Kıskandıran şeffaflık: Kamala Harris ve kocasının paralarını nasıl değerlendirdiğini bile biliyoruz
Amerika’yı zaman zaman çok kıskanıyorum. Bu kıskançlığımın tek bir sebebi var, bu ülkedeki şeffaflık. Özellikle parasal konulardaki şeffaflık.
Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkanı, Amerikan kurtuluş savaşının komutanı George Washington’u alın. 1789’dan 1797’ye kadar sekiz yıl başkanlık yapan ve 1799’un son günlerinde 67 yaşında ölen Washington’un hayatının hangi döneminde kaç para kazandığını, servetini, evini inşa etmek için kaç para harcadığını, sahibi olduğu kölelerin isimlerini; her şeyini biliyoruz.
Benzer bir durum neredeyse bütün Amerikan Başkanları için geçerli. Ne iş yaptılar, babalarından ne miras devraldılar, hangi yıl kaç para kazandılar, birikimlerini nerede ve nasıl değerlendirdiler, her şeyi biliyoruz.
Peki neden ve nasıl biliyoruz?
Bu sorunun çok basit bir cevabı var: Çünkü vergi beyannamesi verdi bu isimler bütün diğer Amerikan vatandaşları gibi ve biz her yıl verdikleri beyannameleri görebiliyoruz.
Amerika’ya bu seviyedeki şeffaflık bile yetmedi, 1974 yılında, Watergate skandalının da gölgesinde Amerikan Kongresi çok önemli bir ‘Siyasi Etik’ kanunu çıkardı. Bu kanun Amerikalı senatör ve milletvekillerine vergi beyannameleri dışında kendi varlıklarıyla yatırım yaptıkları fon ve hisse senetlerini de beyan etme mecburiyeti getirdi.
Bu sabah Amerikan muhafazakar çevrelerinin ve iş dünyasının gazetesi The Wall Street Journal’da ‘Kamala Harris parasını nasıl yönetiyor’ başlıklı bir haber gördüm.
Gazete oturmuş, Başkan Yardımcısı Harris ve o başkan yardımcısı olduğu için dev bir avukatlık şirketindeki yüksek gelirli işini bırakıp artık üniversitede misafir öğretim görevlisi olarak çalışan kocası Doug Emhoff’un vergi beyannamelerini ve Senato’ya yaptıkları bildirimleri incelemiş, hem yıllık gelirlerini bulmuş, hem de birikimlerinin toplam rakamına ulaşmış.
Buna göre örneğin 2023 yılında karı koca 500 bin dolara yakın gelir elde etmiş. Bu gelirin büyük bölümü Kamala Harris’in Başkan Yardımcısı maaşıdan ve kitabından gelen telifler. Bir zamanlar yılda 1,2 milyon dolardan fazla parayı tek başına kazanan kocası Doug Emhoff ise 2023’te 175 bin dolar kadar kazanmış. Karı koca ayrıca geçen yıl vergilendirilebilir nitelikte 50 bin dolar kadar faiz geliri elde etmiş. Aynı yıl 23 bin dolar bağış yapmış, vergi matrahlarından düşmüşler.
Bunlar çiftin yıllık geliri. Peki birikimleri ne? Amerikan sisteminde ailenin oturduğu ev servet hesabına dahil edilmiyor. Harris-Emhoff çiftinin yatırımları, emeklilik fonlarındaki birikimleri ve banka hesaplarına bakan gazete karı kocanın toplam servetinin 3,6 milyon dolarla 7,36 milyon dolar arasında bir yerde olduğunu tahmin etmiş.
Tahmin aralığının bu denli geniş olmasının sebebi yatırımların değerinin sürekli değişmesi. Ama gazete çiftin emeklilik fonları dışında kalan menkul kıymet yatırımlarını ‘bir hayli sıkıcı’ olarak niteliyor. Karı koca son derece muhafazakar yerlerde tutuyor paralarını, hiç maceracı değiller. Bazı hisse senetleri de var portföylerinde, ama daha çok borsa endeksine dayalı fonlarda ve Amerikan Hazine bonolarında duruyorlar. Buna rağmen yıllık 50 bin dolar vergilendirilebilir faiz geliri elde etmeleri başarı aslında.
Haberde daha çok ayrıntı var çiftin gelirleri ve yatırımları konusunda. En ilginç ayrıntılardan biri, çiftin Los Angeles’teki evleri için 2020 yılında o sıralar oldukça düşük olan faizlerle yeniden kredi almış olması. Gazete çiftin düşük faiz oranını (yüzde 2.625) biraz kıskanmış.
WSJ faizi kıskanmış ama ben haberde yazılan bilgilerin tamamını ve Amerikan düzenini kıskandım açıkçası. Bu şeffaflığı tarihimizin hiçbir anında hiçbir siyasetçimiz için göremedik biz. Buna Atatürk de dahil, Tayyip Erdoğan da…
Biz haftalardır Türkiye’de vergi tartışıyoruz. Ben şunu savunuyorum: 18 yaşını doldurduğu yıldan itibaren her Türk vatandaşı o yıl içindeki bütün gelir ve giderlerini sıraladığı, menkul veya gayrimenkul varlıklarının güncel değerini yazdığı, banka hesaplarındaki paraları söylediği bir gelir vergisi beyannamesi vermeli. Geliri olsun olmasın zorunlu olmalı bu beyanname. İşçi veya memur olarak çalışanlara iş yerleri brüt ödeme yapmalı, bu bireyler de gelirlerini beyan edip vergilerini bizzat kendileri ödemeli.
Türkiye’nin bankaları sayısı 94 milyonu aşan kredi kartını ay be ay takip edebilecek ve bunlardan tahsilat yapabilecek güce sahipse Türkiye’nin Gelir İdaresi Başkanlığı da 18 yaşın üstündeki nüfusun gelir ve giderini yılda bir kez takip edebilir; bunlara vergi salabilir, tahsilat yapabilir. Burada hiçbir güçlük yok.
Hepimiz gelir vergisi beyannamesi vermeye başladığımız gün bu ülkede demokratik bir devrim yaşanacağından, vatandaşın siyasetçiyle ilişkisinin ve devlete bakışının tepeden tırnağa değişeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Bugün verginizi elinize para değmeden ödüyorsunuz; sizin adınıza ya işvereniniz yatırıyor bankaya ya da alışveriş yaptığınız bakkal, market, mağaza. Oysa o parayı elinizle yatırıyor olsanız birden canınızın nasıl acıdığını fark edeceksiniz ve ödediğiniz paranın hesabını soracaksınız.
Siyasete ve siyasetçiye şeffaflık işte böyle gelecek. Bileceğiz kim hangi yıl kaç para kazandı, ne kadar servete sahip, o servet arttıysa nasıl arttı…
ABD’deki saydamlığın aynısı Türkiye’deki milletvekilleri için de geçerli olsaydı Trendyol’un devlete ödemesi gereken parayı yarı yarıyadan fazla indiren, daha da önemlisi bu şirkete Türkiye’de tekel oluşturması için yol veren yasa değişikliği yapılabilir miydi?
Tek bir kalem darbesiyle bunca paranın yer değiştirmesine neden olan bir yasanın iktidar milletvekillerinin yüce gönüllülüğü sayesinde mi gündeme geldiğini düşünüyorsunuz sahiden?