İş güç başarı iyi de, küresel sağlık ve mutluluk endeksinde neredesiniz?

Eski diplomat, OECD yöneticisi, enerji gurusu, Çin uzmanı, işinsanı, kitap yazarı, televizyon yorumcusu Mehmet Öğütçü 10Haber yazar ailesine katıldı. Öğütçü ilk yazısını Tayland Phuket'te kendine vakit ayırır, sağlık ve mutluluğunu arttırırken yazdı.

8 Şubat 2024

Herkes beni eski diplomat, OECD yöneticisi, enerji gurusu, Çin uzmanı, işinsanı, kitap yazarı, televizyon yorumcusu diye biliyor. Çocuklarım küçükken sorardı: “Arkadaşlarımız baban ne iş yapıyor diye soruyor, nasıl yanıt vereceğiz?”

Son yıllarda iyi yaşam, sağlık, kişisel gelişime ve evrende kişi olarak rolümüzün, amacımızın ne olduğuna daha fazla kafa yormaya başladım. Geriye nasıl bir iz bırakmak istediğime de.
Merak etmeyin bazılarının aklına ilk geldiği şekliyle kafayı yemedim. Sadece bilinç düzeyim başka alanlarda da yükseldi, bu sayede galiba hem iş dünyasında hem de kişisel ilişkilerde daha iyi olmanın yolu biraz daha açıldı. Egolarım hafif geriye çekildi.

Ve hepimiz için asıl nirvananın servet, şöhret, başarı, dış dünya beğenisi değil en başta kendin için sağlık ve mutluluk olduğunu yaşayarak da gördüm, bu gerçeği kafamın derinliklerine sindirdim. Çoğumuza çok basit gözüken bu ikisi yoksa diğer hiçbir şey de yok neticede.

Tayland’ın Phuket adasında LifeCo’da bedensel ve zihinsel zehirlerden arınma programına katılırken tam da altı kilo verip gençleşmiş ve şeker belasını inanılmaz hızda aşağılara çekmişken keyifli bir anımda İsmet Berkan’ın “Bize haftada iki gün yazar mısın?” teklifi geldi.

Halen yurtdışında ve ülkemizde dört dergi ve gazetede yazıyorum düzenli. Bir yandan da iş hayatımı sürdürüyor, konferanslarda, televizyonlarda konuşuyor ve de sürekli seyahat ediyorum. Çeşme ve Karaburun’daki zeytinliklerime bakıyorum uzaktan da olsa.

Normalde “Teşekkür ederim düşüncen için İsmet; çok isterdim ama bu trafikte yazmam çok zor” demem gerekirdi.

Ama heyhat 10Haber’i çok beğeniyorum, kaliteli içeriği, yalınlığı, stili ve yazar çeşnisi ile. Her gün hap gibi onu okuyorum. Bu yüzden İsmet’e hayır demek kolay da 10Haber’e diyemem. Zaman yönetimini daha da etkinleştirip ceremesi neyse çekerim.

***

Gazze Savaşı, Kızıldeniz’deki gerilim, İran, ABD ve İsrail arasındaki bitmek bilmeyen düello, Çin ve ABD arasındaki teknolojik rekabet, küresel ekonomik yavaşlama, otoriter rejimlerin yükselişi, enerji ve iklim güvenliği savaşları, yaklaşan yerel seçimler, anayasa ihlalleri, F16 satışı… Bütün bunlar bizde derin endişe yaratıyor ve stres seviyemizi artırıyor.

Aynı şekilde işten atılma korkusu, borçlarını ödeyememe, dörtnala artan işletme maliyetleri, işgücü piyasasındaki rekabet, yönetilemeyen siyasi riskler, artan eğitim harcamaları, düzensiz göçmenler, terörün büyümesi ve artan gelecek kaygıları da beklenenin çok üzerinde direncimizi sarsıyor, beden ve ruh sağlığımıza zarar veriyorlar. Her an patlamaya hazır dinamit gibi ortalıkta dolaşan insanları gözlemlemek de üzüntü verici.

Onun için ilk yazımda siyasi ve ekonomik konulara şimdilik ilişmeden dün Phuket pazarında duvarda okuduğum şu yazıyı biraz açmak istiyorum: “Kendi sağlığınızın (ya da hastalığınızın) baş yazarı olun.”

Asya’da dolaştıkça, doğal tıp yöntemleriyle tedavi yapan doktorlarla konuştukça daha iyi anlıyorum, daha önce bildiklerim de pekişiyor.

İlaç sanayi ve önceden her hastalık için hazırlanmış protokollere göre ilaç yazan, gerekli gereksiz tetkikler ile faturayı şişirten bazı doktorlar bizim gerçekten sağlığımızı pek düşünmüyor. Amaç kar maksimizasyonu, hastadan korkutma yoluyla daha fazla para kazanmak gibi görünüyor dışarıdan gözlemleyince.

Elbette idealist ve bu kısır döngünün dışına çıkmış, kendini modern ve geleneksel tıp konularında yetiştirmiş, dürüst bir doktor kitlesi de var. Onları töhmet altında bırakmak istemem.

Onun için tabii ki doktora gidin, dinleyin, aklınıza yatıyorsa tavsiyelerine uyun ama sakın ola ki doktorun her söylediğini, ilaç firmalarının papağanı olduğunu düşündüklerinizi tek doğru olarak kabul etmeyin. Kendiniz de araştırın her kaynaktan. İkna olana kadar okuyun seyredin, çapraz ateşe tabi tutun. Başka doktorlara da danışın. Geleneksel tıp/alternatif tip çözümlerine burun kıvırmayın.

Sağlık bizim sorumluluğumuzda. Şunu unutmayın: Kimse bize bizden iyi bakamaz.
İstediğiniz kadar servetiniz olsun hasta olunca inanın beş para etmiyor, en iyi hastanelere de gitseniz. Her şey olup bittikten kansere, ülsere, zihinsel rahatsızlıklara yakalandıktan sonra geriye dönüş çok zahmetli. Çoğu zaman da dönülemiyor.

Sen iyi, sen mutlu değilsen, bedeni ve ruhi sağlığın bozulmuşsa ne kendine, ne ailene, ne çevrene ne ülkene ne de dünyaya bir faydan dokunuyor. Zerre katkınız olmuyor.

Çevremizde kendisi ile barışık, vücuduna ve zihnine iyi bakan Ersin Pamuksüzer, Osman Müftüoğlu, Ertuğrul Özkök, Cem Boyner gibi örnekler var tabii ki. Onlar erken uyanmışlar, bilgi ve paraları da var diye düşünmeyin.

Pahalı yerlere gidip gösteriş tutkusunu tatmin edeceğiniz değil evinizde, doğada kendiniz için yapacağınız o kadar çok şey var ki. Doğal besin, düzenli egzersiz, zehirden arınma, doğa ile kucaklaşma, aralıklı oruç ve vücudun kendi iyileştirme, tamir etme kapasitesini engellememe gibi.

Bunları bilinçle araştırın, inatla uygulayın, zaten farkı görünce müptelası olacak hep sürdüreceksiniz.

Bir ülkenin askeri gücünü, GSMH’sını arttırmışsınız, en büyükler arasına girmişsiniz. Ne olacak? Ben o ülkenin insanları yeşil doğa ile barışık yaşayabiliyor mu, eğitim kalitesi yükseliyor mu, insanları özgür mü, küresel sağlık ve mutluluk endeksinde nereye oturuyor ona bakarım.

Zaman zaman bu köşede öğrendiklerimi aktarmaya devam edeceğim şayet ilgi duyuyorsanız.
Sevgiyle kalın.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.