parti veya siyasi kişilikle maddi manevi bir ilişki içinde olmamaktan, peşinen kimseden yana veya kimsenin karşısında olmamaktan söz ediyorum.

İnanın bana, bunu söylemek ve sanki çok büyük bir prensipmiş gibi duyurmak bile utanç veriyor, ama maalesef ülkemizin haber medyası ortamı böyle bir ilke kararı almayı zorunlu kıldı, en azından bana.

Haber medyası diye baktığınız şeylerin maalesef ezici çoğunluğu gerçekte propaganda yayını yapan yerler. Kimi iktidar propagandası yapıyor, kimi muhalefet.

‘Yeni Normal’de normali savunmak en zor şey

Türkiye çok uzun zamandan beri bir toplu histerinin, toplu bir akıl tutulmasının pençesinde. O yüzden uzun zamandan beri şunu söylüyorum:

İçinde yaşamaya zorlandığımız bu ‘yeni normal’de sadece sıradan olanı, olağanı, normali dile getirmek bile bedel ödemeyi gerektiren devrimci bir davranışa dönüşebiliyor.

Furkan neden tutuklandı?

İşte genç ve ‘yaramaz’ muhabirimiz Furkan Karabay’ın başına gelene bakın.

Yaptığı basitçe şu: Esenyurt’un Belediye Başkanı Ahmet Özer sabahın köründe evinde gözaltına alınmış, gece vakti de tutuklanmış. Adliye muhabiri Furkan da onu tutuklanmaya götüren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘tutuklama müzekkere’sini almış, burada Özer’e yöneltilen suçlamaları haber haline getirmiş.

Bunu yaparken müzekkereyi yazan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili’nin ve daha İstanbul’a atanalı birkaç gün olmuş olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın isimlerini yazmış, onların geçmişte yürüttükleri bazı soruşturma ve görev aldıkları önemli davalardan örnekler sıralamış.

Düşünün, bir haber okuyorsunuz. Okuduğunuz haberin 5N1K sorularına cevaplar içermesi gerekir. Furkan artık ülkemizde ortaokul öğrencilerine yazım dersi sırasında öğretilen bu kurallara uymuş işte, haberinde 5N1K’ya cevap vermiş.

Bunu yapmasa, yani 5N1K’ya uymasa, önce siz okuyuculardan tepki görür, ‘Bu nasıl haber’ dersiniz. Yaptığı işinin ve bir öyküyü anlatmanın en temel kuralı. Yani ‘normal’i.

Ama Furkan işinin temel gereğini yaptığı için cuma sabahı apar topar evinden gözaltına alındı, bütün gün ve gece poliste tutuldu, ona tek bir soru soruldu, savcılık ifade bile almadan onu cumartesi günü mahkemeye sevk etti ve Furkan tutuklandı. İki gecedir cezaevinde.

Tutuklama gerekçesi ‘terörle mücadelede görev yapan kamu görevlisini hedef göstermek.’

Savcıların isimleri gizli değil ki?

Ne İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın ne de İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekillerinin isimleri gizli. Aksine, bakın Adliyenin web sitesinde hem Başsavcı hem de Başsavcı Vekilleri‘nin isimleri yazılı.

Peki Furkan’ın haberinde ve sosyal medya paylaşımlarında bu isimlerin ve o isimlerin geçmişte görev yaptıkları davaların hatırlatılmasının ötesi var mı?

Hayır, yok!

Furkan’ın sosyal medya paylaşımlarındaki üslup hoşa gitmemiş olabilir, ama buna eleştiri denir, hedef gösterme değil. Umarım Furkan’ın tutukluluğuna itirazı değerlendirecek olan mahkeme hepsi zaten ortada olan haber ve sosyal medya paylaşımlarını bir kez olsun okur.

Bu yanlış ve haksızlık ne kadar çabuk sona ererse o kadar iyi.

İktidarın da muhalefetin de en kızdığı yayın, bağımsız 10Haber

Genç bir gazeteci arkadaşınız cezaevindeyken nasıl rahat edebilir, normal kalabilirsiniz? Ben de normal falan değilim, aklım hep bu konuyla meşgul.

Şunu anladım: Türkiye’nin keskin siyasi kutuplaşma ortamının iki kutbunun birden en hoşlanmadığı yayıncılığı 10Haber yapıyor.

Bir haber medyasını ‘yandaş’ veya ‘muhalif’ diye peşinen niteleyememek hem iktidarı hem muhalefeti fazlasıyla rahatsız ediyor.

Bu rahatsızlığın başka dışavurumlarını görüyor ve önemsemiyorduk, ama Furkan’ın hapse atılması ve ardından tanık olduklarımız önemsenmeyecek gibi değil.

Adını herkesin bildiği bir muhalif siyasetçi tarafından her ay ciddi gelir aktarılarak kayırıldığı bilinen bir propaganda medyası Furkan gözaltına alındığında 10Haber’e saldırmayı tercih etti mesela.

Kendilerine ‘gazeteci’ sıfatını seçen propaganda memurlarından alacak dersimiz yok.

Biz tarafsızlığımızla rahatsızlık vermeye devam edeceğiz, çünkü okur bunu istiyor

Taraflar bizi nereye doğru itmek isterse istesin, biz olduğumuz yerde kalmaya, siyaseten bir tarafın propaganda aracı olmamaya devam edeceğiz. 

Çünkü okur çoğunluğunun da bunu istediğini düşünüyoruz; propaganda değil bilgi istiyor insanlar, kendilerini çocuk yerine koyup manipüle etmeye çalışan şeyler değil, bilgiyi olduğu gibi aktarıp kararı onlara bırakan yayınlar istiyorlar.

Tam da bugünlerde o propaganda haber medyasının nasıl kağıttan kaplan olduğunu görüyoruz zaten. Google’ın bir algoritma değişikliği web sitesi trafiklerini altüst etti, sabah akşam propaganda yapan ‘haber televizyonları’nın reytingleri düşmeye devam ediyor.

Ama ne gam, iktidar kanadı da, muhalefet kanadı da kendi besleme medyalarını beslemeye devam ediyor. Baksanıza, önde gelen bir muhalif siyasetçi bir kez daha kendine TV ve gazete kurdurmaya çalışıyor. İlk denemesi başarısız olmuştu, bakalım bu sefer tutturabilecek mi?

10Haber siyaset dolu bir yayın organı değil zaten

Yazının başında 10Haber’in kurucu prensiplerinden birinin siyaseten bağımsız olmak olduğunu söyledim. Onu izleyen bir prensibimiz daha var: Siyasete önemi kadar yer vermek.

Siyasetçilerin hayatı siyasetten ibaret olabilir, ama aynı şey okur ve seyirci için geçerli değil. Siyaset elbette önemli, ama önemi bir yere kadar.

Dikkatli okurlarımızın gözünden kaçmamıştır, 10Haber’in ilk 10 haberinde çoğu zaman tek bir siyasi haber bile olmuyor. Ancak önemli bir gelişme olursa, o da önemine bağlı olarak ilk 10 haberimize girebiliyor siyaset.

Çünkü 10Haber hayatın bütün renklerini göstermek isteyen, hayatın her alanından haber ve bilgileri aktarmak isteyen bir yayın. 

Oysa bir de propaganda yayınlarına bakın, siyaset dışı bir haber bulmak çok ama çok zor.

Bağımsız yayıncılığı destekleyin

10Haber’in bir önemli özelliğini hepiniz biliyorsunuz: Biz gazeteciliğimizi siz okurlarımızdan alacağımız abonelik ücretleriyle finanse etme, bu yolla mali bağımsızlığımızı kazanmaya çalışan bir haber medyasıyız. Başkaları gibi iktidarın veya muhalefetin kamu kaynaklarıyla beslenmeye, sahte web trafiği yaratıp Google’dan para dilenmeye niyetimiz yok.

Bazen okurlar tepki gösteriyor, ‘Ne yani haber okumaya para mı ödeyeceğim’ diyor. Haksız değiller, hem propagandaya maruz kalıp aptal yerine konmalarını, hem de para ödemelerini isteyemeyiz.

Ama bir deneyin: Burada propaganda yok, biz haberleri önemine göre sıralıyor ve yayınlıyoruz, ‘Bu haber kime yarar’ veya ‘Kimi rahatsız eder’ diye bir ölçütümüz yok.

Türkiye’nin ‘yükselen değerler’ini nereden öğreneceğiz?

Türkiye’nin ‘yükselen değerler’ini nereden öğreneceğiz?

Zafer Mutlu yönetimindeki Sabah gazetesi hiç kuşku yok 90’lı yıllarda Türk haber medyası ortamını kökünden değiştiren, son derece dinamik bir gazeteydi. Geçmiş zamanın devi, ‘Türk medyasının amiral gemisi’ lakaplı Hürriyet, Sabah’ın bu yenilikçiliğine ancak Ertuğrul Özkök gibi bir ismi başa geçirerek cevap verebildi. Hürriyet bir süre sonra yenilikçilikte Sabah’ı geride bıraktı.

Ama yine de, Sabah’ın izi çok büyüktü. O dönemde bu gazete tarafından dolaşıma sokulan bir laf vardı: Türkiye’nin yükselen değerleri…

Gerçekten de Türkiye hızlı bir sosyolojik değişim geçiriyordu ve bu değişim içinde bazı yeni alışkanlıklar, adetler hayata giriyordu. Sabah gazetesi işte bunları yakalıyor ve gözümüze sokuyordu.

Geçen akşam The New York Times gazetesinde ilgisiz bir haber okurken bu ‘yükselen değerler’ meselesi yeniden aklıma geldi.

Kendi adıma konuşayım, burada oturduğum yerden Amerikan toplumunu ve o toplumda yükselen değerleri gayet iyi takip edebiliyorum; çünkü her gün The New York Times ve The Wall Street Journal gazetelerini okuyorum; hatta gerekmediği kadar uzun zaman geçiriyorum bu iki gazetede. Ayrıca bir sürü Amerikan dergisine de aboneyim. O sayede ıvır zıvır konularda bile Amerikan toplumunda olup bitenden haberim oluyor.

Ama aynı bilgiye Türkiye için sahip değilim. Çünkü ülkemizde hiçbir medya organı bana bu yükselen değerleri anlatmıyor. Örneğin, nargile salonlarının yaygınlaşmasını ve bir hastalık gibi yayılmasını bir medya organından okuyup öğrenmedik, gözlerimizle gördük sadece. Şimdi nargileci modası sona erdi, ama onun da farkında değiliz. AVM’lerin nasıl bir hayat merkezi haline döndüğüne ilişkin haberler de okumadık, yine yaşadık bunu.

Türkiye için bu sosyolojik gözlemleri yapan, hayatın nasıl evrimleşmekte olduğunu, yeni gelişen alışkanlıkları, adetleri bize önceden aktaran kimse yok. Kendi ülkemizde nelerin moda olduğunu ancak o moda gelip yerleştikten sonra fark ediyoruz.

Gazeteci aynı zamanda içinde yaşadığı toplumun sosyolojik gözlemcisi olmak zorunda. Ve bu özelliği nedeniyle yükselen değerleri sonradan öğrenen değil ilk duyuran olmalı.

10Haber’de bunu yapmaya çalışıyoruz.