Döviz büfelerinin önündeki kuyruklar ve oto satışlarındaki rekor
Bireysel kredi kartlarında ciddi artış var. Bunun sonucunda 2022 yılsonunda bireysel kredi kartı borçlarının GSYİH’ye oranı yüzde 3,1 iken, 2023 Eylül sonunda bu oran yüzde 4,2’ye yükseldi.
Ülkemizde hane halkının yani bireylerin borçluluğu önem taşıyan konulardan biri. Bu konuda bilgi sağlayan çalışmalardan biri de Merkez Bankası tarafından yayımlanan Finansal İstikrar Raporları. Bu raporların sonuncusu geçtiğimiz ay yayımlandı. Rapordaki bireysel kredilerin durumuna ilişkin özet bilgiyi sizinle aşağıda paylaşıyorum.
Öncelikle baktığımızda Türkiye’de hane halkı borçluluğu yani hane halkı finansal borç / GSYİH oranı, yüzde 11,3 düzeyinde. Yıllar itibariyle bakıldığında bu oran 2013-2014 yıllarında yüzde 20’ye yaklaşarak zirve yapmış daha sonra gerilemeye başlamış. Pandemi döneminde tekrar yükselme göstererek yüzde 18’lere yaklaşan oran daha sonra hızlı bir şekilde gerilemiş ve 2023 üçüncü çeyreğinde yüzde 11,3 olmuş.
Bu gerilemede;
* büyüme oranlarının göreli olarak yüksekliği ve yüksek enflasyon kaynaklı nominal milli gelirdeki artış ile
* özellikle bireysel kredilere yönelik uygulanmakta olan makro ihtiyati tedbirlerin
etkili olduğu söylenebilir.
Borçluluğa ait alt kırılıma bakıldığında, konut kredilerinin GSYİH’ye oranı oldukça düşük ve 2023 Eylül sonu itibariyle yüzde 2,3. Bu oran 2017 sonunda yüzde 7’ye yakın, 2022 sonunda ise yüzde 2,7 düzeyindeydi.
Son yıllarda Türkiye’de konut fiyatlarının yüksek seyri, konut kredileri üzerinde makro ihtiyati politikaların sıkılaştırılması ve konut kredilerinin uzun vadeli olması nedeniyle mevcut faiz seviyelerinin borç miktarını artırması konut kredisi büyümesini yavaşlattı.
İhtiyaç kredilerine baktığımızda bu oran 2017 sonunda yaklaşık yüzde 7 düzeyinde iken, 2022 sonunda yüzde 4,7’ye, Eylül 2023 sonu itibariyle ise yüzde 4,2’ye düştü. Bu düşüşte bireysel ihtiyaçlarda kredi kartlarının kullanımının artmasının yanında yine makro ihtiyati politikaların sıkılaştırılması ve son dönemde faiz oranlarının yükselmesi etkili oldu.
Diğer bireysel kredilerdeki gelişimin zayıflığına karşın bireysel kredi kartlarında ciddi artış var. Bunun sonucunda 2022 yılsonunda bireysel kredi kartı borçlarının GSYİH’ye oranı yüzde 3,1 iken, 2023 Eylül sonunda bu oran yüzde 4,2’ye yükseldi.
Tüketici temel mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar,
* Dijitalleşme kaynaklı kullanım kolaylıkları,
* İhtiyaç kredilerini kısıtlayıcı önlemler kredi kartlarının borcundaki hızlı artışta etkili oldu.
Önemli sayılabilecek bir diğer veri de kredi borcu bulunan kişi sayısında gözlenen gerileme. 2019 sonunda 14,2 milyon olan ihtiyaç kredisi kullanan kişi sayısı (kredili mevduat hesapları dahil) pandemi döneminde önemli miktarda arttı.
Ancak 2022 yıl sonunda 18,0 milyona ulaşan ihtiyaç kredisi kullanan kişi sayısı Eylül 2023 sonunda 17,6 milyon kişiye düştü. Konut kredilerinde ise 2022 yılsonunda 2,3 milyon olan konut kredisi olan kişi sayısı Eylül 2023 sonunda 2,1 milyon kişiye geriledi.
Son yıllarda bireysel kredi kullanımlarında ücretli çalışanların payının arttığı da gözleniyor. 2023 Eylül sonunda ücretli çalışanların payı konut kredilerinde yüzde 68, ihtiyaç kredilerinde yüzde 73 ve bireysel kredi kartlarında yüzde 60 düzeyinde.
Bireysel kredi kartı aktif kullanıcı sayısında ve kişi başı borç tutarında da artış var. İhtiyaç kredilerinde sınırlamalar ve faiz oranlarındaki yükselişin ardından hane halkı kredi kartı kullanımına yönelmiş. Bireysel kredi kartlarında kişi başına borç miktarı 2022 sonunda 18 bin TL civarında iken, Eylül 2023 sonunda bu rakam yaklaşık 38 bin TL’ye yükseldi. Kişi başı tanınan limitlere baktığımızda ise 2022 sonunda 43 bin TL civarında olan rakam, 2023 Eylül sonunda yaklaşık 110 bin TL’ye yükselmiş.
Kredi kartından faize bırakılan borç tutarı da artmış. Asgari ödeme oranı ve üzerinde ödeme yapılan kartlarda faize bırakılan borçların toplam kart bakiyesine oranı yüzde 12,6 ve asgari ödeme oranının altında ödeme yapılan kartlarda gecikmeye bırakılan borçların oranı ise yüzde 8,1. Gecikmeye bırakılan borcun toplam bireysel kredi kartı bakiyesine oranı yüzde 20 civarında ve son aylarda artış göstermekte.
Yukarıdaki bilgilerden görüldüğü üzere kredi kartı kullanımları dışında bireylerin kullandığı krediler reel olarak eriyor. 2022 ortalarında başlayıp halen devam eden dönemde, ekonomideki kötülüklerin nedenleri arasında bireylerin borçlanması ilk sıralarda.
Gerçekte bireylerin harcama olanaklarını kısıtlayarak talebi düşürmek ve fiyat artışlarının bu şekilde önüne geçmeye çalışmak enflasyonla mücadelenin bir bölümünü oluşturuyor. Ancak sadece buna güvenerek enflasyonun düşmesini beklemek hayalcilik.
Nitekim yukarıdaki açıklamalarda da görüldüğü üzere bireysel kredilerde reel gerilemeler 2022 ortalarından bu yana var. Ancak enflasyonla mücadelede kayda değer bir gelişme sağlanamadı.
Bunun ötesinde taksitli alışveriş olanakları nedeniyle ihtiyaç kredilerinin alternatifi olarak görülmesi gereken kredi kartları harcamaları giderek büyüyen düzeyde artıyor.
Gelecek açısından baktığımızda mevcut koşullar devam ederse konut kredileri ve ihtiyaç kredilerinde reel gerileme sürecek.
Ancak geçmiş 10-15 yıllık dönemin getirdiği bir sonuç olarak başta emekliler olmak üzere toplumun bir bölümü ihtiyaç kredileri ile hayatını devam ettirir hale geldi. Bu olanağın uzun süreyle kullanımını çok zorlaştırmak bu kesimi büyük sıkıntıya sokacak.
İhtiyaç kredilerinin alternatifi gibi olan kredi kartlarına bireylerin harcama amaçlı yüklenme durumu ise daha da artacak ve limit yükseltme ihtiyaçları çoğalacak. Ancak kredi kartı ödemelerinde ödenmeyen bölümün giderek arttığı dikkate alındığında bir süre sonra tıkanmaların artacağı da açık.
Bankacılık sektörü açısından ise kaynaklarını aktardıkları verimli ve yaygın olması nedeniyle riski dağıtabildikleri bir alan olan bireysel kredilerdeki bu düşüş ve devletin bu yönlü politikası bankaları yeni araçlar bulmaya yönlendirecek.
20 Kasım 2024 - Kuşaklar aynı kaderi paylaşmaya devam ediyor
17 Kasım 2024 - Ekonomik ve psikolojik çöküntünün artan boyutu
13 Kasım 2024 - İkinci Trump dönemi bize ne getirecek?
10 Kasım 2024 - Enflasyon neden düşmez?
6 Kasım 2024 - TÜSİAD’dan ekonomiye ilişkin çarpıcı tespitler