İsrail ile Hamas pazarlık yapacak diye dün en az 20 kişi daha öldü
Her şey 7 Ekim sabaha karşı saatlerinde Gazze’deki Hamas’ın İsrail topraklarına saldırmasıyla başladı. Bu saldırı daha devam ediyordu ki İsrail uçakları havalandı, Gazze’ye ilk bombaları yağdırmaya başladı.
Gazze çoğu çöl ve kumsal olan Akdeniz kıyısında daracık bir toprak parçası. Burada milyonlarca Filistinli kötü demeye bile dilimin varmadığı berbat koşullarda hayatta kalmaya çalışıyor yıllardır.
Okul yok, sağlık sistemi yok, yiyecek yok, çalışacak iş yok, gerçek bir ekonomi yok, ev yok, bark yok… 7 Ekimden beri bombalanan ve artık tarif edilemeyecek kadar berbat duruma gelen toprak parçası ve canını kurtarmaya çalışan insanlar işte burada.
Yedi ayı aşkın süredir devam eden İsrail saldırıları ve Hamas’ın zaman zaman bunlara verdiği cevapların sonunda 40 bine yakın insan öldü Gazze’de. Yarıdan fazlası kadın ve çocuk.
Bir yandan bu acımasız ve tek yönlü asimetrik savaş devam ederken bir yandan da iki taraf zaman zaman ateşkes için konuşuyor. Bu konuşmaların yapılmasının sebebi bir yandan başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun hem İsrail hem Hamas üzerindeki baskısı, bir yandan da Hamas’ın 7 Ekim günü ele geçirdiği İsrailli rehinelerin varlığı. Hamas son yedi ay içinde saldıran İsrail ordusundan da bazı rehineler ele geçirdi.
İsrail içinde Başbakan Binyamin Netanyahu 7 Ekim saldırısı gibi bir güvenlik açığı sırasında görevde olduğu için siyaseten zor durumda. Bu zorluğu aşmak için, yani kendi siyasi geleceğini kurtarmak ümidiyle Gazze’ye daha önce görülmemiş ölçüde vahşice saldırıyor; bugüne kadar 40 bin kişinin ölmesi, Netanyahu’nun intikam hislerini de dünya üzerindeki bazı Yahudi örgütlerinin intikam hislerini de hala tatmin etmiş değil.
Fakat Netanyahu içte sıkıntılı. Sıkıntısı da Hamas’ın elindeki rehinelerin ailelerinden gelen baskıdan kaynaklanıyor. Onlar Hamas’ın ateşkes şartlarının kabul edilmesini ve rehinelerin serbest kalmasını istiyor, Netanyahu’ya kızıyorlar. Bu sayfada en tepede koyduğum fotoğraf dün akşam Kudüs’te çekildi. Rehine aileleri dün akşam da eylemdeydi.
Netanyahu ise Hamas’ın rehineleri teslim etmesi için katliam seviyesindeki saldırılarına güveniyor. İsrail ordusu saldırdıkça Hamas’ın rehine pazarlığında daha yumuşayacağına inanıyor. Bu inanış ve bu pazarlık uğruna 40 bin kişi öldü anlayacağınız.
Dün son olarak en az 20 Filistinli daha hayatını kaybetti. Onlar İsrail’in epeydir saldırmaya ve tamamen işgale hazırlandığı Refah’ın doğu kesimindeki mahallelerde yaşayanlar. Malum, İsrail dün sabaha karşı bu bölgeyi ‘Çok hassas bir terör operasyonu yapıyoruz’ diyerek işgal etti, The New York Times’ta gördüğüm haritasını koyuyorum.
Bu son saldırı İsrail açısından tehlikeli bir kumar, ama oynadı.
Bir gün önce Refah’a olası bir İsrail saldırısı gerginliğinin tırmandığı saatlerde Hamas nihayet son ateşkes teklifini kabul etmişti. Ateşkese aracılık eden Mısır ve ABD’ye göre Hamas orijinal teklifte bazı küçük değişiklikler istiyordu.
Hamas’ın hedefi elindeki rehineleri kullanarak İsrail’in saldırıyı tamamen durdurmasını sağlamak; öyle geçici ateşkes değil.
İsrail ise ‘Ben saldırılarımı tamamen durduracağım’ diye bir söz vermiyor, vermek istemiyor.
O yüzden bulunan bir ara çözüm var. Şimdi, eğer bu son ateşkes yürürlüğe girerse silahlar altı hafta boyunca susacak. Bu arada Hamas 33 rehineyi (ki bunlar kadın, çocuk veya çok yaşlılar) teslim edecek.
Ateşkes anlaşmasında İngilizcesiyle ‘Sustainable calm’ diye bir laf var. Yani ‘Sürdürülebilir sükunet veya sakinlik.’ Hamas bu lafı ‘İsrail’in bütün askeri operasyonları tamamen durdurması’ olarak yorumluyor; İsrail ise öyle görmüyor.
Hamas’ın elinde halen 132 tane daha rehine olduğu söyleniyor. İsrail rehinelerin tamamını kurtarmak istiyor; Hamas ise rehineleri bir kazanç karşılığı vermek.
Gördünüz mü, Refah’ta ölen son 20 kişi neden öldü?
İsrail, Hamas ateşkese yanaşsın ve ateşkes sırasında Mısır sınırını kontrol edemesin diye Refah’ın geniş bir mahallesiyle iki sınır geçişini kontrolü altına aldı.
İnsan kanıyla pazarlık yapılıyor.