
Bir Kafkasya hayali
Bundan 108 yıl önce çok kısa ömürlü bir ‘Demokratik Kafkasya Federal Cumhuriyeti’ kurulduğunu biliyor muydunuz?
Rusya’da devrim olup imparatorluk çöktüğünde Rus emperyalizminin boyunduruğu altındaki üç halk, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan bir araya gelip çok kısa ömürlü bir federal cumhuriyet kurdular.
Önce bu cumhuriyet Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki derin ayrılıklar nedeniyle bozuldu, sonra Kızılordu geldi, her üç ülkede de duruma hakim oldu ve sonunda bu ülkeler Sovyetler Birliği’nin parçası cumhuriyetler oldu.
Aradan bir koca yüzyıl geçtikten sonra Rus emperyalizminin pençesinin bir kez daha gevşemesi Güney Kafkasya’da tamamen yeni bir durum yaşanmasına yardımcı oldu.
Önce Ermenistan iç politikasını Karabağ milliyetçilerinin boyunduruğundan kurtaran Nikol Paşinyan’ın iktidara gelmesi, ülkeyi hep diken üstünde tutmak isteyen Rusya’nın Paşinyan’ı devirmeye çalışması, o sırada Azerbaycan’ın Ukrayna savaşıyla meşgul Rus emperyalizminin pençesinin gevşediğini fark edip Karabağ’ı onca yıl sonra askeri bir zaferle geri alması tamamen yeni bir durum yarattı.
2023’teki bu ikinci Karabağ Savaşı 1990’larda Rusya destekli Ermenistan’ın kazandığı ilk savaşın tam tersi etki yarattı, Azerbaycan ile Ermenistan’ı tabuları kırıp birbiriyle yakınlaşmaya itti. Bu sayede hem Ermenistan hem Azerbaycan giderek Rusya’dan uzaklaşıp daha bağımsız politikalar izlemeye başladı ve bir barış anlaşması yapmak için masaya oturdu.
Türkiye açısından bu çok önemliydi; çünkü Ermenistan ile Azerbaycan’ın barışması Türkiye’nin de Ermenistan’a kara sınırlarını açması ve bölgede karşılıklı ticaretin başlaması anlamına gelecekti. Türk dış politikasının Ermenistan yükünden kurtulması Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde de yumuşatıcı olacaktı.
Nitekim iki ülke, aradaki pek çok soruna ve hala devam eden tabulara rağmen barış yolunda ilerledi, pürüzleri aşmayı başardı ve bugün ABD’nin başkenti Washington’da İlham Aliyev ile Nikol Paşinyan bir araya gelip tarihi bir barış anlaşmasını imzalayacaklar.
Anlaşmanın Washington’da yapılıyor olması ben dahil pek çok insan için yadırgatıcı aslında. Çünkü iki ülkeyi barışa götüren ilk çabalar Avrupa Birliği tarafından Brüksel’de başlatıldı, Türkiye dahil pek çok ülke devredeydi ve trene en son binen ABD ödülü kaptı.
Ama yine de çok önemli; çünkü ABD’nin Trump döneminde de Rusya’nın gücünü sınırlama politikalarını sürdüreceği bu sayede bir kez daha anlaşıldı. Rusya, Ukrayna bataklığında çok daha fazla şey kaybedebilir aslında.
Güney Kafkasya’da Rus emperyalizminin boyunduruğunda kalan son ülke Gürcistan. Bu ülkede Rusya karşıtı, Batı yanlısı ciddi bir siyasi akım var. Hatta bugünkü Başbakan bile aslında Avrupa Birliğine yaklaşma vaadiyle başbakan oldu. Ama öte yandan Rusya Gürcistan topraklarının üçte birden fazlasını askeri işgal altında tutuyor ve bu Tiflis için çok ciddi bir tehdit.
Eğer Gürcistan el altından Rus işgaline bahane yaratan Abhazya sorununu ve Güney Osetya sorununu akıl ve adalet çerçevesinde çözebilirse, ki Rusya’nın asker zayıflığı bir fırsat yaratıyor, Ermenistan ve Azerbaycan gibi kendini Rusya’dan bağımsızlaştırabilir ve bu dev ülkeyle vasal ilişkisinden çıkıp eşit ilişkiye geçebilir. Ama henüz bu aklı Gürcistan’da görmüyoruz.
Benim hayalimse bundan 108 yıl önce olduğu gibi Azerbaycan-Ermenistan-Gürcistan üçlüsünün bir “Güney Kafkasya Konfederasyonu” olması. Bu üç ülke birlikte çok daha güçlü olacaklardır.
Hiç kuşku yok, içlerinde en zengini ve en çok gelecek vaat edeni Azerbaycan. Ama ne Ermenistan’ın yetişmiş, eğitimli, bilgili insan kaynağını ne de Gürcistan’ın pozisyonunu küçümsemek gerekir. Üç ülke birlikte çok daha zengin, çok daha demokratik, çok daha güçlü olacaklardır.
Burada Azerbaycan’ın bu demokrasiden en uzak ülke olduğunu unutmamak gerekir. Gerek Gürcistan’da, gerekse Ermenistan’da iktidarları belli aralıklarla değiştiren yaşayan demokrasiler var; buna karşılık Azerbaycan çok uzun süredir Aliyev ailesinin demir yumruğuyla yönetiliyor. Ama refah Azerbaycan’a da demokrasi yolunu açacaktır; Aliyev ailesi bu ülkenin tarihine geçmiş ve ülkeye bağımsızlığını kazandırmış bir aile olarak her zaman ön planda olacaktır.
Benim kişisel öngörüm, önümüzdeki 20 yıl içinde bu Güney Kafkasya Konfederasyonu’nun kurulacağı ve Türkiye dahil bütün bölgenin kaderini değiştireceği.

