23-01-2025
İsmet Berkan

Kafka’nın Şato’sunun koridorları Kartalkaya’ya uzanınca

Kafka’nın Şato’sunun koridorları Kartalkaya’ya uzanınca

Anahtar nerede? Suya düştü.

Su nerede? İnek içti.

İnek nerede? Dağa kaçtı.

Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu…

Çocukluğumdan kalma bu tekerleme bence Türk usulü bir kara mizah şaheseri.

Kara mizah, çünkü aslında feci bir durumdan söz ediyor.

Ceza kanununda “faili meçhul kalacak şekilde ölüme sebebiyet vermek” diye bir kavram var.

Kartalkaya’daki otel yangını tam böyle olmuş işte.

Otele kim işletme ruhsatı vermiş? Turizm Bakanlığı.

Otel nerede? Devlete ait milli park arazisinde.

Arazi nerede? Köroğlu dağlarının tepesinde.

Burası hangi belediyeye bağlı? Hiçbir belediyeye bağlı değil.

En yakınında Seben ilçe belediyesi var. Biraz daha az yakınında da Bolu merkez ilçe belediyesi.

Hangisi sorumlu? Hiçbiri.

Peki Turizm Bakanlığı’nın rolü ne? Meçhul.

Otelin “turizm işletme belgesi” var mı? İşte bu sorunun cevabı çok kritik ve açıkçası bu cevabı bilmiyoruz.

Neden kritik?

Burası Kafka’nın Şato’suna giriş yaptığımız yer. O yüzden kritik.

Grand Kartal’ın 1970’lerde yapıldığını ve o zamandan beri onarım/inşaat vs durumları dışında sürekli açık olduğunu, ilk günden beri aynı aile tarafından işletildiğini biliyoruz.

Öyleyse “turizm işletme belgesi”ne sahip olması, hem de öteden beri sahip olması gerek.

29 Ağustos 2023’te Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzasıyla “Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınlandı.

Yönetmelik bütün turistik işletme belgesi sahibi tesislere yangın güvenliğine dair önlemlerin yeterli olduğuna dair ilgili kurumdan rapor alma zorunluğu getirdi. Bu raporlar en geç Nisan 2024’te bakanlığa sunulmuş olmalıydı, yoksa belge iptal olurdu.

Peki Grand Kartal almış mı bu belgeyi? Ona en yakın ve bu belgeyi verme kapasitesine sahip itfaiye teşkilatı Bolu ilçe itfaiyesiydi. Oradan Nisan 2024’ten önce böyle bir rapor alınmadığını biliyoruz.

Ne yapmış Grand Kartal? Eksiği görüp Aralık 2024’te bu belgeyi almaya teşebbüs etmiş. Ama alamamış.

Alamamış da ne olmuş? Belediye demiş ki “Eksiklerini 15 günde tamamla.”

Onlar eksiklerini tamamlayacaklarına belediyeye “Biz o raporu almaktan vazgeçtik” diye dilekçe vermişler, belediye de işlemi iptal etmiş.

Kafka’nın Şato’sunda birinci koridoru geçtik.

Turizm Bakanlığı kim bilir kaç bin “turistik işletme belgesi” ile uğraştığı için bu otelin belgesini kaybetme noktasına geldiğini, eksiğini aylardır tamamlamadığını fark etmemiş. Veya belki eksiklik fark edilmiş ama otel işini bu belgenin eksikliğine rağmen devam ettirmenin yolunu bulmuş.

Girdik mi ikinci koridora.

Otel yanınca ve 79 kişi tam da itfaiyenin tespit ettiği yetersizlikler nedeniyle ölünce Kafka’nın Şato’suna hemen yeni yeni koridorlar eklendi.

Turizm Bakanı büyük ihtimalle bürokratları kasıtlı biçimde yanlış bilgi verdiği için “Bolu Belediyesinin yangına uygunluk raporu var, daha yeni” deyiverdi.

Oysa o rapor, zaten bakınca anlaşılıyor otel için değil otelin yangında yanmayan kafeteryası ve mutfağı için verilmiş.

Otelin öyle bir belgesi yok, olmadığı için aslında otelin turistik işletme belgesi de yok. Yani otel aslında bu yangın elverişsizliğiyle açık olmamalı.

Bürokratlar bu vahim durumu bakanlarından gizlemek için Şato’ya koridor üstüne koridor inşa ediyor. Ki hepimiz içinde kaybolalım.

Yani aslında yangında bir numaralı sorumlu elbette Turizm Bakanlığı. Çünkü yanan otel bir nevi “kaçak” durumda.

Peki belediyenin hiç mi kusuru yok?

Olmaz mı, onlar (en azından Bolu İtfaiyesinde o denetimi yapıp Grand Kartal’ı yetersiz bulan kişi) bu otelin yangın önlemlerine sahip olmadığını biliyor.

Ama kimseye söylemiyorlar bu durumu, ta ki dün İsmail Saymaz ilgili belgeleri yayınlayana kadar.

Belediye Başkanı Tanju Özcan dün akşam çıktı televizyona ve “Kimseye bildirme yükümlülüğümüz yok” dedi. O da Şato’ya kendince bir koridor ekledi. Yeter ki yolumuzu bulamayalım, Şato’da kaybolalım.

Oysa basit insanlık görevi bile bu oteli valiliğe, il özel idaresine, Turizm Bakanlığına ihbar etmeyi gerektirirdi.

Şimdi duruma bakalım:

Yetkili kurum olan Turizm Bakanlığı binanın yangın önlemlerinin yetersiz olduğunu bilmiyor; bunu bilen kurum ise yetkisiz.

Anahtar nerede? Suya düştü.

Su nerede? İnek içti.

İnek nerede? Dağa kaçtı.

Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu.

Evet yandı bitti kül oldu, beraberinde 79 canla birlikte.

(Bu yazı için T24’te Ali Ulusoy’un makalesinden çok yararlandım.)

Meğer Ukrayna’da barış o kadar da kolay değilmiş

Meğer Ukrayna’da barış o kadar da kolay değilmiş

Başkan Donald Trump seçim kampanyası sırasında çok iddialıydı. “Savaşı 24 saatte bitiririm” diyordu.

Artık aynı şeyi söylemiyor.

Sebebi, Rusya’nın stratejik bir tercih yapıp Amerika ile hasım olması.

Trump birinci döneminde bu hasımlığı o kadar kabul etmiyordu; Rusya’nın kendisine yapılan kimi haksızlıklar giderilirse Batı dünyasının rasyonel aktörlerinden biri olacağını düşünüyordu.

Bugün Rusya açıkça Çin’le ve Kuzey Kore ile ittifak kurmuş durumda ve Trump da Rusya’nın hasım olduğunu kabul etmek zorunda.

Bu durumun çeşitli sonuçları olacaktır.

Bizi ilgilendiren kısmı Amerika’nın NATO’ya ve Avrupa savunmasına bağlılığını azaltmaması.

Trump’ı ilgilendiren kısmı Çin ile uğraşırken başka yan işlerle de uğraşmak zorunda kalması, Çin’i çevrelemenin eskisi kadar kolay olmaması.

İlk döneminde Amerika’nın sırtına yapışmış kene gibi gördüğü ülkelerden biri Güney Kore’ydi, bakalım bu döneminde de aynı şekilde düşünecek mi? Japonya’ya, Avustralya’ya eskisi gibi kızacak mı?