İsrail, Hamas’ın yumuşadığına inanmaya başlamıştı, bedelini ağır ödedi
İsrail’den Türkiye’ye, Amerika’dan Almanya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye, dünyanın her yerinde medya İsrail istihbaratının nasıl olup da bu çapta büyük bir Hamas saldırısının izlerini göremediğini sorguluyor.
Benim görebildiğim kadarıyla yapılan gözlemlerde iki konu öne çıkıyor:
1. İsrail son 40 haftadır kendi içinden bölünmüş, ‘Daha özgür bir İsrail mi, daha Yahudi bir İsrail mi’ sorusu etrafında yaşanan bölünme, bu ülkenin neredeyse kutsal birer tabu olan istihbarat birimlerinde ve ordusunda da bölünmeye neden olmuştu, bölünme İsrail’i zayıf düşürmüştü;
2. Hamas, 2021’den beri yumuşadığına ve İsrail’e karşı askeri operasyonlar yapmayacağına İsrail’i inandırmaya başlamıştı. Gazze’deki diğer örgüt olan İslami Cihad’ın İsrail’e karşı saldırılarını bile Hamas durdurmak ister olmuş, bu yolla da güven yaratmıştı. Bu sayede Hamas, Katar’dan her ay gelen yardım paralarını serbestçe alabiliyordu ama şimdi anlaşılıyor ki o para hastane, okul ve diğer ihtiyaçlardan çok Hamas’ın askeri kanadına harcanmış.
Hamas’ın cumartesi sabahı İsrail’e karşı giriştiği saldırı, sahiden hayal edilmesi zor bir şey. Bu örgütün İsrail sınırından içeriye 1000’den fazla savaşçısını soktuğu tahmin ediliyor. Üstelik saldıran sadece Hamas da değil; görece daha küçük bir örgüt olan İslami Cihad’ın da Hamas’la koordinasyon içinde hareket ettiği ve onların savaşçılarının da İsrail’e girdiği anlaşılıyor.
Daha önce tüneller kazıp bu yolla Gazze’den İsrail’e sızan Hamas savaşçıları, bu kez doğrudan ön kapıdan girdiler İsrail’e, buldozerlerle sınırı yıktılar, kamyonetler, motosikletler ve hatta yaya olarak İsrail tarafında geçip bazıları 50 kilometreye kadar uzakta olan yerleşim yerlerinde sivil İsraillilere, polis karakollarına, askeri eğitim birliklerine saldırdılar.
Bu sabah 700’den fazla İsrailli’nin öldüğü hesaplanıyordu. Bunların çoğu sivil. Gazze sınırına oldukça yakın bir yerde yapılan barış temalı bir müzik ve dans festivalinde 260 kişi öldürüldü. Bu festivale katılan gençlerden pek çoğunun da rehin alınıp Gazze’ye kaçırılmış olduğunu biliyoruz.
Pazar akşamı saatlerine kadar İsrail ordusu ve polisi, ülkeye sızmış olan 1000 militanı temizlemeye uğraşıyordu. 5 önemli yerleşim yerinde hala çatışmalar vardı.
Ama bir yandan da İsrail ordusu Gazze’nin etrafındaki çok sayıda köy ve yerleşimi tahliye ettirdi, İsrail tankları Gazze sınırına geldi. Bunlar hep Gazze’yi işgalin belirtileri.
Hamas, Gazze işgal edilse bile ayakta kalacağına, Filistin halkından alacağı desteğin süreceğine inanıyor ama dün yazmaya çalıştım, bu böyle olmayabilir.
Bence en çarpıcı örnek Türkiye. Ak Parti ve Tayyip Erdoğan iktidarı, Hamas’ın Filistin halkının siyasi temsilcilerinden biri olduğunu yıllarca söyledi, bu örgütün siyasi kanadıyla temas kurmaktan çekinmedi ve onlara hep şiddetten uzak durmalarını, meşru çizgiden ayrılmamalarını telkin etti. Bugün Ankara eğer Hamas’a eski günlerdeki gibi destek açıklaması yapmıyorsa, bunun yegane sebebi Türkiye’nin İsrail ve Batı ile ilişkilerini düzeltmek istemesi değil. Ankara da Hamas tarafından kandırıldığını düşünüyor artık.
Veya Katar’ı ele alın. Bu örgüte milyarlarca dolar akıtan Katar bugün dünkü kadar sert biçimde Hamas’ı desteklemiyor. Çünkü onlar da cumartesi sabahki eylemin özellikle sivilleri hedef almasından rahatsız ve Hamas tarafından aldatıldıklarını düşünüyorlar.
Bu durumda geriye Hamas’ın dış destekçisi olarak sadece İran kalıyor.
Ama sanırım Hamas’ın içteki durumu, dıştaki durumundan daha önemli. Yarın, 2005’teki gibi bir seçim olsa acaba Hamas yeniden kazanabilir mi? Filistinliler bile bu konuda şüpheli. Gazze halkı, Hamas’ın demir yumruğundan ve halka hiçbir hizmet sunmamasından şikayetçi.
Hamas, kendini en güçlü zannettiği anda zayıf düştü aslında. Buna ilaveten, Hamas saldırısı İsrail’deki bölünmüşlüğü hiç değilse bir süreliğine arka plana attı.
Şimdi kaçınılmaz gibi gözüken Gazze işgali geliyor ve bakalım Hamas hayatta kalabilecek mi? Kaldığında geriye bu örgütten ne kalacak?