IMF neler bekliyor? Türkiye’ye yansımaları nasıl olacak?

IMF Ekim ayında yayınladığı 'Küresel Ekonomik Görünüm Raporu'nda dünya ekonomileri için pembe bir tablo çizmiyor. Raporda altı çizilen sıkıntıların ihracatını ve yabancı sermaye girişini artırmayı hedefleyen Türkiye'yi de etkilemesi kaçınılmaz.

5 Kasım 2023
Küresel ekonomideki sıkıntılar Türkiye'nin ihracatta hedeflenen artışı gerçekleştirmesini zorlaştırabilir.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekim ayında yeni Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımladı. Rapor mevcut ekonomik gelişmeler ve tahminleri içermesinin yanında geleceğe yönelik risklerden de söz etmesi açısından dikkat çekici.

Raporda küresel ekonominin; salgının etkileriyle  Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve sonrasında yaşanan yüksek fiyat artışlarının yansımalarının ardından yavaş yavaş toparlanmaya devam ettiği belirtiliyor. Ayrıca son yıllardaki önemli olumsuzluklara ve bunlara yönelik sıkılaştırıcı önlemler alınmasına rağmen, küresel ekonominin yavaşladığı ancak durmadığı ve bunun da dayanıklılığını gösterdiği söyleniyor. Ancak büyümenin küresel farklılıkların artmasıyla birlikte yavaş ve dengesiz olmaya devam ettiği ve küresel ekonominin artık toparlanması gerekirken yeterince hızlanamadığı belirtiliyor. Nitekim raporda yer alan son tahminlere göre, küresel büyüme 2022’deki yüzde 3,5’ten bu yıl yüzde 3’e ve gelecek yıl yüzde 2,9’a gerileyecek. Bu tahminler tarihsel ortalamaların (2000-2019) çok altında kalıyor.

IMF heyeti raporu hem övdü, hem uyardıIMF heyeti raporu hem övdü, hem uyardı

Enflasyon tahmini yukarı doğru güncellenmiş

Rapora göre enflasyon düşüş gösterse bile hala yüksek kalmaya devam ediyor. Küresel enflasyonun 2022’de yüzde 8,7’den 2023’te yüzde 6,9’a ve 2024’te yüzde 5,8’e düşeceği tahmin ediliyor. Ancak 2023 ve 2024 tahminleri önceki tahminlere göre sırasıyla 0,1 puan ve 0,6 puan yukarı güncellenmiş ve enflasyonun 2025 yılına kadar hedefe ulaşması beklenmiyor.

Raporda büyümeyle ilgili de dikkat çeken üç konudan bahsediliyor:

* İlki hizmetler sektöründe toparlanmanın neredeyse tamamlandığı. Geçtiğimiz yıl, hizmetlere yönelik güçlü talep, hizmet odaklı ekonomileri, Çin ve Almanya gibi imalat devlerine göre daha çok desteklemiş. Ancak bu yıl hizmet faaliyetlerinde zayıflama görülüyor.

* İkincisi, yavaşlamanın bir bölümü enflasyonu düşürmek için uygulanan sıkı para politikasının sonucu. Sıkı kredi koşulları konut piyasaları, yatırım ve faaliyetler üzerinde baskı yaratıyor.

* Üçüncüsü, enflasyon ve büyüme geçen yılın emtia fiyatlarındaki şokların etkisine göre şekilleniyor. Enerji ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan ekonomilerde enflasyonda daha hızlı bir artış ve büyümede daha keskin bir yavaşlama yaşandı.

Fitch: Gelişmekte olan ülkelerin kredi notu düşebilirFitch: Gelişmekte olan ülkelerin kredi notu düşebilir

Gelişmekte olan düşük gelirli ülkeler risk altında

Raporda ayrıca artan borç servisi maliyetleri nedeniyle, gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerin yarısından fazlasının borç sıkıntısı içinde veya yüksek risk altında olduğu belirtiliyor. IMF, raporunda yer alan bu tespitler çerçevesinde önümüzdeki döneme ilişkin riskleri de ele alıyor:

* Bunlardan birincisi, küresel ekonomi için önemli bir risk olan Çin’deki emlak krizinin daha da derinleşmesi. Gayrimenkul fiyatları çok hızlı düşerse, bankaların ve hane halklarının durumları kötüleşecek ve bu da genel olarak olumsuzluk yaratacak.

* İkincisi, emtia fiyatları, yenilenen jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliğiyle bağlantılı aksaklıklar nedeniyle daha değişken hale gelebilecek. Petrol fiyatları Haziran ayından bu yana OPEC+ ülkelerinin uzun süreli arz kesintilerinin ardından yükseldi. Gıda fiyatları gerilemekle birlikte hâlâ yüksek seviyede ve Ukrayna’daki savaş şiddetlendiği takdirde daha da yükselebilecek.

* Üçüncüsü, enflasyon düşmekle birlikte hala yüksekliğini koruyor. Kısa vadeli enflasyon beklentileri hedefin belirgin bir şekilde üzerine çıktı ve bu beklentilerin düşürülmesi, enflasyonla mücadele açısından kritik öneme sahip. Enerji fiyatlarındaki artış gibi bazı gelişmelerle birlikte enflasyon daha da yerleşebilir ve merkez bankalarının daha da güçlü önlemler almasını gerektirebilir.

* Dördüncüsü, birçok ülkede mali disiplin, artan borçlar ve finansman maliyetleri, yavaşlayan büyüme ve devletten artan destek talepleri ile mevcut kaynaklar arasındaki artan uyumsuzluk nedeniyle zayıfladı. Bu, birçok ülkeyi krizlere karşı daha savunmasız bırakmakta ve mali risklerin yönetimine yeniden odaklanılmasını gerektiriyor.

* Son olarak, özellikle söz edilen risklere bağlı olarak ABD dolarının daha da değerlenmesi, sermaye çıkışlarını tetikleme, borçlanma maliyetlerinde ve borç bulma sıkıntısında artma gibi sonuçlar ortaya çıkaracak, bu durum da özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından olumsuzluklar yaratacak.

Dolardaki gevşeme nereye kadar gider?Dolardaki gevşeme nereye kadar gider?

Erken gevşeme kazanımları boşa çıkarır

IMF raporunda bu tespitler çerçevesinde yapılması gerekenlerden de söz ediliyor. Bu çerçevede;

* İlk olarak, merkez bankalarının sıkı duruşunu sürdürmesiyle enflasyonun gerilemeye devam ettiği, erken bir gevşeme başlatıldığı takdirde elde edilen kazanımların boşa gideceği, dolayısıyla da enflasyondaki düşüş sürecinin kalıcı olduğundan emin olunca politika faizinin aşağı yönlü ayarlanması gerektiği söyleniyor.

* İkinci olarak maliye politikasının para politikasını desteklemesi ve enflasyonla mücadele sürecine yardımcı olması gerektiği belirtiliyor. Bu amaçla pandemi ve enerji krizi sonrası sübvansiyonlarla ciddi şekilde aşındırılan mali disiplinin yeniden inşa edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

* Üçüncü olarak orta vadeye dikkat edilmesi gerektiği söyleniyor. Rapora göre özellikle gelişmekte olan ekonomiler için orta vadeli büyüme beklentileri zayıf durumda. Bu durumun borç kırılganlığının ve şoklara maruz kalmanın artmasına yol açabileceği ifade ediliyor.

S&P: Yüksek faizler ekonomileri sert inişe götürebilirS&P: Yüksek faizler ekonomileri sert inişe götürebilir

Yüksek faiz dönemi devam edecek

Son olarak mevcut ekonomik ortamın ülkelerdeki yapısal reformları kilit düzeyde önemli hale getirdiği belirtiliyor.

Rapordan anlaşılacağı üzere;

* Dünyada yüksek enflasyon devam edecek.

* Büyüme yeterince güçlü değil ve daha da yavaşlaması olası.

* Sıkı para politikaları ve yüksek faiz dönemi devam edecek gibi görünüyor.

Bu sonuçları ülkemiz açısından yorumlarsak:

* İhracatta hedeflenen artışın gerçekleştirilmesi zor.

* Yüksek faiz ortamının devam edeceğinin öngörüldüğü bu ortamda istenen yabancı sermayenin sağlanması da mümkün değil.

Dolayısıyla ülkemizde enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceği görünen önümüzdeki dönemde, büyüme sıkıntısı yaşayabileceğimiz ve döviz bulma sıkıntısının devam edeceği söylenebilecek olup buna göre gerçekçi planlar yapılması gerekiyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.