Yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmek için döviz kurunda istikrar bekliyormuş
Bu tablonun yaşandığı bir ülkede ekonomik istikrar sağlamanın mümkün olmayacağı açık. Merkez Bankası'nı siyasetin oyuncağı haline getiren bu keyfi uygulama ne dışarıda ne de içeride ekonomik olarak güven veriyor.
Geçen hafta sonu Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan istifa ederek görevinden ayrıldı. Gerçi kendisi istifa anlamı taşıyan görevden affedilmesini istediğini söylerken ilgili Cumhurbaşkanı kararında görevden alındığı yazıldı ama sonuçta görevden ayrılmış oldu. Son dönemde CİMER’e yapılan bir şikayet ve bu şikayetin birileri tarafından dışarı sızdırılmasıyla başlayan H. Gaye Erkan’la ilgili haberler ve çalkantılı dönem biraz yatışmış gibi olmuştu. En son Cumhurbaşkanının da H. Gaye Erkan’a sahip çıkıyormuş gibi görünen açıklamalarıyla konu gündemden biraz düşüyormuş havası oluşmuştu. Ancak öyle olmadığı anlaşıldı.
Merkez Bankası sıradan bir kurum olmayıp son derece önemli bir konumda olduğu için bu ayrılışı değerlendirmekte fayda var. Konuyu üç farklı esastan ele alabiliriz.
Birincisi, bilindiği üzere dünyada merkez bankası başkanları belirli bir süreliğine atanır ve süre doluncaya kadar görevden alınamaz. Ülkemizde de başkanlık sistemi başlayıncaya kadar Merkez Bankası başkanları beş yıllık süre boyunca görevde kalmaktaydı. Ancak başkanlık sistemi sonrasında bu uygulamanın değiştiği ve merkez bankası başkanlarının sıradan bir kamu görevlisi gibi değiştirildiği görülüyor. En son Erdem Başcı beş yıllık başkanlık görev süresini tamamlayabilmiş kişi. Ondan sonra Murat Çetinkaya 3 yıl 3 ay, Murat Uysal bir yıl dört ay, Naci Ağbal dört ay, Şahap Kavcıoğlu iki yıl iki ay ve en son H. Gaye Erkan sekiz ay görevde kalabildi. Bu çerçevede son bir yılda MB başkanlık koltuğuna üç farklı kişi oturdu. Bu tablonun yaşandığı bir ülkede ekonomik istikrar sağlamanın mümkün olmayacağı açık. Merkez Bankası’nı siyasetin oyuncağı haline getiren bu keyfi uygulama ne dışarıda ne de içeride ekonomik olarak güven veriyor.
İkincisi, H. Gaye Erkan’ın görevden alınma süreci de değerlendirilmeli. Yaşanan sürecin önemli bir bölümü belirsizlik ve sorularla dolu. Süreç görevden el çektirildiği belirtilen eski bir çalışanın CİMER’e şikayetiyle başladı. Bu kişinin herhangi bir yönlendirme olmadan CİMER’e başvurduğunu varsaysak bile son derece gizli tutulan CİMER bilgilerini kim dışarı verdi? İçeriden mi bilgi sızdırması oldu, yoksa CİMER’e başvuran eski çalışan basına yönlendirilerek onun servis etmesi mi sağlandı? Bu konuda hiçbir bilgi yok. CİMER yönetimi konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadığı için güven yitiriyor. Ancak hiçbir açıklama yapılmaması bu işin planlı şekilde yapıldığı kuşkularını da uyandırıyor.
Konu kamuoyuna yansıdıktan sonra H. Gaye Erkan yalnız kaldı ve hiç kimse tarafından sahiplenilmedi. H. Gaye Erkan ile ilgili iddialar hiç hoş olmayan ve üstü örtülecek konular olmamakla birlikte geçmişte sansasyonel pek çok olaya adı karışanların iktidar tarafından korunduğu ve zaman içinde konunun unutturulduğu da biliniyor. O halde H. Gaye Erkan’la ilgili iktidarın düşünceleri olumlu değildi ve görevden alınması için fırsat kollanıyordu da bu konu fırsata mı çevrildi? Cumhurbaşkanı bir konuşmasında sahip çıkıyormuş gibi yapıp neden sonra vazgeçti? Göreve geldiği günden bu yana uyumlu çalışıyormuş gibi görünen ve başarılı olduğu söylenen H. Gaye Erkan neden hızlıca gözden çıkarıldı? Kendisi gitmek istese bile kalması istense büyük ihtimalle kalacaktı.
Buradan aklımıza başka sorular da geliyor. H. Gaye Erkan’ın iktidar partisi içinden gelmeyen bir kişi olduğu biliniyor. O halde göreve getirilirken onu kim önermişti? Acaba önerenlerle ilişkiler bozuldu da H. Gaye Erkan bu yüzden mi düşünmeden gözden çıkarıldı? Ya da H. Gaye Erkan birilerine rağmen mi göreve getirildi de bu kişiler onu ilk fırsatta harcadı?
Aynı yerden sorulara devam edersek Mehmet Şimşek’in H. Gaye Özkan’ın göreve getirilmesinde rolü veya bilgisi var mıydı? Yoksa sonradan mı haberi oldu? Mehmet Şimşek ile H. Gaye Erkan’ın arası iyi miydi yoksa bozuk muydu? Bu olaylar ortaya çıkmadan önce Mehmet Şimşek ABD’deki toplantıya neden H. Gaye Erkan’la birlikte gitmemişti?
Yoksa yapması istenen bazı şeyleri mi yapmadı? Ancak bu olasılık zayıf, çünkü politika değişikliğine gitme eğilimi şu an görünmüyor ve genelde aynı politika devam edecek gibi.
Bu sorularla ilgili cevaplar muhtemelen zaman içinde ortaya çıkacak ancak olayın H. Gaye Erkan’ın babasının davranışlarının ötesinde nedenler taşıdığı açık.
Bu gelişmeyle ilgili üçüncü konumuz değişikliğin ekonomi üzerindeki etkilerine ilişkin. Başkanlık koltuğunun boş bırakılmadan atama yapılması olumlu. Yeni atanan Fatih Karahan özgeçmiş olarak göreve uygun görünüyor. Uzun olmasa da bir süredir Merkez Bankası’nda başkan yardımcılığı görevini yürütüyordu. ABD’de merkez bankacılığı konusunda çalışmış olması konuya yakınlık ve yurt dışına güven verme anlamında olumlu. Bu nedenle piyasalar üzerinde olumsuz bir etkisinin olması beklenmemeli. Ancak iktidar partisine H. Gaye Erkan’a göre daha yakın olduğu söyleniyor. Normal koşullarda ekonominin geleceği açısından yapılması gerekenleri yapacak biri gibi görünmekle birlikte gelecekte siyaseten farklı taleplerde bulunulursa bu yakınlık nasıl sonuçlar doğurur? Soru işareti.
Sonuçta pek çok soru işareti olan bir görev değişikliği daha yaşadık. Umarım arkasında ekonomiyle ilgili özellikle yerel seçim sonrasında yapılması planlanan sürpriz değişikliklere hazırlık şeklinde bir amaç yoktur.