Keşke minik Narin de bugünü görseydi, yeni yıla ümitle başlasaydı
Ağustos ayının son haftasından itibaren neredeyse bütün Türkiye tek yürek olmuş, Diyarbakır’da şehir merkezinin dibindeki bir köyde kaybolan sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun bulunmasını diliyordu.
Maalesef öyle olmadı. Haftalar sonra minik Narin’in cesedi bir dereye “gömülmüş” olarak bulundu. Cesedi oraya saklayan adamı o günden beri tartışıyoruz. Bazılarımız gerçek katilin o olduğunu düşünüyor, bazılarımız ise aynen savcı ve mahkeme gibi amcayı sorumlu görüyor, anne ve ağabeyi suçluyor.
Savcı gibi olayı soruşturan, duruşmaları yöneten üç ağır ceza hakimi gibi her delili görüp değerlendiren, her ifadeyi canlı dinleyen biri değilim. O yüzden uzaktan gazel okumanın anlamı yok.
Ama başka pek çok kişi gibi ben de Narin cinayetinin yargılamasından tatmin olmadım. Maddi gerçeğin tam olarak ortaya çıktığına ikna olmadım.
En basiti, bugün hala Narin’i kimin, nasıl ve neden öldürdüğünü bilmiyoruz. Mahkeme kararında da, savcılık iddianamesinde de cinayetin kendisi sislerin arkasında, bulanık bir görüntü adeta.
Dediğim gibi oturduğum yerden bu cinayeti çözmeye çalışacak ve kendimce suçlu bulacak halim yok; ama Diyarbakır’daki Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı başka pek çok kişi gibi beni de tatmin etmedi; çünkü aklımdaki soruların pek çoğuna net yanıtlar getirmedi.
Mesele sadece minik Narin’in ölü bedenini neredeyse sorgusuz sualsiz ve birkaç dakika içinde teslim alıp sonra onca zahmetle çuvala koyup o dere yatağına gömen, ardından haftalarca bu konudan hiç söz etmeyen kişiye verilen cezanın azlığı değil.
Bir annenin kendi çocuğunu öldürmekle suçlanması da değil.
Mesele, gerçeğin ortaya çıktığından emin olamamamız.
Bu dava Yargıtay’dan döner mi, yeniden yargılama olur mu bunların hiçbirine girecek değilim. Çünkü bunların tamamı spekülatif görüşler şu anda.
Medyanın ve sosyal medyanın bir cinayet soruşturmasında olumlu/olumsuz feci bir rol oynamasına tanık olduk. Eminim gerek polisin gerekse jandarmanın soruşturma birimleri bu olaydan dersler çıkardı ve bundan sonra benzer şeylerin yaşanmasına, medyanın soruşturmayı kirletmesine izin vermeyecek yöntemler geliştirecekler, ama Narin olayında olanlar oldu bir kere, geri dönüp düzeltemeyiz.
Yeni bir yıla hepimiz vicdanlarımızda ama büyük ama küçük bir sızıyla giriyoruz, sebebi de olaydaki maddi gerçekten bir türlü emin olamamamız.