17-07-2025
İsmet Berkan

Göz göre göre gelen ölümler ülkesi…

Göz göre göre gelen ölümler ülkesi…

Günlerdir bir genç kadının kurban gittiği vahşi cinayeti konuşuyoruz.

22 yaşındaki hemşirelik öğrencisi Ayşe Tokyaz, takıntılı erkek arkadaşının evine canlı girdi, oradan öldürülmüş halde, valiz içinde çıktı.

Kız kardeşi onu kurtarmak için çabaladı. Önce eve gitti, onunla konuştu, “Çık gel” dedi, o “Gelirsem sizin başınıza bir şeyler gelir diye korkuyorum” dedi, gelmedi.

Kız kardeşi yılmadı, polise gitti. Polis ifade almakla yetindi.

Yeniden gitti aynı eve Ayşe’yi alma umuduyla. Bu kez içeri giremedi.

Poliste sabaha kadar o ifade verirken Ayşe öldürüldü, cesedi valiz içine kondu, evde temizlik, hatta boya yapıldı. Ceset evden uzaklaştırıldı, bir yol kenarına atıldı.

Şimdi Esra geri kalan ömrünü hep bu soruyla geçirecek: İkiz kardeşimin hayatını kurtarabilir miydim? Sonsuz bir vicdan azabıyla yaşayacak kalan ömrü boyunca.

Oysa onun hiç suçu yok. Cinayeti işleyen bir katil var bir kere.

***

Ankara’da 26 katlı bir apartmanın 4. katında yangın çıktı. Aynı binada 17. katta yaşayan genç karı koca ve 3,5 aylık bebekleri kaçıp kurtulmanın yolunu aradı.

Elektrikler kesilmişti, asansör çalışmıyordu. Merdivenden aşağı inmeyi denediler, merdiven boşluğuna duman dolmuştu. Yukarı çıktılar, amaçları terasa, 26. katın üstüne ulaşmaktı. Ama 23. katta gazdan zehirlendiler.

Anne ve bebek öldü, baba hayatta.

Şimdi o genç adam kalan ömrü boyunca kendine aynı soruyu soracak: Eşim ve bebeğimi kurtarabilir miydim? Sonsuz bir vicdan azabıyla yaşayacak.

Oysa onun hiç suçu yok. O apartmanı yangına karşı güvenli inşa etmeyenlerin, merdivenleri hava geçirmez kapıyla kapatmayanların, üst katlardakilerin tek kaçış yolu olan merdiveni “yangın merdiveni” gibi donatmayanların suçu bu ölümler.

***

Hepimiz İstanbul’da depremi bekleyerek yaşıyoruz.

İsteyen, yaşadığı apartmana veya eve depreme karşı dayanıklılık testi yaptırabilir.

Kaç kişi istedi? Kaç istek karşılandı? Kaç bina gerçekten tarandı?

İstanbul’un bir sürü semtinde apartman komşuları bu sebeple birbirine girmiş durumda. Bazıları apartmanlarının güvensiz olduğunu öğrendiği için binanın kentsel dönüşüme girmesini istiyor, bazıları ise parasızlıktan bunu yapamadığı için bilime sırtını dönüyor, binasının çürük olduğunu kabul etmiyor.

Bu çeşit binalardan en meşhuru Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un da dairelerinin olduğu Cihangir’deki bina. Bina sakinleri apartmanın yıkılıp yeniden yapılmasını isteyen Orhan Pamuk’a düşman olmuş durumda.

Ama bu bina tek örnek değil, böyle yüzlerce, belki binlerce bina var depreme dayanıksız olduğu biline biline içinde yaşanmaya devam edilen.

Yarın deprem olduğunda o binalara ne olacağını herkes ama en çok içinde yaşayanlar biliyor.

Göz göre göre geliyor ölüm.

***

Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelinde 78 kişi feci şekilde can verdi.

Bugünlerde bu otelle ilgili davayı izliyoruz. Yangın dedektörleri çalışmamış, yangından ilk haberi olan otel genel müdürü kendi ailesini kurtarmış ama otel çapında alarm vermemiş.

Otelin yangın merdivenleri aynen Ankara’daki yüksek katlı binada olduğu gibi bir baca işlevi görüp insanların ölmesinde başrolü oynamış.

Ölümler göz göre göre gelmiş.

***

Ayşe Tokyaz bugün aramızda olabilirdi.

Ankara’daki yüksek binada ölen üç kişi aramızda olabilirdi.

Kartalkaya’daki 78 kişi aramızda olabilirdi.

Bu ölümlerin hiçbiri olmayabilirdi.

Belki depremde ölmeyi bekleyenler artık vazgeçer.

Beyaz Toros neyin sembolü

Beyaz Toros neyin sembolü

Türkiye, PKK ile mücadelesinde 1990’lı yıllarda oldukça karanlık bir dönem geçirdi. Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde, hepsi de Kürt siyasi hareketiyle şu veya bu biçimde bağlantılı binlerce kişi “faili meçhul” adı verilen cinayetlerin kurbanı oldu.

Bu cinayetlerin önemli bölümünde öldürülenler doğrudan evlerinden alınıp götürüldüler ve bazıları bir daha hiç bulunamadı. Onları alıp götürenler “polis” veya “jandarma” olduklarını söyleyenlerdi ve hep o zamanlar çok kullanılan Renault’un Toros modeli beyaz renkli araçlarıyla geliyorlardı.

Beyaz Toros işte bunun sembolü.

Son olarak bu sembol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından partisinin Ankara Kızılcahamam’da yaptığı kampın açılışındaki “tarihi” olduğu söylenen konuşmada hatırlatıldı. erdoğan Beyaz Toroslar devrinin kapandığını söylüyordu.

Dün hep birlikte öğrendik ki hayır kapanmamış. İstanbul’da bir Cumhuriyet Savcısının masasında bu sembol öylece duruyormuş.

CHP bu sembole çok öfkeli. Bakalım ne olacak?