05-02-2025
İsmet Berkan

Gerçek çılgın proje bu… İnsan duyunca nefessiz kalıyor

Gerçek çılgın proje bu… İnsan duyunca nefessiz kalıyor

Biri İngiliz diğeri Fransız iki diplomat 1916 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun bugün Ortadoğu adını verdiğimiz geniş coğrafyadaki topraklarının nasıl paylaşılacağını kağıda geçirdi.

Sykes-Picot Anlaşması diye bilinen bu anlaşmayı hazırlayan iki diplomat, yani Mark Sykes ve François Georges-Picot aslında öyle üst düzey isimler de değillerdi, ülkelerinin bürokratik çarkının çok önemli olmayan dişlileriydi, ama görüyorsunuz, onların yarattığı etkiyi 100 yıldır yaşıyoruz.

Bu anlaşmayı Sovyet Devrimi’nden sonra yeni Sovyet yöneticileri tarafından belgeleriyle birlikte duyurulduğu için biliyoruz, yoksa 19. yüzyıl emperyalizmi kalıntısı İngiltere ve Fransa’nın böyle başka kaç işi oldu kim bilir dünyanın orasında burasında.

Sykes-Picot anlaşması emperyalizmin en çarpıcı ve utanç verici vesikalarından biriydi.

Şimdi dünya bu utancı da aşan bir “çılgın proje” ile karşı karşıya. Amerikan Başkanı önce Gazze’yi insansızlaştırmak, sonra bu dar toprak parçasını Amerikan toprağı yapmak ve en sonunda da buraya tatil köyleri inşa etmek istiyor.

Hayır, öyle bir gece içki masasında ortaya atılmış bir geyik muhabbeti değil bu. Koca ABD Başkanı bu projesini Beyaz Saray’da gazetecilerle konuşurken açık açık söyledi ve anlattı.

Üstelik Başkan Donald Trump utanmadan bu projeyi “insani bir proje” olarak da takdim etti. Ona göre 15 aylık vahşi savaşın ardından Gazze yaşanmaz bir yere dönüşmüştü, burası koca bir moloz yığını halindeydi ve oradaki iki milyon insana daha iyi şartlarda yaşayacakları yerler sunmak istiyordu ABD Başkanı.

O yerler de Mısır ve Ürdün’deydi; Gazze’deki iki milyon Filistinli bu iki ülkeye tehcir edilecek, onlara orada “çok güzel” evler yapılacak ve onlar da bu evlerden ve oradaki yeni hayatlarından o kadar memnun olacaktı ki zaten geri dönmek istemeyeceklerdi.

Bu arada ABD Gazze’yi devralacak, yani bu toprak parçasının resmen sahibi olacak, molozları temizleyip oraya tatil köylerinden oluşan bir “cennet” inşa edecekti. Trump’a göre burası “Ortadoğu’nun Rivierası” olacaktı.

İnsan böyle şeyler duyunca nefesi kesiliyor. Orada, Beyaz Saray’da oturan bir deli iki milyon insanı nasıl ikinci sınıf gördüğünü, onları insan değil oradan oraya taşınabilir minik kutular yerine koyduğunu, iki milyon kişinin “vatan” adını verdiği yeri bir emlak geliştirme projesi olarak ele aldığını utanmadan, bundan utanmak gerektiğini aklına bile getirmeden yüksek sesle söylüyor.

Çok merak ediyorum dünyanın geri kalanı ona ne diyecek? 

Bu kadarını söylemeye aslında İsrail bile kalkışmamıştı. 

Çok merak ediyorum, Trump’ın bu sözlerini duyduğunda Binyamin Netanyahu’nun aklından neler geçti?

Netanyahu koşa koşa Trump’ın yanına Gazze’deki ateşkes anlaşmasını bitirmek için izin istemeye gitmişti, anlaşmanın birinci aşamasını tamamlayacak, ama ikinci aşamaya geçmeyecekti. Şimdi Hamas’ın elindeki rehineler olmasa birinci aşamayı tamamlamasına bile gerek kalmadı.

Sahiden kelimeler yetmiyor olan bitenin vahametini anlatmaya; insan ayağının altından halı çekilmiş, tamamen kaotik bir dünyaya geçmiş gibi hissediyor.

Trump dünyayı gerçekten büyük bir dünya savaşına sürüklüyor.

Bir başka emlakçı ama başarılı emlakçı, Ağa Han öldü

Bir başka emlakçı ama başarılı emlakçı, Ağa Han öldü

Hayatımda bir kere Sardunya Adasına gittim, o da bir arkadaşım sayesinde. Akdeniz’in Sicilya’dan sonra en büyük adası aslında. Buranın meşhur ‘Zümrüt Sahilleri’nde de dolaştık elbette. 

1950’lerin sonunda aslında “din adamı” olan, büyük bir Şii mezhebinin başına geçen ve bu yüzde ‘4. Ağa Han’ ünvanını kullanan Ağa Han bu adaya gelmiş ve oldukça geniş bir toprak parçasını kişisel servetini kullanarak satın almıştı. Aldığı yerler arasında o sırada minik bir kıyı köyü olan ‘Porto Celvo’ da vardı.

Ağa Han burada müthiş bir emlak geliştirme projesi yaptı, sahibi olduğu topraklarda hepsi özgün Akdeniz mimarili (Türk mimarlar da çalıştı) evler, villalar, sanki özgün bir köy gibi duran oteller, golf sahası ve başka pek çok şey yaptı.

Genç Ağa Han Porto Celvo’da projesinin maketiyle.

Sardunya adasını bir turizm destinasyonu yapmak için havayolu şirketi bile kurdu, ki bu şirket hala Sardunya’ya uçuyor. Bu arada hem Avrupa, hem Amerika jet sosyetesiyle ve Hollywood oyuncularının katıldığı müthiş partiler düzenledi. Böylece ortaya dünyanın en lüks yaz tatili beldelerinden biri çıktı. Bugün Sardunya adası değeri 50 milyon euronun üstünde birbirine yakın mesafelerde en çok evin olduğu bir ultra zengin memleketi.

Donald Trump’ın Gazzelileri tehcir edip Gazze’yi tatil beldesi yapmak istemesinin orijinal ve üstelik başarılı projesi Ağa Han’ın projesi.

Ağa Han, renkli gözleri, açık renk teni ve taşıdığı onca asalet ünvanıyla Batılı bir soylu gibi duruyor ama değil. O Şiiliğin önemli kollarından biri olan İsmailiye Mezhebinin 46. imamı aslında.

Bu ünvanı babasından değil dedesinden aldı. Dede 1957 yılında ölürken ünvanı bir kuşak atlayarak ona bıraktı. Mezhebin köklerinde Hasan Sabbah ve Alamut Kalesi de var. Onlara soracak olursanız soyları Hazreti Muhammed’e kadar gidiyor.

Doğumdaki ismi Kerim el Hüseyni idi Ağa Han’ın; Türkiye’de de çok yaygın olan El Hüseyni ailesi de soyunu onun gibi Hazreti Muhammed’e kadar götürür. İsmailiye Mezhebi de zaten kökünü yedinci Şia imamı İsmail bin Cafer es Sadık’ta bulur.

Teorik olarak mezhebin birinci önderi Hazreti Ali’dir. Ondan bu yana kesintisiz bir imamlık müessesesi var mezhepte ve dün Lizbon’da hayatını kaybeden Ağa Han mezhebin 46. imamıydı.

Çok renkli bir hayatı oldu Ağa Han’ın; yeni nesiller onu koyduğu mimarlık ödülleriyle biliyor olabilir, ama eskiden çapkınlıkları, evlilikleri ve aşklarıyla da bilinirdi.