17-03-2025
İsmet Berkan

Adaletin terazisi kara parada neden bu kadar farklı hareket etti acaba?

Adaletin terazisi kara parada neden bu kadar farklı hareket etti acaba?

Geçen gün de söyledim, son yıllarda kaybettiğimiz şeylerin başında şaşırma duygumuz geliyor.

Bakın, cuma sabahı İstanbul’da savcılık talimatıyla bir polis operasyonu yapıldı, çok sayıda insan gözaltına alındı. Operasyonu çarpıcı yapan, savcılığın aralarında bir banka, üç ödeme şirketi ve bir TV kanalı da olan 23 şirkete de tedbiren el koymasıydı.

Banka, ödeme şirketi ve medya…

Bu tür şirketlerden herhangi birine bir sıradan Batı ülkesinde savcılık kararıyla tedbir uygulansa, arka plandaki iddialardan bağımsız olarak, o ülkede günlerce bu konudan başka hiçbir şey konuşulmaz.

Oysa Türkiye’de üç türün üçüne birden el koydu savcılık, hem de aynı soruşturma çerçevesinde ve buna ilişkin haberler kendine medyada güçlükle yer buluyor.

Neden? Bana göre birinci neden şaşırma duygumuzu kaybetmemiz, hepsi de son derece özel izin belgeleriyle ve özel lisanslarla çalışabilen, yani hassas kabul edilen bu şirketlerin vahim bir suçla bağlı olması ihtimali kimseyi şaşırtmıyor nedense.

Oysa çok şaşırtmalı. Şaşırma duygumuzu kaybettiğimizde başka pek çok şeyi de kaybetmiş oluyoruz.

Olayın daha da çarpıcı bir yönü vardı: Meğer savcılık öyle yeni bir soruşturma açmış falan değildi. Tam tersine, bu vahim iddialarla ilgili bir yıl önce açılmış bir dava vardı zaten; cuma sabahı el konan şirketlerin tamamı ve gözaltına alınan isimlerin önde gelenleri zaten o davada adı geçen ve sanık durumunda olan şirket ve kişilerdi.

Savcılık sadece o davayla ilgili soruşturmasını genişletmişti, şüpheli listesine yeni yeni isimler ilave edilmişti.

Suçlama, yasa dışı bahis oynatmak ve yasadışı bahis parasını aklamaktı.

Kısaca bilgi vereyim:

Esasen yasadışı bahis oynatmaktan daha kolay hiçbir şey yok. Çünkü bu işi yasal olarak yapanlar var zaten; tek yapmanız gereken bu işi yasal olarak yapanları taklit etmek.

Temel farkınız, devlete bu bahis nedeniyle vergi ödemeyeceksiniz; bahiste kazananlara da yasal şirketlere göre daha fazla para aktaracaksınız, çünkü onlar adına devlete vergi ödemesi de yapmayacaksınız.

Buraya kadar söylediğim işin kolay kısmı. Basit bir yazılımla ve bir web sitesi açarak bu kolay kısmı herkes yapabilir.

Ama bir de işin zor kısmı var: Bahis oynamak isteyenlerden parasını nasıl alacak, sonra kazanacak olurlarsa onlara paralarını nasıl vereceksiniz? Esas zorluk burada başlıyor; çünkü gerek Hazine ve Maliye Bakanlığı, gerekse BDDK ile Merkez Bankası bu konuda ciddi engeller getirmiş durumda.

Bu engelleri daha küçük bahisçiler, sözde bir çağrı merkezi kurarak, başta üniversite öğrencileri olmak üzere pek çok gerçek kişinin banka hesaplarını kiralayarak vs aşmaya çalışıyor, sık sık da yakalanıyor.

Bir yıl önce davası açılan, cuma günü polisiye operasyonu yapılan olayda ise iddia çok büyük: BDDK ve Merkez Bankası’ndan izinli bir ödeme şirketi bahis parası tahsilatı ve ödemesinde başrolde.

Şimdi bir ödeme şirketine, hatta sonunda bir bankaya sahip olduğunuzda bahis paralarını kimseye yakalanmadan bir uçtan diğerine taşımak bir hayli kolaylaşıyor.

Önce bir sürü gerçek olmayan müşteri yaratıyorsunuz ödeme sisteminizde, sonra bir de sizin sisteminize paralel çalışan ama kısmen kayıt dışı bir sistem daha kuruyorsunuz.

Bahis oynamak isteyenler bu paralel sistemden geliyor. Onların paraları çeşitli sahte müşteri hesapları arasında dolaşıp bahis firmasına ulaşıyor. Eğer bahis kazanan olduysa onları parası benzer bir yolla geri dönüyor. Bahis şirketinin karları da aynı şekilde dönüp dolaşıp sonunda gerçek kişi veya şirketlerin banka hesabına gidiyor, orada da hemen kripto varlığa dönüştürülüp sistemin dışına çıkıyor.

Ne çağrı merkezlerine, ne kiralık hesaplara ne başka bir şeye ihtiyaç var. Paranın izini zaten ödeme şirketinin içindeki onlarca sanal işlemle yok ediyorsunuz.

Burada anlattığım yöntemi ben kendi kendime düşünüp söylemedim, bu yöntemi bundan bir yıl önce yazılan iddianame anlatıyor, MASAK da saptamış zaten.

Peki ama MASAK bunu saptayıp savcılığa bildirdiği halde o ödeme şirketine bir yıldır kimse dokunmamış, bunu nasıl izah edeceğiz? O ödeme şirketi gitmiş bir banka satın almış, o bankaya lisans verilmiş, bunu nasıl izah edeceğiz?

Kabul edelim ki ortada çok tuhaf bir durum var. 

Benzer suçlamayla karşılaşan başkalarının gözünün yaşına bakılmazken, üzerinde hiçbir kontrolu olmayan canlı yayın sırasında stadyumda bahis reklamı görüldü diye Sadettin Saran ve Acun Ilıcalı’ya dava açılırken Erkan Kork’un hakkında açılmış davaya rağmen bir yıldır işlerini eskisi gibi yürütmeye devam etmesinin hiçbir izahı yok.

Elbette masuniyet karinesi var, Erkan Kork’u kimse şimdiden suçlu ilan edemez ama burada bankadan ve bankacılık sisteminden söz ediyoruz; bazı şeylerin şuyu vukuundan beterdir, bu da onlardan biri.

Umuyorum ki BDDK ve RTÜK çıkıp bu konuda üç beş satır bir şeyler söyleyecek.

Ekrem İmamoğlu engellenecek olursa…

Ekrem İmamoğlu engellenecek olursa…

Hafta sonunda, Ekrem İmamoğlu’nun 30 yıl önce aldığı üniversite diplomasının iptal edilmesi için en az İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kadar canla başla gayret gösteren iki Hürriyet gazetesi yazarı duyurdu ki, İstanbul Üniversitesi bugün Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi için İşletme Fakültesine yazı gönderecek.

Meselenin hukuki tarafına girip canınıza sıkmayacağım, çünkü meselenin herhangi bir hukuki tarafı yok. Sadece şunu söyleyeceğim: İmamoğlu’nun diploması bir idari işlemdir; o işlemin bunca yıl sonra ortadan kaldırılması mümkün değil.

Ancak bunları konuşmak sahiden nafile. Eğer gerçekten İmamoğlu’nun aday olmasının engellenmesi yönünde her türlü akıl ve izandan uzaklaşarak ne yapmak gerekiyorsa yapmaya karar vermiş bir irade varsa, maalesef Türkiye’de o iradeyi durdurabilecek hiçbir şeyimiz yok.

Ama hep şunu hatırlamakta fayda var: Eğer gerçekten İmamoğlu engellenecek olursa, bu konacak olan engel onu efsaneleştirmekten ve Türkiye siyasetinin en önüne koymaktan başka hiçbir işe yaramaz.

Bir şeyi unutuyorlar: Bu ülkede Atatürk’ün bile muhalefeti vardı ve o muhalefet hatırı sayılır bir muhalefetti.

Bu ülkenin siyasi bölünmesi ve seçim tecrübesi, buranın Azerbaycan veya Türkmenistan-Kazakistan gibi olmasına engeldir. Bu topraklarda kuvvetli bir muhalefet her zaman oldu, bundan sonra da olacak.

Bugün engellerseniz, yarın o muhalefet sizin 20 yıl iktidara gelememenizi sağlayacak kadar büyüyecektir.

Umarım aklı selim sonunda galip gelir, siyasi yarışma mahkeme salonlarında değil sandıkta yapılır.