Evet aydınlatıcı, bilinç düzeyimizi arttırmayı amaçlayan sağlıklı yaşam ve dünya anlayışı konusunda son yazım bu. Merak etmeyin bundan sonra daha sıkıcı iç karartıcı siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına döneceğim!
İyi ve sağlıklı yaşam konularını derinliğine konuşacak bilge bir insanı gökte ararken yerde, Phuket’te buldum: Ersin Pamuksüzer.
Başarılı bir işadamı olarak göz doldurduktan sonra 46 yaşında bu uyanışı yaşayarak hayattaki önceliklerini sil baştan gözden geçirdiğini, kendisini dönüştürdüğünü söylüyor.
“Ferrarisini Satan Bilge” olarak tanınıyor Türkiye’de. Sadece kendisi için değil dünyanın dört bir köşesinde kurduğu LifeCo merkezleri ile her yıl yaklaşık dört bin insanın hayatına dokunduğunu anlatıyor.
Ömrünün önemli bir kısmını enerji dünyasına vakfetmiş birisi olarak “Vücut enerjisinin yüzde 60’ının sindirim sistemi tarafından emildiğini” öğrenmek benim için yılın uyanışı oldu. Bunun anlamı şu: “Az yiyerek, mümkünse bir süre oruç tutarak, her daim sindirimi zor ağır gıdalardan uzak durarak sindirim sisteminin çalışmasını yavaşlatabilir, açığa çıkan enerjiyi başta beyin olmak üzere başka organlarımıza aktarabiliriz.”
Aynen enerji verimliliğinde olduğu gibi vücut enerjisini gereksiz yerlerden tasarruf edip en çok ihtiyaç duyulan organlara göndermek ve bunu bilinçli, sistematik şekilde yapmak önem taşıyor.
10 maddede sizler için özetledim iki saatlik sohbetimizde ortaya çıkan tavsiyelerini:
1. Her şeyden önce hayatta sizden ilgi bekleyen onlarca konu arasından en öncelikli olanları çıkartmanız gerekiyor. İş hayatı mı, aile mi, hobiler mi, sağlık mı? Aynı anda hem iyi bir anne olmak, hem harika bir kariyer sürdürmek, hem sürekli seyahat etmek, hem en iyi arabayı, evi almak, hem çocuğunu en kaliteli okula göndermek tabii ki mümkün değil. Çok seçenek var önünüzde ama hepsine yetişemezsiniz. Seçim yapmak zorundasınız. Bana sorarsanız bunlar arasında en önemlisi sağlık. Zira o yoksa diğerlerinin hiçbiri de yok. Onun için sağlık ile ilgili kişisel envanterinizi çıkartın, varsa sağlık sorunlarınız bunların tedaviniz için ne gerekiyorsa – gücünüz yettiğince – erken aşamada yapın, hiç ertelemeye gelmez.
2. Bunu yaparken mutlak teslimiyet gerektiğini, yani yarım yamalak, düzensiz, sistematik olmayan yaklaşımların size bir yere götürmeyeceğini, sağlıkla pazarlık yapamayacağınızı lütfen kafanıza nakşedin. Yani, kanser hastası iseniz alınacak önlemleri ileriye erteleme lüksünüz yok zaten. Sigara ve alkol tüketimini tamamen keseceksiniz. Yavaş yavaş azaltma diye bir şey yok. Diyabetten mustaripseniz vücudunuzu kirleten kimyasal yüklü ticari yiyeceklerden uzak durun. Fiziksel hareketlilik olmazsa olmaz. Genetiği bozulmuş gıdalar kapınızdan içeri girmesin. Bugün yüzde 95 sahte, yüzde 5 hakiki gıda ürünleriyle besleniyoruz. Ocak ayında yediğiniz domates gerçek olamaz. Maliyetine katlanın, başka yerlerden tasarruf edin ama mutlaka doğadan gelen, besin değeri olan organik gıda alın, bundan taviz vermeyin.
3. İyi yaşamaya 100 puan verirsek çoğu insan ne yazık ki 20’de yaşıyor. İyi yaşamın farkında bile olmadan göçüp gidiyor. İki kat merdiven çıkınca nefes nefese kalıyorsanız, günde 1 saat bile keyifli vakit geçiremiyorsanız, sürekli kilodan sıkâyet ediyorsanız, hangi yüzde içinde yer aldığınıza siz karar verin. Aslında vücudun mükemmel bir yaşam ve hataları ortadan kaldıran bir doğal tahliye sistemi var. Yüzde 70 sağlıklı, yüzde 30 zehirli yaşama alışkın. Ama bu oran çoğu zaman tersine dönüyor. O zaman da vücut tıkanıyor, pes ediyor. Yüzde 70 icinde kalmaya gayret edin.
4. Eskiden evlere, iş yerlerine genellikle yürüyerek gidilirdi, yollarda yeni tanıştığımız insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Bugün binlerce insanın negatif enerjisi bize sınıyor. İlişkilerde ötekileştirme, taraf tutma, kendi doğrularına âşık olma durumları yaşanıyor. İnternetin yaygınlaşması ve akıllı telefonlar sayesinde sosyal medya dahil her türlü dış uyarıcı bizi ekranlara adeta yapıştırıyor. Bağışıklığımız azalıyor, zihin sağlığımız aşınıyor. Yoğun elektronik bombardıman altındayız. Oturma, kalkma, yatma duruşlarımız da değişti. Kronik stres içinde modern yaşamın yükünü taşımak herkes için zorlaşıyor, tam bir voltran etkisi yaratıyor. Becerebiliyorsanız doğaya dönün, düşük frekansta onunla doğrudan etkileşimde bulunmanın yollarını araştırın, tatbik edin.
5. Sadece bireyler değil devlet liderleri, bürokratlar, şirket yöneticileri ve çalışanları için de özel iyileştirme girişimlerine ihtiyaç var. Bu insanlar zinde ve sağlıklı değil iseler, işyerlerindeki çalışma koşulları onlarda hastalığa yol açıyorsa bunun faturası sonradan yine bize çıkacak. Bunca farklı baskılar altında krizler yönetmekte olan yöneticiler kendilerine yeterince bakmadığından, tüm enerjilerini sadece işe yoğunlaştırdığından en verimli çağında erken yaşlarda kalp krizi ya da kanser gibi yaygın hastalıklardan kaybediyoruz. Arka cepte dolarlar biriktirmenin, servetinize servet katmanın hiçbir yararı olmuyor, hastalıklar ile zamanlıca baş etmeyi, bilincinizi geliştirmeyi öğrenememişseniz.
6. Modern tıbbı tabii ki ihmal edemeyiz ama ona destek verecek şekilde geleneksel tıbbın şifa getiren uygulamalarını da unutmayalım. Sadece geleneksel Çin tıbbi değil, ayrıca ayurvedik, naturopati gibi tedavi yöntemleri de yükselişe geçiyor. “Wellness” en önemli tedavilerden, yasam kalitesini arttiran iyilestirmelerden birisi haline geliyor. Bizim bu alanda LifeCo çözümlerimiz son 22 yıldır artık yeni merkezler üzerinden dünya çapında genişlerken aynı zamanda kurumsal sağlık, zihin sağlığı, sağlık tatilleri ve dijital yolla iyileşme gibi yeni hizmetlere yöneliyor. Dünyadaki sağlık dönüşümlerini yakından izlemek zorundayız.
7. Sağlıklı yaşam için temel tavsiyeler, deyince benim basit bir listem var:
• 12:00-18:00 arası yemek yiyip, günün kalan 18 saati fasılalı oruç uygulayın, açlıktan kimse kolay kolay ölmüyor, ama obeziteden ölüyor;
• Kimyasallarla ömrü uzatılan, lezzet katılan ticari gıdalardan kesinkes uzak durup “yediğin şey ilacındır” mantrasını benimseyin;
• Fiziksel egzersiz, meditasyon, nefes çalışması yapın, bunları sakın “marjinal alışkanlık” olarak görmeyin, hayatınızın merkezine yerleştirmeye çalışın, hayata yönelik pozitif, bardağın yarısı dolu bir yaklasim gelistirin;
• İmkanınız varsa EBO2, NAD, kök hücre gibi teknolojiye dayalı çözümleri de sağlık dosyanızın bir parçası haline getirmeyi düşünün.
8. Aslında vücudun mükemmel bir yaşam ve hataları ortadan kaldıran bir doğal tahliye sistemi var. Yüzde 70 sağlıklı, yüzde 30 zehirli yaşama alışkın. Ama bu oran çoğu zaman tersine dönüyor. O zaman da vücut tıkanıyor, pes ediyor. National Geographic dergisi, 5 yıllık çalışmanın sonrasında ortalama 100 yasının üzerinde uzun ve sağlıklı yaşayan toplulukların bulunduğu ‘Blue Zone’ bölgelerini belirleyerek yayınladı. Bunların ortak özellikleri şöyle: Doğal hareketlilik, sebze ağırlıklı beslenme, amaca yönelik yaşam, aile ve iyi arkadaşlar, rahatlamaya önem vermek.
9. Hayatınızın mevcut halinin fotoğrafını çekip bir düşünce haritası çıkarmalı, sonra da ne yapmayı istediğinizi, neler hayal ettiğinizi boş bir kâğıda yazmalı. Buradaki sır, ikisi arasındaki dengeyi kurmak, hangisinin yerine neyi koyacağınızın muhasebesini yaparak hayata devam etmek. Hep kazanmaya odaklı hayatımızda ilişkiyi, parayı, zamanı, dostları kaybetmeyi de bilmeli, onlara hazırlıklı olmalıyız. Kazan-kazan ilişki kuramıyorsak hayatta, hep bir taraf kazanıyor diğeri kaybediyorsa bu sağlıklı değildir.
10. En önemli tavsiyem: Başka harcamalarınızı geciktirin ve kendi sağlığınıza yatırım yapın. İnanın geri dönüşü çok yüksek harcadığınız her kuruşun. Oysa hastalandığınızda paranız para etmeyebilecek size iyileştirmek için.
Evet, Kanuni’nin şu sözü bugün de bence çok anlamlı: “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Günlük telaşelere ve cazip görünen gündemlere fazla boğulmadan ne kadar erken bu konularda bilinçlenirsek, hiçbir zaman bitmeyecek siyasi, ekonomik ve kültürel çatışmalara saplanmadan kişisel öncelikler listesinde kendimizin, ailemizin, dostlarımızın sağlığımızı en ön sıraya çekersek, tıpta yeni çözüm yollarını araştırırsak ve de iyileşmek için “mutlak teslimiyet” anlayışını kabullenirsek gezegenimizde daha keyifli, huzurlu ve sağlıklı bir yaşamı sürdürebiliriz.
Yoksa, ileriki yaşlarda bizim de ülkemizin de hali yaman.
27 Aralık 2024 - Küresel büyümenin motoru Çin: Türkiye için ilham kaynağı olabilir mi?
26 Aralık 2024 - Batı’nın liderliği aşınıyor: Aynaya bakma vakti geldi geçiyor
22 Aralık 2024 - Konforun tuzakları, hayatın gerçek ritmi ve tavsiyeler
18 Aralık 2024 - Yeni Suriye politikası: Stratejik bir vizyon
15 Aralık 2024 - Cebelitarık’ın Afrika kıyısında: Fas’ın zenginliği, çelişkileri ve çekiciliği