Hiç aklıma gelmezdi tenis yıldızlarının davranış, karizma, kondisyon tutturma ve oyun stratejilerini izleyerek liderlik ve enerji üzerine dersler alabileceğim, farklı bakış açıları kazanabileceğim…
Liderlik ve yaşam koçu Aynur Tattersall’in “Hayattan Daha Fazlasını İsteyin” kitabını okurken bu konuda ilham verici değerlendirmelerle karşılaştım.
Yazar duygusal zekası yüksek tenis oyuncularının uzun yıllar süren başarılarının arkasında fiziksel antrenmanlar kadar içsel mücadele, kendinin ve rakiplerin duygularını yönetebilme becerileri de olduğunu anlatıyor yeni kitabında.
Serena Williams-Camila Georges maçını izlerken defterine kulaklara küpe şu çarpıcı notları düşmüş:
– Bazı şeyleri “öyle olması gerekiyor” diye yapmayacaksın. Serena topu birkaç defa file önünde yakaladı ve her defasında vole yapmakta ısrar etti. Volede ısrar ettiği için hep puan kaybetti. Topu yine filede yakaladığında başka bir şey denediği zaman puan kazandı. Yaşamda “Öyle olması gerekiyor, kural bu” diye yapmayacaksın.
– Rutinde kendini kaybetmeyeceksin. Karşılaşmada karşılıklı top vurmaya dalınca ilk atağı yapan puanı kazanıyor, kendini karşılıklı top vurmaya kaptırıp güvene almaya çalışan puanı kaybeden oluyor. Serena bu karşılaşmada defalarca uzun vuruşlara takıldı, cesur davranıp atağa geçince puan kazandı.
– “İyi gidiyor, karşılaşmada öndeyim” diye kendini salmayacaksın. Çok mücadele eden her zaman teknik yetenekleri daha üstün birini yenebilir. Her gün yeniden mücadele etmeniz gerekiyor. Serena her sette ve oyunda bunu hissediyor, her zaman her topa en önemli sayısını alacakmış gibi vuruyor.
– Rakibin korkusuna kapılmayacaksın. Üstün gelsen de sakinliğini koruyacak ve odaklanacaksın. Maçta zaman zaman Serena bu hataya düştüğünde sayı kaybetti. Rakibi endişeli şekilde maçı hemen bitirmek isteyen havaya girince art arda sayı kaybetti. Yaşamda da aynı, kimsenin negatif enerjisine ve korkularına ortak olma.
– Bir şeyi çok isteme. Planı olan, hedef koyan kazanıyor. Serena maçı bitirme ve kazanma hırsına kapıldığında puan vermeye başladı. Karşılaşma eğlenceli ve iki taraflı mücadeleye dönüştüğünde ise seyirci ve sporcular için unutulmaz anlara sahne oldu.
– Kararlı vuruş sayı getiriyor. “Vursam mı vurmasam mı” diye bir saniye bile düşünsen kaybediyorsun. Yaşamda da aynı. Ne olursa olsun karar vermeli ve üstüne gitmelisin.
– Kendinden şüphe etme. Topa hızla vurmak için gidiyorsan üstüne vur. Kendinden şüphe ettiğinde olmuyor. Yaşamda da bir şey yapıyorsan kendine güvenerek yapacaksın.
– Güçlü yönlerini hatırlayıp onun üzerine gideceksin. Servisin iyiyse servislerinle kazanma yoluna gideceksin. Yaşamda da aynı. Kendi olumsuz yönlerini görmek yerine en güçlü yönlerini öğrenip onları kullanmayı öğrenmelisin.
– Ne “aldım” diye çok sevin, ne “verdim” diye çok üzül. İlk seti alıyorsun, hoop hemen ardından ikinci seti veriyorsun. Olaylara ne çok sevin ne çok üzül.
– Bazı şeyleri olduğu gibi kabul et. Bazen sen kazanırsın bazen karşıdaki. Zaman zaman kayıplarından ders al ve onları kabullen. En kararlı, hedefe en çok konsantre olan, en antrenmanlısı yeniyor gibi görünüyor. Tabii bir sonraki turnuvaya ve maça kadar.
– Eğer doğru olması gereken şeyi yaparsan kimsenin etkisinde kalmazsın. Eğer kafanda soru işareti oluyorsa o an baskın karakterlerin altında eziliyorsun demektir. Gizli gündemin olmayacak, işini iyi yapacaksın.
“Liderlik doğuştan mı vardır yoksa sonradan mı kazanılır?” klasik sorusuna gazla takılmadan liderlik vasıflarınızı geliştirmek için ter dökmek gerekiyor.
Özellikle de dünyamızda bugün karizmatik, vizyon sahibi, icra yeteneği güçlü, yaratıcı, duygusal zekası da gelişmiş ve kucaklayıcı hükümet ve işdünyası liderlerinin eksikliğini hissettiğimiz bir dönemde.
3 Kasım 2024 - Yaşamı anlamlandırmak ve renklendirmek için
29 Ekim 2024 - ‘Öcalan açılımı’ nereye kadar?
27 Ekim 2024 - Özelleştirmede atı alan Üsküdar’ı geçti mi?
23 Ekim 2024 - Bahçeli, Öcalan, bölgesel jeopolitik ve yeni iç dinamikler
21 Ekim 2024 - ABD’nin Kürtlere artan silah yardımı, Türkiye ve yeni bölge dinamikleri