Kamuda israf ve Türkiye

İPA'nın raporuna göre 2023'te Türkiye’de kamu harcamalarının büyüklüğü GSYH'nin yüzde 36,69’una ulaşmış. Kamu harcamalarında şeffaflığın azalması ve denetim mekanizmalarının işlerliğini kaybetmesiyle israf ülke ekonomisini sarsacak boyuta varmış.

25 Eylül 2024

Türkiye’de devlet bütçesinin sürekli yüksek açıklar vermesinin en başta gelen nedenlerinden biri kamu kaynaklarının israf edilmesi. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından bu konuda “Kamu kaynaklarının halk için kullanımında neredeyiz? Türkiye’nin israf karnesi” isimli bir bilgi notu yayımlandı. Türkiye’de kamu kaynaklarının israfı üzerine hazırlanmış olan rapor, kamuda israfın nedenleri, boyutları ve etkilerine dair kapsamlı bir analiz sunuyor.
Bu bağlamda raporda kamu harcamalarının çeşitli kalemleri, özellikle de faiz giderleri, kur korumalı mevduat (KKM) uygulamaları, kamu-özel işbirliği projeleri ve istisnai kadro uygulamaları gibi alanlar değerlendiriliyor.
Rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kamu harcamalarının büyüklüğü gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 36,69’u seviyesine ulaşmış. Kamu harcamalarında şeffaflığın azalması ve denetim mekanizmalarının işlerliğini kaybetmesi ile kamudaki israf ülke ekonomisini sarsacak boyutlara varmış. Kamu harcama miktarının artması israf kapasitesinin de artması anlamına geliyor. Milli gelirin üçte birinden fazlasının devletçe harcanması tüm toplumsal refahı etkileyecek sonuçlar doğuruyor.
Kamuda yaşanan büyük israfın temel nedenleri arasında yanlış ekonomik ve mali politikalar, liyakate dayanmayan atamalar, plansız yatırımlar ve kamu-özel işbirliği projelerinde yürütülen kusurlu ve şeffaflıktan uzak süreçler yer alıyor. Rapora göre kamuda büyük miktarlı ve çoğu kez kalıcı israf yaratan başlıca alanlar şunlar:
• Yanlış ekonomik ve mali politikalar nedeniyle katlanılan yüksek faiz yükü,
• Yanlış politika uygulamaları sonucunda ortaya çıkan yüksek kamusal maliyetler,
• Seçim yatırımları,
• Kamunun istihdam alanı olarak görülmesi, istisnai kadro uygulamasıyla yapılan sınavsız atamalar ve personel alımı ve karar verici kadrolara atamalarda liyakatin ve ehliyetin devre dışı bırakılması,
• Plansız, dengesiz, önceliklendirmeden yoksun yatırım kararları,
• Çok yüksek hesap hatasıyla ihale edilen kamu özel işbirliği projeleri ve ödeme garantileri,
• Görevlendirme zararları yoluyla bütçe denetiminden uzak harcamalar,
• Kişi veya şirkete özel istisna, muafiyet veya vergi indirimleri,
• Uzun vadeli perspektiften yoksun, verimlilik ve stratejiyi esas almayan teşvik sistemi,
• Şeffaflıktan uzak ihale sistemi,
• Kamunun ilan ve reklam harcamaları.
Rapora göre Türkiye’nin artan bütçe açıkları nedeniyle faiz yükü ciddi boyutlara ulaşmış. 2016’da vergi gelirlerinin yüzde 10,95’i faize giderken 2024’te bu oran yüzde 16,93’e çıkmış. 2024 yılı merkezi yönetim bütçesinde yer alan faiz harcama hedefinin 2019 yılında gerçekleşen faiz ödemesinin 12,5 katı. Ortaya çıkan bütçe açığı artışı borçlanma gereksinimindeki yükseliş ve hızla artan faiz harcamaları nedeniyle vergilerin büyük kısmı faiz ödemesine gitmiş.
KKM uygulaması, başlangıçta bütçeye hiçbir yük getirmeyeceği iddia edilse de, iki yıl içinde sadece Merkez Bankası ve merkezi yönetim bütçesinde toplam 1,58 trilyon TL gibi devasa bir maliyet yaratmış. KKM uygulaması nedeniyle yapılan harcamalar ve verilen vergi teşvikleriyle alınmayan vergilerin toplamı 2022 ve 2023 yıllarındaki tüm yatırım harcamalarına eşdeğer.
Raporda belirtildiği üzere kamu-özel işbirliği projeleri Türkiye’de son yıllarda büyük miktarda kaynak aktarımı yapılan alanlardan biri. Ancak bu projeler fizibilite, öngörü hataları/kusurları ile şeffaflık ve denetim eksiklikleri nedeniyle ciddi israfa neden oluyor. Özellikle garanti ödemeleri yatırım maliyetlerinin çok üzerinde gerçekleşiyor. Örneğin Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin belirli kesimlerine verilen garanti tutarları yatırım maliyetlerinin 2,4 ila 2,7 katına ulaşıyor. Rapor bu projelerde şeffaflık ve denetim eksikliği nedeniyle kamuoyunun bu harcamaların detaylarına erişemediğini ve bütçeden büyük kaynakların bu projelere aktarılmaya devam ettiğini vurguluyor.
Rapora göre kamu yönetiminde liyakat esasının göz ardı edilmesi, israfın en önemli sebeplerinden biri. İstisnai kadro uygulamaları sınavsız atamalarla ehliyetsiz kişilerin üst düzey görevlere getirilmesine yol açıyor, bu da hem hizmet kalitesini düşürüyor hem de maliyeti artırıyor.
Sonuç olarak bugünkü zihniyet ve kamuda bilinçli olarak oluşturulan iş yapma yöntemleri değişmediği sürece ekonomi yönetimi ne kadar daha fazla vergi toplamaya çalışırsa çalışsın toplanan fazla kaynak sadece kamu kurumlarının daha fazla israf yapmasına yol açacak. Dolayısıyla da öncelikle ekonomi yönetiminde sadece gelir odaklı olan zihniyet değişmeli, Kamu İhale Kanunu sil baştan yazılmalı, kamudaki harcamalar daha şeffaf hale getirilmeli, Sayıştay denetimleri etkinleştirilmeli ve israf edilen kaynağın hesabı sorularak cezalar uygulanmalı. Hesap sorulmadığı sürece kamu kurumları kaynakların çoğunluğunu israf etmeye devam edecek, olan hep birlikte yine bize olacak.

Kamuda tasarruf niyeti gerçekten var mı?Kamuda tasarruf niyeti gerçekten var mı?

Tasarruf önlemlerine yakalanmak istemeyen bürokrasi paraları savurduTasarruf önlemlerine yakalanmak istemeyen bürokrasi paraları savurdu

“İtibardan tasarruf olmaz” prensibi ve seyahatlerde incinen ulusal onur: Ne yapmalı?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.