02-08-2025
İsmet Berkan

80 yıl önce Almanlar çok utanmıştı, bugün İsrailliler utanacak mı?

80 yıl önce Almanlar çok utanmıştı, bugün İsrailliler utanacak mı?

Nazi Almanyası’nın kurduğu toplama kampları ve ölüm kampları malum. Savaşın sonlarında müttefikler tarafından kurtarılan ve bu sayede görülen ilk toplama kampı Temmuz 1944’te bulunan Majdanek’ti. Bu kamp Polonya’da Lubnin kentinin yakınındaydı.

Kızıl Ordu askerleri girdiklerinde kamp tamamen boşaltılmıştı ve sapasağlam yerinde duruyordu. Kampla ilgili en meşhur görüntü dağ gibi yığılmış kadın ayakkabıları fotoğrafıydı.

Kızıl Ordu ardından tarihin yazdığı en büyük ölüm makinesi olan Auschwitz-Birkenau’ya ulaştı. SS birlikleri buradan çekilirken delilleri yok etmek istemiş, Yahudileri toplayıp zehirli gazla öldürdükleri devasa salonları ve cesetleri yok etmek için kullandıkları fırınları bombalarla yıkmışlardı. Ama Auschwitz’in ilk bölümü ayakta duruyordu. Bugün de gezilebilen ve insan vahşetinin inanılmazlığını anlatan bu kampta tam bir fabrika düzeni kurulmuştu. Trenlerle taşınan Yahudiler yük vagonlarından indiriliyor, hemen oradaki “duş odası”na “Sizi bitlerinizden arındıracağız” denerek sokuluyor, duşlardan verilen gazla öldürülüyor, cesetleri hemen bitişikteki fırınlara konveyörlerle taşınıp yakılıyordu.

Neredeyse bir yıl sonra Amerikan askerleri Güney Almanya’da, Münih kenti yakınlarındaki Dachau toplama kampına ulaştığında tarih 29 Nisan 1945’ti. Kamp ve içindeki bir deri bir kemik kalmış Yahudiler öylece duruyordu, Nazi subaylar ve Alman görevliler kaçmıştı. Amerikalı askerlerin gördükleri manzara sonrası duyduğu dehşet filmlere, belgesellere konu oldu. Dachau kurtarılan son kamptı.

2. Dünya Savaşı inanılmaz insanlık suçlarının işlendiği bir savaş oldu. Sadece Nazi’ler işlemedi bu suçları, İngiltere ile ABD Hamburg’u ve Dresden’i sivil asker gözetmeksizin havadan yağdırdıkları yangın bombalarıyla yaktılar.

Yaşanan bütün bu vahşete rağmen, savaş sonrası Nürnberg’de yapılan yargılamalar sırasında gösterilen bir toplama kampları filmi şok yarattı. Demek insanlık hala utanma ve şoka uğrama duygusuna sahipti. Filmi görünce şokun büyüğünü yaşayan ve utananların başında Alman halkı geliyordu.

Bugün 80 yıl önce yaptığı şeyle yüzleşince utanan bir millet olduğunu hatırlamamızın sebebi, İsrail’in Gazze’de yaptıkları…

Savaşın başından beri yaşanan korkunçlukları aklınızın bir kenarında tutun, sadece son birkaç ayda tanık olduklarımıza bakalım.

-Başlangıçta, ateşkes sonrası Gazze’de yardımları Birleşmiş Milletler öncülüğünde Kızılay ve Kızılhaç dağıtıyordu. Ama İsrail bu yardımların Hamas tarafından sistematik olarak ele geçirildiğini ve Hamas’ın bu yolla Gazze’de güç devşirdiğini öne sürdü. Gazze’ye yardım girişini durdurdu.

-Amerika’da kurulan uyduruk bir vakıf ve o vakfın işe aldığı paralı askerlerle Gazze’de yardım dağıtımı başlatıldı. O vakfın ilk yaptığı şey demir tellerle çevrili kafesler oluşturmak ve yardımı bu noktalarda dağıtmaya başlamak oldu.

-Yardım miktarı çok aza inmekle kalmadı, her gün bu yardımı almak başlı başına bir insanlık suçuna ve işkenceye dönüştü.

-Bugün Filistinliler her sabah birkaç yardım dağıtım noktasına yüzlerce metre ötede kuyruklara giriyor. Binlercesi, on binlercesi.

-Sonra yardım dağıtma saati geldiği söylendiğinde o Filistinlilerin yardım dağıtım noktasına doğru ölüm koşuları başlıyor. Önce varmak ve kısıtlı olan yardımı almak isteyenler koşuyor.

-Bu koşu sırasında arkada mevzilenmiş olan İsrail askerleri atış talimine başlıyor. Küçük çocuklar, anneler, babalar bir avuç un alabilmek ümidiyle koşarken öldürülüyor.

-Bu korkunç insanlık dışı koşu günlerdir her sabah tekrar ediyor. Her seferinde İsrail ordusu koşan sivil Filistinlileri öldürüyor.

-Örneğin daha dün böyle açılan ateş sonrası 24 kişi öldürüldü.

-Yardım malzemesi Gazze’ye giremiyor, çünkü hem yardım dağıtma noktaları son derece kısıtlı, hem de çoğunlukla insanlar o yardımı alamadan gerisin geri kaçmak zorunda bırakılıyor.

-Bunun sonucu Gazze’de açlıktan ölümlerin artması oluyor. Ve bütün bunlar her gün hepimizin gözünün önünde yaşanıyor.

-Bu yaşananlar belgelenemesin diye İsrail, Gazze’ye gazetecilerin girişini de yasaklamış durumda. 

***

Bugünler elbette sona erecek, bütün bu olanların konuşulacağı günler gelecek.

O zaman ortaya daha şimdiden her yerde olan filmler, fotoğraflar, isimler, belgeler çıkacak.

O gün geldiğinde acaba İsrail halkı utanacak mı? Bundan 80 yıl önce kendilerine soykırım uygulayan Almanlar’ın utandığı gibi utanacaklar mı?

Nazilerin yaptığı Yahudi soykırımı hakkında dünya üzerinde yaşayan en ilgisiz insanın bile bir seviyede bilgisi ve kanaati var. Çünkü bu yaşanan büyük felaketin tekrarlanmaması için ortaya devasa bir edebiyat, sinema, belgesel külliyatı çıktı, bugün bile çıkmaya devam ediyor, işte geçen yıl 10 dalda Oscar’a aday olan, üç dalda kazanan Brutalist filmi o külliyatın bir parçasıydı.

Bu külliyatın hala büyüyor olmasına bakınca insanlığın Nazi Almanya’sının yaptıklarından bugün bile utanç duyduğunu ve o zaman yaşananların yeniden yaşanmaması için o günleri kendine sürekli hatırlattığını söylemek mümkün.

Peki acaba aynı insanlık sadece son iki yılda Gazze’de yaşananların bir daha yaşanmaması için yeterince utanç duydu mu ve bu yaşananları kendi kendine 80 yıl sonra hatırlatmaya devam edecek mi?

Çok şüpheliyim.

CHP’nin Aksaray mitingi

CHP’nin Aksaray mitingi

Rutine bindi diye düşünülüyor, haber sıralamalarında alta düştü, sosyal medyada daha az konuşuluyor belki ama halen Anadolu’da bir çeşit CHP devrimi yaşandığı gözlerden kaçmamalı.

CHP 19 Mart sabahı Ekrem İmamoğlu evi polisler tarafından basılıp hapse atıldığından beri tam 42 miting yaptı. Bunlardan sonuncusu dün akşam Aksaray’daydı.

Aksaray, CHP’nin girip kafasını bile uzatamadığı şirin yurt köşelerimizden biri. Son yerel seçimde İyi Parti ve Cumhur İttifakı partileri oyların yüzde 90’ını aldı bu şehirde.

Ve dün akşam CHP’nin mitingi CHP’lileri bile şaşırtacak ölçüde kalabalıktı. Miting şehrin bir numaralı gündem maddesiydi ve akşam başlayacak miting için kalabalıklar hava daha aydınlıkken meydanı doldurmuştu bile.

Eskiden “dip dalga” diye bir şeyden söz ederdik, gözükmeyen ama geldiğinde etkisini şiddetle göreceğimiz bir şey. Bugün artık dip dalgadan konuşmaya gerek yok. Gelecek açık açık, göstere göstere geliyor.