29-12-2025
İsmet Berkan

Tuvaletinde uyuşturucu kullanılan lokantanın sahibi ne yapsın?

Tuvaletinde uyuşturucu kullanılan lokantanın sahibi ne yapsın?

İstanbul’un gece gezmeyi sevenleri cumartesi akşamı büyük bir sürprizle karşılaştı.

Başsavcılığın yürüttüğü genel uyuşturucu ve “fuhuş” soruşturmaları çerçevesinde olduğu anlaşılan bir genel “uygulama” yapıldı cumartesi akşamı İstanbul’un bazıları çok tanınmış ünlü lokantalarında, gece kulüplerinde ve otellerinde.

Polis gece 34 ayrı işletmeyi bastı. İçerdeki müşterilere kimlik kontrolu ve GBT kontrolu yapıldı. Lokantalar, gece kulüpleri ve oteller didik didik arandı.

Bir zamanlar İstanbul’da hafta sonu (cuma ve cumartesi) sokağa çıkıp yemek yiyen ve eğlenen insan sayısı 10 bin diye hesaplanırdı. Artık çok daha fazla.

Polisin cumartesi gecesi bastığı 34 mekanda (ortalama 150 kişi desek) 5 binden fazla müşteri vardı.

Bu kapsamlı operasyonda sadece bir ruhsatsız silahın bulunmuş olması bile bence cumartesi gecesi sokağa çıkan grubun ne kadar “nezih” olduğunu gösteren bir belirtiydi ama beni dinleyen kim… (Yıllar önce bir yaz gecesi Bodrum’da jandarma sadece gri renkli Hyundai Elantra model araçları bir şüphe üzerine durdurup aradı, durdurulan 21 araçtan 12 tabanca çıktı, bunlardan sadece 3’ü ruhsatlıydı. Ben bu haberi öğrendiğimden beri trafikte tek bir kişiyle bile tartışmadım.)

Bazı mekanlarda “satmaya hazır” uyuşturucu paketleri bulunmuş, ama bana soracak olursanız bulunan miktar ve sayı İstanbul’da uyuşturucunun yaygınlığı ile ilgili şehir efsanesini yıkabilir. Çünkü biri Cihangir’deki bir gece kulübünde, diğeri Etiler’deki bir lokantada ve sonuncusu ünlü ve sosyetik bir otelde olmak üzere toplam 7 gram kokain ele geçirilmiş. Bunların 4 gramı satmaya hazırmış, kalan 3 gram ise kullanıcıların üzerinden çıkmış.

Onun dışında “likit esrar” adı verilen, Avrupa’dan, hatta Kıbrıs’tan yolcu beraberinde çok kolay gelmekte olan ve kenevirin uyuşturucu özellikli yağından oluşan maddeden az miktarda bulunmuş.

Polisin gerçek uyuşturucu baskınlarında onlarca kilo, hatta bazen tonlarca uyuşturucu yakaladığı hatırlanacak olursa 7 gram kokain ve miktarı söylenmeyen “likit esrar” denizde damla bile değil.

Hatırlayalım, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Daire Başkanlığı’nın raporuna göre ülkemizde geçen yıl (2024) 61,5 ton kenevir/marihuana ve 3,1 ton kokain yakalandı.

O yüzden tam da yılbaşı öncesi günlerde İstanbul’da sokakta yemeğe içmeye ve eğlenmeye çıkan insanları bu ölçüde tedirgin edecek bir uygulamayı yadırgamamak elde değil. Amaç sanki uyuşturucuyla mücadele etmek değil de başka bir şey.

Savcılığın ve polisin son birkaç haftadır kullandığı, muhalif veya muvafık olması farketmeksizin bütün medyanın da mal bulmuş mağribi gibi üzerine atlayıp özel hayatlara kadar bütün detayları ballandıra ballandıra anlattığı uyuşturucu operasyonlarında kullanılan yöntemlerin aslında tamamı tartışmalı ve bu yüzden de insan “arkada başka bir sebep mi var” diye düşünmeden edemiyor.

Örneğin halen tutuklu olan bir lokanta/eğlence yeri sahibi var.

Tutuklanma sebebi, İstanbul’un en sosyetik mekanlarından biri olan işletmesinin tuvaletinde kokain kullanıldığına dair iz bulunmuş olması.

Polis ona “Kim içti kokaini” diye soruyor, o da “Tuvalette olanı nereden bileyim” cevabını veriyor.

“Uyuşturucu kullanılmasına yer temin etmek”ten tutuklu şu an bu kişi.

Daha önce yazdım, ülkemizde uyuşturucu kullanmanın cezası çok ağır değil ve geleneksel olarak polis de savcılıklar da ağırlıklarını kullanıcılardan çok satıcılara ve kaçakçılara verirdi. Şimdi ilk kez kullanıcı ağırlıklı bir soruşturmayla karşı karşıyayız.

Haftalardır hapiste, biz de unuttuk ama HaberTürk’ün eski genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy neden tutuklu? Veya adı çokça geçen, telefonundaki mesajlaşmaları çarşaf çarşaf yayınlanan Ela Rümeysa Cebeci neden cezaevinde?

Bir cumartesi gecesi İstanbul’un lokanta, gece kulübü ve otellerini basmak, saatlerce GBT kontrolu yapmak kime ne kazandırdı?

Türkiye’nin yeme içme eğlenme sektörü devasa bir sektör ve ülkemizin turizminde de önemli yer tutuyor. Cumartesi akşamı basılan yerler arasında müşterilerinin yarıdan fazlası turist olan mekanlar da vardı.

Bir tuhaf değil mi bütün bu olup bitenler? Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmemesi benden başka kimsenin dikkatini çekmiyor mu?

Yazının tepesindeki fotoğrafta cumartesi akşamı İstanbul’da “yakalanan” uyuşturucu gözüküyor. Acaba bu mücadelenin en ön safında yer alan emektar ve çilekeş narkotik polisleri cumartesi akşamı yapılanlar için ne düşündü?

Ukrayna’da barışı kim istemez?

Ukrayna’da barışı kim istemez?

Burnumuzun dibinde yıllardır devam eden bir savaşla bu kadar az ilgileniyor olmamız beni şaşırtıyor doğrusu.

Dün ABD Florida’da, Başkan Trump’ın evi Mar a Lago’da, Rusya-Ukrayna savaşı için oldukça uzun ve zorlu bir diplomasi yaşandı. Bu sabah medyamıza bakıyorum, pek azında bu haber ön plana çıkarılmış.

Ukrayna’da bir barış olacak mı, olmayacak mı?

Dünkü görüşmelerden anladığımız, Başkan Trump’ın hazırladığı ve ilk olaral 28 maddeden oluşan, sonradan 20 maddeye düşen plan, bazı değişikliklerle Ukrayna tarafından da büyük ölçüde kabul edilmiş durumda.

Şimdi sıra Trump’ın Putin’i ikna etmesinde. Bakalım o da hiç istemediği bir şeye, Ukrayna’ya Avrupalı askerlerin gidip “Barış gücü” olmasına evet diyecek mi?