16-01-2025
İsmet Berkan

Erdoğan ilk kez “Talimatı ben verdim” dedi

Erdoğan ilk kez “Talimatı ben verdim” dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada çok önemli bir detay bilgi verdi.

“İlgili arkadaşlarımıza bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik” dedi.

Hala tam net değil, ama şunu varsayabiliriz: Erdoğan’ın bu talimatı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekimden itibaren aldığı inisiyatiften önce verildi.

Bu talimat gereği büyük olasılıkla Milli İstihbarat Teşkilatı çeşitli görüşmeler ve hazırlıklar yaptı, kim bilir belki Abdullah Öcalan’la bile görüşüldü.

Bu altyapı oluşturulurken Devlet Bahçeli önce gitti DEM Partililerin elini sıktı, ardından her seferinde elini biraz daha yükselterek ve Tayyip Erdoğan’ı da yoklayarak Abdullah Öcalan’ı adres haline getirdi. Önce Öcalan’ın gerekirse Meclis’te konuşmasını önerdi, baktı o olacak şey değil, “DEM Partililer gitsin Öcalan’la görüşsün” dedi.

Bahçeli bütün bu inisiyatifi yürütürken Tayyip Erdoğan iktidarı bir yandan ortağını kırmamaya çalışıyor, bir yandan tereddütlerini gizlemiyor, bir yandan da artık açıkça başlaması kaçınılmaz gözüken “şey”e bir çerçeve çizmeye uğraşıyordu.

Bu uğraşılarda artık sona geldik. Önce DEM Parti’ye (Bahçeli talep ettikten haftalar sonra) Öcalan’la görüşme izni çıktı.

Ardından DEM Parti heyeti siyasi partilere gelip görüşmeler yaptı.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan inisiyatifi eline aldı, önce Diyarbakır İl Kongresinde, ardından da dün partisinin grup toplantısında yürümekte olan “şey” için gayet net sınırlar çizdi.

Bu sınırlar Öcalan’ın veya DEM Parti’nin veya PKK’nın hoşuna gider mi, bu konuyu Cumhurbaşkanı’nın umursadığını sanmıyorum. O bir savaşın galip komutanı, elinin karşısındakinden çok daha iyi olduğunu bilen bir oyuncu edasıyla ve özgüveniyle konuşuyor.

Hatta dün PKK’ya seslenirken “Meseleyi suhuletle nihayete erdirmek arzusundayız: Hiçbir gücün öyle eskisi gibi örgüte fiili ve etkin destek verme istediğinin de olmadığını görüyoruz. Gölgesinde yürüdükleri kağnılara güvenenlerin sonu hüsran olmaya mahkumdur. Fakat biz meseleyi suhuletle, sükunetle ve mevcut mekanizmaları işleterek nihayete erdirmek arzusundayız. Çünkü tüm taraflarıyla insanımız, terörden çok acı çekti, çok bedel ödedi. Artık bunları ilanihaye dindirme vakti gelmiştir. Gün, bugündür. Gün, kardeşlik günüdür” dedi ve sonra ekledi: “Örgütü bulunduğu her yerde toprağa gömmek bizim için sadece vakit ve planlama meselesi.”

Bu sözlere ve daha önce Diyarbakır’da yaptığı konuşmaya henüz Kürt tarafından bir olumlu veya olumsuz tepki görmedik.

Tayyip Erdoğan geçen gün milletvekilleriyle yaptığı kapalı toplantıda da gelen bir soru üzerine sinirlenip “Öcalan’a ev hapsi mev hapsi yok, zaten kendisi de dışarı çıkmak istemiyor” demişti.

Burada soru şu: Erdoğan, Öcalan’ın dışarı çıkmak istemediğini nereden biliyor?

Sakın Erdoğan’ın talimat verdiği birimler Öcalan’la temasa devam ediyor olmasın?

Gazze’ye barış gelir mi? Gelirse Gazze’nin geleceği değişir mi?

Gazze’ye barış gelir mi? Gelirse Gazze’nin geleceği değişir mi?

15 ay önce, 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısından hemen sonra burada “Hamas’ın intihar eylemi yaptığını” yazmıştım. Bugün de öyle düşünüyorum; örgüt sadece kendisini sonsuza kadar lanetletmekle kalmadı, halkına da çok ağır bir bedel ödetti.

Ama bu vahşi savaşın İsrail’in korkunç ırkçı saldırganlığını bütün dünyaya göstermek dışında bir faydası daha oldu: Gazze sorununun unutulmasının önüne geçti.

Şimdi ittire kaktıra bir ateşkes devreye girdi. İsrail iç politikasında ve sosyolojisinde köklü ve kalıcı bir değişiklik olmadıkça burada iki devletli bir çözüm bekleyemeyiz ama bütün dünya İsrail’i gerçek güvenlik çıkarının Filistinliler’in devlet olmasına izin vermekte olduğuna iknaya çalışacaktır.

Gazze ve Batı Şeria’da sıkışmış olan Filistinliler’in tek çözümün barışta olduğunu görmesini ummak istiyorum.

Aynı şekilde İsrail’i yöneten aklın da bugünkü galibiyetin sadece bir muharebe zaferi olduğunu, savaşın henüz kazanılmadığını anlaması gerek. Savaşı kazanmanın garantili yolu barışı kazanmaktan geçer. Barış, esasen İsrail’in de çıkarına.