30-10-2025
İsmet Berkan

5 trilyon dolarlık şirketi uzaktan seyretmek

5 trilyon dolarlık şirketi uzaktan seyretmek

Dünya ekonomisinde ve dünyanın değer yaratma zincirinde nasıl bir devrim yaşanmakta olduğunu anlamanın en kolay yolu yukarıdaki grafiğe bakmak.

Grafiği bu sabah The New York Times gazetesinden aldım. Yeşil çizgi yapay zeka ekonomisinin yıldız şirketi Nvidia’nın borsadaki şirket değerinin yükselişini gösteriyor.

2023 yılı sonunda bu şirket 1 trilyon dolar sınırındaydı. Şimdi aradan iki yıl bile geçmedi, şirketin değeri beşe katlandı.

Amerikan borsasının diğer yıldızları Microsoft ve Apple’ın performanslarını da yabana atamayız. Onlar da aynı dönemde 2,5 trilyon dolardan 4 trilyona gelmiş durumdalar.

Nvidia, dünyanın eriştiği yeni değer yaratma zincirinin gerçekten büyük yıldızı. 5 trilyon dolarlık şirket değerinin anlamını kavrayabilmeniz için söyleyeyim: Dünyada ABD ve Çin dışında bütün ülkelerin milli gelirinden fazla bir rakam bu. Gerçekten inanılması zor bir büyüklük.

Henüz Nvidia’nın bu yılın üçüncü çeyreği için bilançosu açıklanmadı, bugün yarın açıklanır diye bekleniyor. Ama bir önceki bilançosuna baktığınızda zaten çarpıcı büyümeyi görüyorsunuz. Şirket bu yılın ikinci çeyreğinde 46,7 milyar dolar ciro yapmış. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56’lık satış artışı demek. Şirketin bu 46,7 milyar dolarlık cirosunun 41,1 milyar doları veri merkezi işinden, yani doğrudan yapay zekadan gelmiş durumda. Bu da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56 artış anlamına geliyor.

Bu muazzam hızlı büyüme, işte görüyorsunuz borsa rakamlarına da yansıyor.

Nvidia, kendi içinde büyümenin sınırlarına yaklaştığını gördüğü için dışarıda yatırımlar yaparak iş alanını genişletiyor. Önce döndüler öldü ölecek denen eskinin dünya devi Intel’e yatırım yaptılar. Intel, Nvidia’nın yatırımıyla kendine geldi, ciddi yükselişe geçti. Önceki gün ilan edildi, Nvidia şimdi de uzun zamandır adını duymadığımız Nokia’ya yatırım yaptı. Nokia artık telefon üreticisi değil ama mobil altyapıların üreticisi. Bu alt yapılar, yapay zekanın geleceğini oluşturacak; çünkü veri merkezi işinin bir bölümü “dağıtılmış ağlar” denen sistemlere taşınacak. O dağıtılmış ağlarda hepimizin cebindeki telefonlar önemli rol oynayacak.

Nvidia, sonuç olarak bir donanım üreticisi. Yani donanım satarak büyümesini bir yere kadar sürdürebilir. Bugünkü yapay zeka veri merkezi talebi gelecekte bir gün doyuma ulaşacak ve Nvidia bugünkü çılgın satış artışı rakamlarını yakalayamaz hale gelecek ister istemez. Ama o güne daha çok var.

Öte yandan, doğanın kanunlarına aykırı, elbette ortaya Nvidia’nın rakipleri de çıkacaktı. Nitekim çıkmaya başladı. Önce AMD, son olarak da Qualcomm kendi yapay zeka mikro işlemcilerini duyurdu. 

Ama dediğim gibi Nvidia’nın bu alandaki üstünlüğü ve rekabet avantajını sarsmak kolay değil. Çünkü onlar herkesten önce yola çıktılar.

Tabii bir sorun var: Yapay zeka donanımları büyük para kazanıyor, veri merkezleri büyük para kazanıyor vs ama yapay zeka yazılımlarını yapan öncü şirketlerin hiçbiri henüz para kazanmıyor. Bu da, bu alanda yaratılan yeni ekonominin bir balon olup olmadığını, abartılan bir şey olup olmadığını sorgulatıyor ister istemez.

Ancak bir şeyi unutmayın: Bu yeni değer zincirinde bir değer ortaya çıkıyorsa bu o yazılımlar sayesinde çıkıyor; dolayısıyla o yazılımların çok büyük paralar kazanması da çok uzakta bir yerde değil.

Üzücü olanı, ülkemizin bu yeni değer zincirinin tamamen dışında olması. Gerçi bu konuda Türkiye yalnız değil. İşte bu sabah Almanya Başbakanı Ankara’da temaslarına başlayacak, koca Almanya da bu zincirin tamamen dışında, hatta bütün Avrupa dışında.

Ancak bir sorun var: Almanya veya Avrupa bu dışlanmışlıklarının farkında ve o pazara girmek için yatırımlarını hızlandırıyor. Türkiye’de ise yaprak kıpırdamıyor.

Türkiye’nin sanayi devrimini kaçırmak için bahanesi vardı. Tarım ekonomisinden çıkamayan bir Osmanlı vardı ülkesinde, sermaye birikimine, sivil bir toplum oluşumuna hiç izin vermeyen bir devletti Osmanlı. Kapitalizmi ıskalamak neredeyse doğaldı.

Ama bugün yapay zeka ekonomisini, bilgi ekonomisini ıskalamak için böyle bir bahanemiz yok. Bu ıskalamanın yegane sebebi bizim vizyonsuzluğumuz, eğitim sistemimizi bu yeni ekonomiye uyarlamakta en az 40 yıl gecikmiş olmamız, yeterince insan yetiştirmemiş olmamız.

Dünya büyük bir ekonomik dönüşüm yaşıyor, biz 5 trilyon dolarlık bir şirkete bakıp sadece uzaktan seyrediyoruz.

Putin bir şehir efsanesini mi duyurdu, yoksa hayal mi kuruyor?

Putin bir şehir efsanesini mi duyurdu, yoksa hayal mi kuruyor?

Netflix’te sevdiğim bir dizi var, adı Diplomat. Yeni sezonu geçenlerde kataloga eklendi, ben de neredeyse bir oturuşta bütün sezonu seyrettim.

Dizinin bir yerinde, Britanya adasının kuzeyinde arızalanıp batan bir Rus denizaltısından ve bu denizaltının taşıdığı özel bir silahtan, “Poseidon”dan söz ediliyor.

Dizide bu “Poseidon”u duyunca “Bir dakika” dedim kendi kendime, “Ben bu silahı biliyorum.”

Hemen girdim internete, evet gerçekten de biliyordum, çünkü bununla ilgili daha önce oldukça uzun ve eğlenceli bir yazı okumuştum.

Amerika da, Rusya da uzun zamandır nükleer güçle çalışan füzeler yapmak istiyor. Hatta geleceğin uzay teknolojisinin bu olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir ama yapılan türlü çeşitli denemelere rağmen henüz güvenilir bir nükleer füze teknolojisi ortaya çıkmış değil.

Poseidon, Rus tasarımcıların nükleer güçle çalışan ama bu işi füze olarak gökyüzünde değil derin sularda yapacak süper torpidosunun adı.

Nasıl füze henüz becerilmediyse bu torpido da işler hale gelmedi diye biliyor bütün dünya.

Ama Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu hafta ardı ardına iki açıklama yaptı. Birincisi, nükleer güçle çalışan füzeydi. Rusların ‘Burevestnik’ adını verdiği bu füze, Putin’e göre başarıyla denenmişti.

Tabii eğer bu açıklama gerçekse, yani Burevestnik gerçekten başarıyla denendiyse, dünyamız çok daha az güvenli demektir. Çünkü nükleer başlık taşıyabilen bu füze inanılmaz bir hızla hareket edecek ve dünya üzerinde istediği her yeri vurabilecek kapasitede demektir.

Putin dün de ‘Poseidon’u duyurdu, başarıyla denediklerini söyledi. Poseidon, denizde suyun altından giden ve giderken de saatte 100 knots gibi inanılmaz bir hızla hareket eden bir nükleer torpido. O da nükleer başlık taşıyabiliyor ve vurmak istediği kıyının etrafında tsunami yaratma kabiliyetine sahip.

Poseidon gerçek mi değil mi bilmiyoruz ama Putin bu konularda şaka yapan bir insan değil.

Nitekim Başkan Donald Trump bu sabah saatlerinde yaptığı “O zaman biz de nükleer denemelere başlıyoruz” açıklamasını belki de bu yeni Rus silahlarıyla birlikte okumak gerek.