14-06-2025
İsmet Berkan

İran’da rejim çöküverir mi?

İran’da rejim çöküverir mi?

Belki 1979’daki devrim sonrası bazı romantik hayaller vardı ama şimdi aradan 46 yıl geçtikten sonra İran’da görünen şu: İslam Cumhuriyeti’ni yaratan sistem yalan ve güç üzerine kurulu.

Yalan, yaratılan iki düşmanla ilgili. Amerika ‘büyük şeytan’ ve İsrail ‘küçük şeytan.’

İç politika dahil her şey İran’da 46 yıldır bu iki dış düşmanla mücadele uğruna tahkim ediliyor. İran halkı normalde sahip olması gereken refahın üçte birinden azına sahip, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olan ülkede benzin kuyrukları var, elektrik verilemediği için okullar tatil ediliyor, düşünün artık.

Rejim neredeyse yarım yüzyılını halkını bu iki ‘şeytan’dan korumaya harcamış. Bunun için fedakarlık istenmiş milletten, ‘Önce kendimizi savunabilmeliyiz, yoksa onlar saldırır ve bizi ham yaparlar’ denmiş.

Basmışlar içeriye propagandayı, ‘Acayip silahlarımız var, üstümüze gelirlerse onlara cehennemin kapılarını açarız’ demişler.

Sonra ne oldu?

İsrail, Suriye’de bir İran konsolosluğunu vurdu diye İran kalktı yüzlerce dronla ve füzeyle İsrail’e saldırdı. Bu yüzlerce silahtan biri İsrail toprağına ulaştı, o da yola düştü, herhangi bir zarar vermedi.

Arkadan İsrail saldırısı geldi. İran dehşet içinde fark etti ki 46 yıldır kurdukları polis devleti aslında delik deşik. İsrail, İran’ın içine koca koca silahlar sokmuş, onlarla vurdu.

Bu onur kırıcı duruma İran hemen cevap vermek istedi. Yine yüzlerce füze yolladı, bu kez biraz daha başarılıydı, birkaç füze İsrail savunmasını geçti, hatta biri bir askeri hedefin yakınına isabet etti.

İsrail’in buna cevabı çok ağır oldu. 200 savaş uçağı ve bine yakın jet motorlu dronla gittiler, İran’ın hava savunma sistemini neredeyse tamamen yok ettiler.

Burada mesaj açıktı: Artık evinin üzerinde çatın yok, istediğim zaman gelir istediğim yeri vururum.

İran dersini aldı, o saldırıya cevap vermediği gibi önce Lübnan’da Hizbullah’ı ardından Suriye’de Esad’ı ortada bıraktı, evine geri döndü.

Şimdi İsrail işte o çatısı olmayan evi bir daha vurmaya başladı. İran’ın yapabileceği hiçbir şey yok. Karşı saldırıları da işe yaramıyor, dün akşam gördük.

İsrail vururken bir de mesaj veriyor: Bak nükleer tesislerinin dibine kadar geliyorum, ama nükleer materyalini vurmuyorum. Yarın onu da yaparım.

Düşünme sırası İran’da.

Bu durumda ne olur?

Rejim kendini kurtarmak için hemen oturup ABD ile nükleer anlaşmayı yapabilir.

Peki bu rejimin kendini kurtarmasına yeter mi?

Kendi komutanını uyuduğu evde korumayı başaramayan Devrim Muhafızları hala korkutucu olabilir mi?

Yazın bir kenara: İran’da rejim bir gün ansızın buhar olup uçabilir.

Türkiye’de kimsenin bilmediği bir olağanüstü bilim insanı: Koray Kavukçuoğlu

Türkiye’de kimsenin bilmediği bir olağanüstü bilim insanı: Koray Kavukçuoğlu

Google’ın, daha doğrusu onun da tepesindeki şirket olan Alphabet’in bütün yapay zeka işlerinin birden başına getirilen Koray Kavukçuoğlu ülkemizde yakınları ve akrabaları dışında hiç bilinmeyen bir isim.

Oysa son 10 yıldır bilgisayar biliminin dünya çapında en büyük yıldızlarından biri. İmzacısı olduğu 180 bilimsel makaleye 267 binden fazla atıf almak akademi dünyasında öyle her faniye nasip olan bir şey değil. Üstelik atıfların 210 binden fazlası son 5 yılda çıkan makalelere.

Yapay zeka ve makine öğrenmesi alanında çığır açan işler yapan ekiplerin içinde çalışan, o ekiplere liderlik yapan bir araştırmacı Koray Kavukçuoğlu. Günümüzde artan oranda bu böyle: Akademik araştırmaların önemli bölümü artık üniversitede değil şirketlerde yapılıyor. Hele bilgisayar bilimlerinde neredeyse tamamen şirketlere kaymış durumda.

Şimdi çok zor bir işin başına geldi Kavukçuoğlu. Google, OpenAI karşısında bir türlü kendine rekabetçi bir bakış yakalayamıyor. Bakalım Kavukçuoğlu bunu başarabilecek mi?