Bankacılık sektörü mayıs sonu değerlendirmesi
BDDK Başkan Yardımcısı'nın nikah takılarından ciddi miktarda varlık elde ettiği düşünülmekle birlikte, ilgili kuruluşların büyük çoğunluğunu son derece rahatsız eden bu durum sektörde geleceğe yönelik huzursuzluk ve endişe de yarattı.
Türkiye yönetim yapısı içine ağırlıklı olarak 2000’li yıllarda bağımsız düzenleyici kuruluşlar (BDK) dahil oldu. Ülke açısından önem taşıdığı düşünülen bazı sektör ve alanlarda düzenleme ve denetim yapma yetkisi bu kuruluşlara verildi. Dolayısıyla bu kuruluşlar ait olduğu sektörde faaliyette bulunan kuruluşların üst otoritesi olarak faaliyette bulunmaya başladı. Ülkemizde halen faaliyette bulunan başlıca bağımsız düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar alfabetik sırayla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Rekabet Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu.
Pek çok ülkede var olan bu tür kuruluşların en önemli özellikleri özerklik ve bağımsızlıktır. Bir yönetsel yapının özerk sayılabilmesi için öncelikle kurumsal yapılanmada ve karar vermede özerkliğin olması gerekiyor. Özerk bir kurum iç örgütlenme yapısını kendisi belirler ve personel atamasını kendisi yapar.
BDK’ların düzenleme, denetim-gözetim ve yaptırım işlevlerini, çıkar gruplarının (iktidar, bürokrasi ve düzenlenen ve denetlenen şirketler veya bunların temsilcileri) etkisinde kalmaksızın yerine getirebilmeleri için bağımsızlık veriliyor. Dolayısıyla BDK’ların bağımsızlığını ilişki içinde olduğu firmalardan bağımsızlığı ile politik otoriteden bağımsızlığı olarak ayırmak gerekir.
Düzenlenen sektörden bağımsızlık ile düzenleyicinin yapıdan beklenen işlevlerin performansıyla yakından ilişkisi var. Bunun sebeplerinden biri, düzenlenen sektördeki şirketlerin ve çıkar gruplarının düzenleyici kurumun kararlarını etkilemeye çalışması. Düzenleyici süreçteki bu tehlikelerden dolayı BDK’ların sektördeki firmalar, müşteriler ve çıkar gruplarından bağımsızlığının sağlanması temel ilke.
BDK’ların politik iktidardan bağımsız olması, düzenlenen ve denetlenen sektörlerden bağımsız olmasından biraz daha farklı. Çünkü bu kurumlar devletin bir parçası. Eğer düzenleyici kurumların bağımsızlıkları sağlanmazsa, hükümetler bütçelerini kesmek, kurul üyelerini keyfi görevden almak gibi çeşitli yollarla bu kurumlar üzerinde etki oluşturabilir.
Bu genel prensipler çerçevesinde hareket edildiği takdirde bazı özel önem taşıyan sektörler için doğru bir oluşum olarak görünen BDK’ların, ülkemiz uygulamasında bağımsızlıklarının kalmadığı, tamamen iktidarın istediği şekilde hareket ettiği görülüyor. Bu durum, farklı şekillerde yansımasını da bize gösteriyor. En son bu BDK’lardan birinde yaşanan olay, bu kurumlarda üst düzeyde görev alan bazı kişilerin üstlendikleri görevin gerekliliklerine ne derece ciddi yaklaştıklarını ortaya koyuyor.
Olaya baktığımızda; geçen hafta BDK nitelikli kuruluşlardan birinin başkan yardımcılarından biri evlendi. Bu gayet normal bir durum gibi görünmekle birlikte nikah törenine davet edilenlere bakıldığında durumun çok da normal olmadığı görülüyor. İlgili BDK’nın başkan yardımcısı kurumun gözetim ve denetimi altında olan kuruluşların yöneticilerini de nikah törenine davet etmiş. Bu kuruluşların yöneticilerinden hangileri nikah törenine katıldı, hangileri katılmadı bilinmez ancak basında yer aldığı kadarıyla katılanların hatırı sayılır hediyeler verdikleri tahmin ediliyor. Kurul başkan yardımcısının nikah takılarından ciddi miktarda varlık elde ettiği düşünülmekle birlikte, ilgili kuruluşların büyük çoğunluğunu son derece rahatsız eden bu durum sektörde geleceğe yönelik huzursuzluk ve endişe de yarattı. Bu çerçevede geleceğe yönelik olarak konunun muhataplarına şu soruların sorulması gerekir:
-Gelecekte bu kuruluşlardan birine ilişkin kurumda bir karar alınırken evlenen başkan yardımcısının o kuruluşun nikaha katılıp katılmamasına göre kararı etkilenmeyecek midir?
-Gelecekte bu kuruluşlardan birine ilişkin kurumda bir karar alınırken bu başkan yardımcısının nikaha katılan kuruluşların verdiği hediyenin maddi boyutuna göre kararı etkilenmeyecek midir?
-Maddi değeri yüksek hediye veren bir kuruluşun gelecekte bu başkan yardımcısından beklentileri oluşmayacak mıdır, zamanı geldiğinde bunu kendisine hatırlatmayacaklar mıdır ve sırf bunu düşünerek hediyenin boyutunu yüksek tutan kuruluş temsilcileri olmamış mıdır?
-Yukarıdaki sorular çerçevesinde bu kişi çalıştığı kurumun bağımsızlığına gölge düşürmemiş midir?
İlgili kurum, başkan yardımcısının bu tutumuna nasıl yaklaşmaktadır?
Olayın diğer bir boyutu kamu çalışanlarının etik ilkeleriyle ilgili. Bilindiği üzere kamuda görevlilerin nasıl çalışmaları gerektiğini ortaya koyan etik ilkeler bulunuyor ve bu konuda Kamu Görevlileri Etik Kurulu çalışmalar yapıyor. Bu kurul tarafından çıkarılmış bulunan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 15. maddesinde yer alan konuyla ilgili hüküm şu şekildedir:
“Kamu görevlileri, yürüttükleri görevle ilgili bir iş, hizmet veya menfaat ilişkisi olan gerçek veya tüzel kişilerden kendileri, yakınları veya üçüncü kişi veya kuruluşlar için doğrudan doğruya veya aracı eliyle HERHANGİ BİR HEDİYE ALAMAZLAR VE MENFAAT SAĞLAYAMAZLAR.”
Ayrıca bu kurul tarafından hazırlanmış olan “Kamu Görevlileri Etik Sözleşmesi” kapsam dahilindeki çalışanlar tarafından imzalanıyor ve bu sözleşmede yazanlara uyacakları taahhüt ediliyor. Bu sözleşmede bulunan ve yerine getirilmesi taahhüt edilen maddelerden biri ise şudur:
“Görevimi, görevle ilişkisi bulunan hiçbir gerçek veya tüzel kişiden hediye almadan, maddi ve manevi fayda veya bu nitelikte herhangi bir çıkar sağlamadan, herhangi bir özel menfaat beklentisi içinde olmadan yerine getirmeyi” taahhüt ederim.
Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Ek 2’de Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun yetki alanına giren kamu görevlileri arasında düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurul başkan ve yardımcıları da bulunuyor. Dolayısıyla evlenen başkan yardımcısı muhtemelen bu sözleşmeyi imzalamış olmalı. Acaba davete katılan ilgili kuruluşların yöneticilerinden alınan hediyeler hem yönetmelikteki hem de sözleşmedeki bu maddelere uyulmadığını göstermez mi?
Kamu Görevlileri Etik Kurulu bu duruma nasıl yaklaşıyor? Bu kişiye herhangi bir yaptırım uygulanacak mıdır?
Sonuç olarak ülkede her alanda görülen bozulmanın farklı bir boyutu burada da karşımıza çıktı. İlgili kişi gözetimi ve denetimi altındaki kurumların yöneticilerini ne niyetle çağırmış olursa olsun verilen hediyeleri alması görevi icabı kabul edilemez bir durumdur.