09-10-2023
İsmet Berkan

İsrail, Hamas’ın yumuşadığına inanmaya başlamıştı, bedelini ağır ödedi

İsrail, Hamas’ın yumuşadığına inanmaya başlamıştı, bedelini ağır ödedi

İsrail’den Türkiye’ye, Amerika’dan Almanya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye, dünyanın her yerinde medya İsrail istihbaratının nasıl olup da bu çapta büyük bir Hamas saldırısının izlerini göremediğini sorguluyor.

Benim görebildiğim kadarıyla yapılan gözlemlerde iki konu öne çıkıyor: 

1. İsrail son 40 haftadır kendi içinden bölünmüş, ‘Daha özgür bir İsrail mi, daha Yahudi bir İsrail mi’ sorusu etrafında yaşanan bölünme, bu ülkenin neredeyse kutsal birer tabu olan istihbarat birimlerinde ve ordusunda da bölünmeye neden olmuştu, bölünme İsrail’i zayıf düşürmüştü; 

2. Hamas, 2021’den beri yumuşadığına ve İsrail’e karşı askeri operasyonlar yapmayacağına İsrail’i inandırmaya başlamıştı. Gazze’deki diğer örgüt olan İslami Cihad’ın İsrail’e karşı saldırılarını bile Hamas durdurmak ister olmuş, bu yolla da güven yaratmıştı. Bu sayede Hamas, Katar’dan her ay gelen yardım paralarını serbestçe alabiliyordu ama şimdi anlaşılıyor ki o para hastane, okul ve diğer ihtiyaçlardan çok Hamas’ın askeri kanadına harcanmış.

Hamas’ın cumartesi sabahı İsrail’e karşı giriştiği saldırı, sahiden hayal edilmesi zor bir şey. Bu örgütün İsrail sınırından içeriye 1000’den fazla savaşçısını soktuğu tahmin ediliyor. Üstelik saldıran sadece Hamas da değil; görece daha küçük bir örgüt olan İslami Cihad’ın da Hamas’la koordinasyon içinde hareket ettiği ve onların savaşçılarının da İsrail’e girdiği anlaşılıyor.

Daha önce tüneller kazıp bu yolla Gazze’den İsrail’e sızan Hamas savaşçıları, bu kez doğrudan ön kapıdan girdiler İsrail’e, buldozerlerle sınırı yıktılar, kamyonetler, motosikletler ve hatta yaya olarak İsrail tarafında geçip bazıları 50 kilometreye kadar uzakta olan yerleşim yerlerinde sivil İsraillilere, polis karakollarına, askeri eğitim birliklerine saldırdılar.

Bu sabah 700’den fazla İsrailli’nin öldüğü hesaplanıyordu. Bunların çoğu sivil. Gazze sınırına oldukça yakın bir yerde yapılan barış temalı bir müzik ve dans festivalinde 260 kişi öldürüldü. Bu festivale katılan gençlerden pek çoğunun da rehin alınıp Gazze’ye kaçırılmış olduğunu biliyoruz.

Pazar akşamı saatlerine kadar İsrail ordusu ve polisi, ülkeye sızmış olan 1000 militanı temizlemeye uğraşıyordu. 5 önemli yerleşim yerinde hala çatışmalar vardı.

Ama bir yandan da İsrail ordusu Gazze’nin etrafındaki çok sayıda köy ve yerleşimi tahliye ettirdi, İsrail tankları Gazze sınırına geldi. Bunlar hep Gazze’yi işgalin belirtileri.

Hamas, Gazze işgal edilse bile ayakta kalacağına, Filistin halkından alacağı desteğin süreceğine inanıyor ama dün yazmaya çalıştım, bu böyle olmayabilir.

Bence en çarpıcı örnek Türkiye. Ak Parti ve Tayyip Erdoğan iktidarı, Hamas’ın Filistin halkının siyasi temsilcilerinden biri olduğunu yıllarca söyledi, bu örgütün siyasi kanadıyla temas kurmaktan çekinmedi ve onlara hep şiddetten uzak durmalarını, meşru çizgiden ayrılmamalarını telkin etti. Bugün Ankara eğer Hamas’a eski günlerdeki gibi destek açıklaması yapmıyorsa, bunun yegane sebebi Türkiye’nin İsrail ve Batı ile ilişkilerini düzeltmek istemesi değil. Ankara da Hamas tarafından kandırıldığını düşünüyor artık.

Veya Katar’ı ele alın. Bu örgüte milyarlarca dolar akıtan Katar bugün dünkü kadar sert biçimde Hamas’ı desteklemiyor. Çünkü onlar da cumartesi sabahki eylemin özellikle sivilleri hedef almasından rahatsız ve Hamas tarafından aldatıldıklarını düşünüyorlar.

Bu durumda geriye Hamas’ın dış destekçisi olarak sadece İran kalıyor.

Ama sanırım Hamas’ın içteki durumu, dıştaki durumundan daha önemli. Yarın, 2005’teki gibi bir seçim olsa acaba Hamas yeniden kazanabilir mi? Filistinliler bile bu konuda şüpheli. Gazze halkı, Hamas’ın demir yumruğundan ve halka hiçbir hizmet sunmamasından şikayetçi.

Hamas, kendini en güçlü zannettiği anda zayıf düştü aslında. Buna ilaveten, Hamas saldırısı İsrail’deki bölünmüşlüğü hiç değilse bir süreliğine arka plana attı.

Şimdi kaçınılmaz gibi gözüken Gazze işgali geliyor ve bakalım Hamas hayatta kalabilecek mi? Kaldığında geriye bu örgütten ne kalacak?

Hamas aslında Ürdün’de de çok güçlü

Hamas aslında Ürdün’de de çok güçlü

İsrail’in şahin politikacıları ne zaman Filistin devleti meselesiyle karşı karşıya gelseler hemen dönerler, ‘Bir Filistin devleti var zaten’ derler, ‘Ürdün var, gitsinler oraya…’

Ürdün, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda İngilizler tarafından yapay olarak yaratılmış bir krallık. Nüfusunun ezici çoğunluğu Filistinli ve Hamas bu ülkede gerçekten çok ciddi. 

Bir seferinde bir diplomatik kaynak bana, ‘Hamas istese yarın sabah Ürdün’de kralı devirip ülkeyi yönetmeye başlayabilir’ demişti. Hamas bunu yapmıyordu, çünkü yaparsa İsrail’deki ‘Filistinlilerin zaten devleti var’ görüşüne destek olmak istemiyordu.

Gazze’de zayıflayacak ve belki zeminini kaybedecek bir Hamas, Ürdün’de gücünü sürdürebilir mi? Bunu bize zaman gösterecek ama cumartesi sabahı yaşananlar Hamas’ın meşruiyetine ciddi gölge düşürdü, hatta bir anlamda bu meşruiyeti sildi süpürdü.

Bugünlerde Ürdün’de olabilecek şeyleri de yakından izlemekte fayda var.

CHP İstanbul’da ‘Değişimciler’in kazanması ne kadar anlamlı?

CHP İstanbul’da ‘Değişimciler’in kazanması ne kadar anlamlı?

Cumhuriyet Halk Partisi’ni hala yakından izleyen kimse kaldı mı bilmiyorum ama izleyenlerin gözü kulağı dünkü İstanbul Kongresindeydi. Oldukça sert geçti kongre, genel merkezin adayı olarak ortaya çıkan Cemal Canpolat’ın konuşması özellikle çok sertti. Sonuçta kongreyi belki ‘değişimciler’in adayı Özgür Çelik kazandı ama kazanırken rakibine öyle büyük fark falan atmış değil. Dolayısıyla İstanbul’un parti kurultayına yolladığı bütün delegelerin ‘değişimci’ olduğunu söylemek de kolay değil.

O yüzden İstanbul kongresini kurultay için bir ölçü olarak kabul edemeyiz ama ‘değişim’ iradesi güçlü gözüküyor. Buna karşılık Kemal Kılıçdaroğlu’nu da sıfır kabul edemeyiz, belli ki kurultay ucu ucuna geçecek ve parti açısından sahiden tarihi önem taşıyacak.

Türkiye Suriye’de PKK/YPG’yi vurmaya devam ediyor

Türkiye Suriye’de PKK/YPG’yi vurmaya devam ediyor

Gözlerden kaçmasın, Türkiye son dört gündür neredeyse kesintisiz biçimde Suriye’deki PKK/YPG hedeflerini vurmaya devam ediyor. Perşembe sabahı Amerika ile yaşanan olay herhangi bir şekilde Türkiye’nin operasyonlarına engel oluşturmadığı gibi aksine operasyonların yoğunlaştığını görüyoruz. Artık Türk savaş uçakları da bir ölçüde bu harekatlara katılmaya başladı.

Burada hatırlanması gereken en önemli konu şu: Türkiye bir yok etme harekatı değil cezalandırma ve kapasitesini azaltma harekatı sürdürüyor PKK/YPG’ye karşı. Bu örgütün para kazandığı ilkel rafinerilerin ve askeri tesislerin vurulması, örgütü bir ölçüde geriletecektir.

Ama daha önemlisi, artık bu yolun tamamen açılmış olmadı. PKK/YPG, Amerikan korumasından artık çok daha sınırlı biçimde yararlanacak, Fırat’ın Doğusunda daha az rahat edecek.

Ben Türkiye’den bir de Irak’ın Sincar bölgesine harekat bekleyenlerdenim. Türkiye, Suriye ile Kandil’in geçiş yolunu da kapatmak istiyor ne zamandan beri. Fırsat bu olabilir.

İçki, tütün ve şans oyunları vergisi rezaleti

İçki, tütün ve şans oyunları vergisi rezaleti

Bir CHP milletvekili, Ömer Fethi Gürer oturmuş hesaplamış, alkollü içki, tütün ürünleri ve şans oyunlarından elde edilen 8 aylık vergi gelirlerinin 154 milyar 427 milyon 530 TL olduğunu bulmuş.

Bu vergi geliri, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hariç geri kalan bütün bakanlıkların 2023 yılı için sahip oldukları gider bütçesini karşılayacak büyükleymiş. Üstelik yılın daha ilk 8 ayındaki tahsilatla.

Bu verginin nasıl cezalandırma amacıyla kullanıldığının daha iyi bir örneği olamazdı herhalde. Alkollü içki, tütün ve şans oyunlarını bu hükümet o kadar pahalı hale getirdi ki, insanlar bu vergiden kaçınmak uğruna bazen ölümü göze alır hale geldiler.