23-12-2024
İsmet Berkan

PKK’nın Suriye’deki seçenekleri azalıyor: YPG’yi ne yapacak?

PKK’nın Suriye’deki seçenekleri azalıyor: YPG’yi ne yapacak?

Suriye’de zaman çok hızlı ilerliyor ve şu an ülke içinde en zor kararların arefesindeki grup da lider kadrosu Suriye’den çok uzaklarda, ta Irak-İran sınırındaki Kandil dağında olan PKK.

Suriye’nin yeni yönetimi çok açık iki mesaj verdi dün: 

1. Suriye bir “üniter devlet” olacak, içinde otonom siyasi bölgeler olmayacak, eşit vatandaşlık esasına dayalı bir anayasa yazılacak.

2. Devrim dönemi sona erdi; artık ülke içinde farklı silahlı gruplar olmayacak, sadece Suriye ordusu ve polisi olacak.

Bu iki mesaj elbette herkese, ama en çok PKK’ya. Çünkü Suriye’nin yeni lideri bir gün önce oldukça geniş katılımlı bir toplantıda Suriye muhalefeti adına eline silah almış bütün grupların liderlerini toplamış ve onlara “Ordu ve Savunma Bakanlığı kuruyoruz, istiyorsanız orduya katılın, ama silahlı kalamazsınız” demiş, herkes de bunu kabul etmişti.

Yani Suriye’de dünün savaş lordları yarının ‘devlet adamları’ olmayı kabul etmişti.

Toplantıda sadece PKK/YPG yoktu. Davet mi edilmemişti, yoksa kendileri mi gelmemişti bilmiyoruz, ama gelseler bu uzlaşmaya herhalde katılmayacak, “Biz otonom kalacağız” diyeceklerdi.

Oysa kalamazlar. Yarın değilse ertesi gün, kendileri için çizilen bir kadere ulaşacaklar.

O yüzden Kuzey Irak’taki PKK liderliği açısından Suriye’deki seçenekler azalıyor. Silahlı seçenekle ilerlemek giderek zorlaşıyor.

Örgüt silahlı YPG’yi feshedip siyasi kanat olarak PYD ile devam edecek olsa PYD’nin dünkü gücünü koruyup koruyamayacağını kestiremiyor. Daha doğrusu PYD’nin birdenbire marjinal bir siyasi güce dönüşmesinden endişe ediyor.

Biz bu filmi Türkiye’de gördük aslında. Şimdi yaşı yeten insan sayısı çok azaldığı için bir vakitler Güneydoğu Anadolu’da nasıl bir siyasi zenginlik olduğunu konuşmuyoruz.

PKK silahıyla geldi ve bütün o siyasi zenginliği yasakladı. Pek çok büyük parti yıllarca bölgede il ve ilçe teşkilatı bile kuramadı, çünkü PKK yasaklamıştı. Son 6-7 yıldır siyaset üstündeki PKK kontrolü ister istemez zayıfladı da bölgeye yeniden siyasi çoğulculuk gelmeye başladı.

Türkiye’de 90’larda yaptığının aynısını PKK 2011’den itibaren Kuzey Suriye’de yaptı. Ülkede iç savaş başladığında 500’den fazla ‘Kürt partisi’ ortaya çıkmıştı, bugün PYD’den başkası yok. Kimi öldürüldü, çoğu sindirildi ve kaçmaya zorlandı bölgedeki Kürt liderlerin.

Suriye’de aslında en büyük Kürt şehri Afrin’dir. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu bu şehre girip kontrol sağladığında 300 bin Kürt oradan kaçtı. Ama geçen zaman içinde bu Kürtlerin 200 binden fazlası Afrin’e, evine ve toprağına geri döndü. Yani Suriye’deki Kürtler için PYD’siz bir hayat da mümkün.

Ama bugün gelinen noktada her ne kadar PKK/YPG’nin Suriye’deki komutanı Mazlum Kobani Araplarla çatışmadan kaçınmak için elinden geleni yapıyor olsa da, ben YPG’nin PKK tarafından feshedileceğine, silah bırakıp silahlı bir grup olmaktan vazgeçeceğine ihtimal vermiyorum.

Burada önemli olan şu: Suriye’nin yeni yönetiminin Arap askerleriyle YPG arasında çatışma yaşanacak mı yaşanmayacak mı? 

Aslında bu çatışma görece daha hafif boyutta da olsa 8 Aralıktan beri yaşanıyor. Türk SİHA’ları daha dün bu çatışmalara destek için Kuzey Suriye semalarındaydı ve birkaç yeri de vurdu. Ama tabii kaçınılan şey tam savaş.

Bir örnek vereyim: PKK/YPG’nin elinde çeşitli hava savunma sistemleri var. Ama bunları Türk SİHA’larına karşı kullanmıyorlar. Hoş kullanmaya kalksalar bu sistemler büyük ihtimalle Türkiye tarafından anında yok edilecek ama onların bunları kullanmaması yine de anlamlı.

Bu bölgedeki Amerikan birlikleri PKK/YPG’ye topyekûn bir destek de vermiyor, sadece belirli yerlerde, özellikle de Türkiye’nin vurmasını istemedikleri yerlerde bayrak gösteriyor, bu yolla PKK/YPG’yi kolluyorlar. Ama bu da sürdürülebilir bir şey değil, Amerikalılar sahip oldukları bu dokunulmazlığın kırılganlığının farkındalar, yarın bir çatışmada can kaybı yaşamak istemiyorlar.

Ve dediğim gibi Suriye’nin Arap ordusuyla PKK/YPG arasındaki büyük boyutlu çatışma olasılığı her geçen gün biraz daha artıyor. PKK’nın da seçenekleri azalıyor.

PKK son bir çare olarak YPG’yi feshettiğini söyleyip bu silahlı grubun bir bölümünü farklı bir isimle yeraltına indirebilir, gizli bir terör örgütüne dönüştürebilir.

Ama bu da kolay değil. Çünkü YPG Amerika’dan desteği açık açık, yer üstünde bir silahlı güç olmaktan alıyor. Öbür türlü birden karşılarında ABD’yi de görebilirler.

Bakalım Kandil ne karar verecek…

Ahmet Şara’nın soylulaşma süreci

Ahmet Şara’nın soylulaşma süreci

Sakın ‘terörist’ veya ‘radikal islamcı’ diye küçümsemeye kalkmayın. Ahmet Şara dünyada ender bulunan ve hep zor zamanlarda ortaya çıkan doğal lider karakterlerden biri bir kere.

Bunca yıldır savaşın ve silahlı mücadelenin içinde ve hep lider. Bunca zaman hayatta kalmış olması bile başlı başına başarı hikayesi. Bombalı araçlarla terör yapmaktan şimdi devlet yönetme düzeyine gelmesi onun Allah vergisi diyebileceğimiz liderlik yeteneğiyle ve değişme, güncel duruma uyum sağlama becerisiyle ilişkili.

Kendini ve fikirlerini değiştirirken lider kalmaya devam ettiğini, yani kendisi değişirken etrafını da hep ikna ettiğini unutmayalım.

Şimdi büyük bir sınavla karşı karşıya: İçinden Atatürk gibi, Ben Gurion gibi bir “kurucu lider” çıkıp çıkmayacağını göreceğiz. Yanmış yıkılmış bir ülkeyi ve devleti sıfırdan ayağa kaldırmak, bu arada çok zorlu uzlaşmaları yaratmak zorunda.

Savaşırken kullandığı isim olan Golani’den bir günde vazgeçip gerçek adına, Ahmet Şara’ya dönmesi, üniformasını çıkarıp sivil kıyafet giymesi, üstüne bir de dün yaptığı gibi kravat takmaya başlaması ve odasında arka planda duran Kelime-i Tevhid yazılı bayrağı kaldırması bence çok önemli hareketler. 

Bunları sadece Batıya yaranma, terör listesinden çıkmak için rol yapma, Suriye’ye yaptırımlar kalksın diye taviz verme olarak okumak ve onu basit bir pragmatist ve oportünist saymak bizi yanlışa götürür. 

Burada karşımızda bir doğal lider ve o liderin aslında bize açık açık söylediği bir de Suriye vizyonu var. Bunu ciddiye almak gerekir.

Özellikle herhangi bir değer yargısı ifade etmemeye çalışıyorum; Ahmet Şara’yı ve fikirlerini beğenen var beğenmeyen var, bu şimdilik ikinci planda. Şu an için önemli olan onun ülkesi için Mustafa Kemal Atatürk’ün veya Ben Gurion’un oynadığı rolü oynamak isteyen bir insan olması. Fikirleri ayrı.

Dikkatle ve yakından izlemekte fayda var.