Emeklilik üzerine aykırı bir görüş

2 Temmuz 2024
Kayıtlı ve kayıt dışı 4 milyon emekli çalışmak zorunda kalıyor.

Elbette ki emekli maaşları felaket düzeyde bugün; insanlar sadece bu gelirle yaşayacaksa yoksulluk çizgisinin altında kalmaya mahkum.

Bu acı bir gerçek. Ve görünür gelecekte değişmesi de pek olası görünmüyor.

***

İnsanlar uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olup yeni bir hayata başlama ve başka uğraşlara vakit ayırma kararı aldıklarında Batı’daki emeklilere kıyasla büyük hayal kırıklığına uğradıkları kesin. Ne eskiden olduğu gibi emekli ikramiyesi ile ev ve araba alabiliyorlar ne maaşları ile geçinip seyahat edebiliyorlar.

Günümüzün ekonomik koşulları ve demografik değişiklikler, özellikle de insanların beklenenden daha uzun yaşamaları ve maaş almaya devam etmeleri, emeklilik sistemlerinde ciddi sorunlara yol açıyor. Sadece bizde değil dünyanın birçok ülkesinde. İyi planlanmadığı, boş hayaller yarattığı, gelecek sorumluluğu bireylerden devlete kaydırıldığı için.

***

Bence madalyonun iki yüzü var.

Devlet erken emeklilik, emeklilik kesintilerinin alakasız yerlerde heba edilmesi ve kaynağını belirlemeden maaşları sürekli artırma gibi birçok günahı işledi, işlemeye devam ediyor.

Emekliler ise sadece devlete güvenerek yaşamlarının sonuna kadar refah içinde yaşayabilecekleri gibi yanlış bir algı içinde.

Bunca yıl çalıştıktan sonra bunu hak olarak görüyorlar. Haksız değiller ancak, bunu devam ettirmenin artık mümkün olmadığını da anlamak zorundalar. Yoksa sonu gerçekten hazin. Geleceğimizi sadece devletin şefkatine ve sürekli değişen politika tercihlerine teslim etmemeyi öğrenmiş olmalıydık bugüne kadar.

Mevcut emeklilik sorunları

Emeklilik sisteminin sürdürülebilirliği ve adaleti konusunda ciddi soru işaretleri var.

Nüfusun yaşlanması, emeklilik sistemlerinin karşı karşıya olduğu ağır sorun. Daha az sayıda çalışan daha fazla sayıda emekliyi finanse etmek zorunda kalıyor.

Yıllardır Maliye Bakanlığında bu konulara kafa yormuş dostum Fikret Sevinç’in hesaplamalarına göre 2021 ve 2022’de çalışanlardan toplanan primler emekli maaşlarının ve sosyal yardımların %70’ini karşılarken 2023’te ancak %49’unu karşılayabildi.

Bu mevcut çalışanların emeklileri primleriyle finanse ettiği, önlem alınmazsa bu durumun daha da kötüleşerek devam etmesinin beklendiği anlamına geliyor.

Devlet başka alanlardan topladığı paraları eğitim, sağlık ve altyapı yerine emekli maaşı ve sosyal yardımlara ayırıyor diğer önemli fonksiyonlarını ihmal etme pahasına. Bu durum emeklilik fonlarının yetersiz kalmasına ve sistemin çökme riskiyle karşı karşıya kalmasına yol açıyor.

Erken emeklilik uygulamaları ve emeklilik fonlarının verimsiz kullanımı sistemin sürdürülebilirliğini daha da vahim şekilde tehdit ediyor. Devlet erken emeklilikle birlikte maaş artışlarını finanse etmekte zorlanıyor, bu da bütçe açıklarının büyümesine yol açıyor.

Geleceğe dair olası çözümler

Bireysel emeklilik sistemleri çalışanların kendi birikimlerini yaparak emeklilik dönemlerinde daha rahat bir yaşam sürmesini sağlayabilir. Bu sistem devletin yükünü azaltarak emeklilik fonlarının daha verimli kullanılmasına olanak tanıyabilir.

Tabii ki mevcut gelirinizden tasarruf yaparak bireysel emekliliğe yatırım yapabiliyorsanız. Çoğumuzun buna gücü yetmiyor bu pahalılık ortamında.

Hiç kuşku yok ki devlete ve iş dünyasına 65-70 yaşına kadar hizmet etmiş insanlara yaşlılıklarında konforlu ve kaliteli bir yaşam için gerekli kaynak ayrılmalı. Bu bir minnet borcu. O yaştan sonra ilave gelir kazanmaları çok zor.

Toplanan emeklilik kesintilerinin akıllıca yatırılması bu fonların büyümesini sağlayabilir. Uzun vadeli ve düşük riskli yatırımlar emeklilik fonlarının değerini artırarak emeklilere daha yüksek maaşlar ödenmesine katkıda bulunabilir.

Emeklilik yaşının yükseltilmesi ve yaşlı nüfusun iş gücüne katılımının teşvik edilmesi emeklilik sisteminin sürdürülebilirliği için diğer bir seçenek.

Bu hem çalışan sayısını artırarak fonların güçlenmesine yardımcı olur, hem de deneyimli bireylerin iş hayatında kalmasını sağlar.

***

Bana sorarsanız, genç emeklilere şimdiden ömür boyu maaş verilmesi toplum vicdanını zedeliyor, devletin zaten zıvanadan çıkmış mevcut dengelerini daha da bozuyor. Adil olması için yeniden gözden geçirilmeli, katkılarıyla doğrudan ilişkilendirilmeli. Devlet varsa aradaki açığı finanse etmeli sadece.

Aynı şekilde yüksek gelirlerden yeterince vergi alınmaması, yandaş işadamlarına muafiyet ve aflar getirilmesi, kara paraya ve haksız kazanca göz yumulması da toplum vicdanını yaralıyor, emeklileri isyana sevkediyor.

***

Düşük gelirli emeklilere yönelik özel yardımlar yoksullukla mücadele çerçevesinde devletin ve toplumun vazgeçilmez sorumluluğu, ama doğru bir mekanizma çerçevesinde yapılmazsa mevcut yanlışlıkları daha büyüteceği de bilinmeli.

Toplanan vergiler sadece emeklilere değil, sosyal yardım adı altında nereye harcandığı muhasebede açıklanmayan yerlere de harcanıyor. Bunun giderek artması aslında devletin yoksulluğu azaltmada başarısız kaldığını gösteriyor.

***

Fikret Sevinç’e sordum bu konudaki görüşünü. Öncelikle, devletin kaynağını belirtmeden verme alışkanlığını bırakması gerektiğini vurguladı. 3 trilyon TL’lık harcama “sınıflandırılamayan harcama” olarak geçiştirilemez. Enflasyona yol açacak politikalarla finanse edilen cömertliklerin sahte ve güvenilmez olduğunu, Devletin hesabını en cahilimizin de anlayacağı bir şekilde anlatması gerektiğini, dahası kapsamlı bir toplumsal uzlaşma sağlanmadan bu işin içinden çıkamayacağımızı da belirtti. Aynı kanaatteyim.

2000 krizinde Kemal Derviş’i getiren şartlara benzer bir durumdayız bugün. Mehmet Şimşek aynı yetkilere ve hareket serbestisine sahip değil.

Dahası, son genel seçimlerde bu aymaz bütçe uygulamalarının hesabı sorulmadı; muhalefet hala sorumsuz bir şekilde sadece “daha fazla ver ver” diyerek sığ siyaset izliyor, kalıcı çözüm önerileri getirmiyor.

Kimin kaç yaşında emekli olacağı ve bunun maliyetini kimin finanse edeceği toplumun anlayabileceği bir dille ortaya konursa neler yapılması gerektiği de, yük paylaşımının nasıl yapılacağı da daha iyi anlaşılabilir belki.

***

Tartışmalar hangi yönde gelişirse gelişsin benim tavsiyem, bugün 50-60 yaşının altındakilerin kendi emekli geleceklerini kendilerince yaratmanın yolunu bulmaları, gerekli tasarruf ve yatırımlarını şimdiden yapmaları ki devletin görünür gelecekte cüce kalacağı kesin emekli maaşlarına bağımlı kalıp el almamaları yönünde.

Akıllı yatırımlar, bireysel emeklilik sistemleri ve sosyal yardımlar gibi klasik OECD emeklilik çözüm önerileri konuşuluyor.

Ama nihai analizde geleceğe dair sürdürülebilir ve adil bir emeklilik sistemi kurmak, hem devletin hem de bireylerin ortak sorumluluğu.

Devleti başarısızlıkla suçlarken kendimizi de sorumluluk denkleminden çıkarmamalıyız.

Sözün özü şu: Kendi geleceğimizi kendimiz yazmalı, planlamalı, devletin adil paylaşım politikası benimsemesinin yanısıra (toplumun desteğe muhtaç en dezavantajlı kesimi hariç) devlete avuç açmadan çoğunluğun emekliliklerini garanti altına alacak başka yaratıcı yolları bulmak zorundayız.

Bu, bir seçenek değil, mutlak bir zorunluluk.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.