Büyükada’ya minibüs mü? Hiç mi estetik duygunuz yok?
Geçen yıl aralık ayında oğlumla Kars’a gittik, oraya kadar gidince Ani harabelerine gitmemek olmazdı elbette.
Ani ören yerinin devasa otoparkına aracımızı park edip gayet güzel düzenlenmiş ören yerinin girişine vardığımızda, daha içeri girmek için bilet alırken dikkatimizi çeken elektrikli hale getirilmiş eski atlı faytonlar oldu.
Dileyen bir hayli geniş bir alana yayılan Ani şehrini bu elektrikli araçlarla gezebiliyordu. Üstelik araçların sürücüleri neredeyse turist rehberi gibiydi, gezdirdikleri yapıları gayet iyi tanıyorlardı da… Hepsi hemen bitişikteki Ani köyünden delikanlılardı.
Çocukluğumda İstanbul’un pek çok yerinde atlı fayton ulaşım aracıydı. Örneğin Yeşilköy’de faytonlar vardı, isteyen istasyonda trenden indikten sonra onlara biner giderdi evine.
Adalarda ise yegane ulaşım aracıydı fayton; çünkü Büyükada, Heybeli, Burgaz ve Kınalı’da içten yanmalı motorlu araç yasaktı. Çocukken yaz aylarında Büyükada’ya giderdik kalmaya; ya bisiklete binecektiniz ya da faytona. Elbette yürümek de bir seçenek, Büyükada o kadar büyük de değil, istediğiniz yere yürüyerek de ulaşabilirsiniz.
Birkaç yıl önce adalardaki faytonlar atlara eziyet edildiği gerekçesiyle yasaklandı. Keşke yasaklanmasaydı da atlara daha düzgün bakılabilecek bir düzen kurulabilseydi. Belediye kolay ve popülist yolu seçti (O ‘eziyetten kurtarılan’ atlar bugün nerede, kaçı hangi şartlarda yaşıyor bilen var mı).
Fayton dediğimiz araç sadece geleneğin değil, bir estetik anlayışın da konusu.
Adalar çoğu ahşap yapıları, köşkleri ve yeşilliğiyle Osmanlı İstanbulu’nu hatırlatan bir yer zaten; bu estetiğin eskilerin deyimiyle ‘mütemmim cüzü’ yani tamamlayıcı parçası da faytonlardı.
Peki neden o faytonlar elektrikliye çevrilmedi? Mevcut fayton işletme ruhsatı sahiplerine ve belki daha fazlasına neden maddi yardım sağlayıp atların yerini akülü faytonların almasına yardımcı olunmadı? Onun yerine adalara tek kişilik bir sürü üç tekerlekli elektrikli araç girmesine izin verildi?
Adalarda, ama özellikle Büyükada’da son 5-10 yıldır orada evi olanlarla, orada yaşayanlarla haftasonları gelen yerli yabancı turist kalabalığı arasında ciddi gerilim var. Gerçekten de Ada’ya kabul edebileceğinin çok ötesinde gündelik ziyaretçi geliyor. ‘Atlara eziyet ediliyor’ görüntüsünün arka planında da bu vardı zaten: Faytonlar istiap haddinin çok ötesinde insan taşıyor, normalde yaptıklarından kat be kat çok sefer yapıyordu bu turist yoğunluğu yüzünden.
Adalar’a gidecek insan sayısını kısıtlayamadığımız için orada faytonların yokluğundan doğan ciddi bir ulaşım sıkıntısı var şimdi. Yanlış anlamayın, sıkıntı Adalıların değil esas olarak günü birlik gelen turistlerin sıkıntısı.
Adalarda olmayan bir sorunu popülizm yapacağım diye yaratan, sonra da çözmek için tek bir adım atmayan, sadece son derece çirkin bir takım elektrikli araçlar öneren İstanbul Büyükşehir Belediyesi son olarak gitti, bildiğimiz minibüslerden alıp Adalar’a yerleştirdi ve bugün itibariyle de işletmeye başlıyor.
Oysa Adalılar bu çirkin ötesi elektrikli minibüslere aylardır itiraz ediyor. Ama onları dinleyen yok.
Yazık. Bu çirkinliğe bizi layık gören bir belediyemiz var.