KKTC’de asgari ücrete ikinci zam: 29 bin 640 TL’ye çıktı
Merkez Bankası'nın hükümete gönderdiği 'enflasyon mektubu'nda alanı dışında ama enflasyonu etkileyen konularda bir şey yapılmamasından rahatsız olduğu görülüyor. Enflasyon beklentilerinde düşüş olmadığının teyidi hedefe ulaşmada zorluğu gösteriyor.
Merkez Bankası(TCMB) geçenlerde hükümete 2023 enflasyon hedefinin tutmaması nedeniyle bir mektup gönderdi. Kurumun Merkez Bankası Kanunu uyarınca enflasyon hedefine ulaşılamaması halinde hedeften sapmanın nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükümet’e yazılı olarak bildirmesi ve kamuoyuna açıklaması gerekiyor.
2023 yılı enflasyonu da hedefin belirgin şekilde üzerinde gerçekleştiğinden dolayı bu mektup gönderildi. Mektup metninde enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken bazı önlemler açıklanıyor.
Merkez Bankasının mektubunda 2023 yılı içindeki gelişmeler özetlendikten sonra önce TCMB’nin kendi politikalarına yönelik bazı mesajlar verilmiş, daha sonra da kendi alanı dışındaki birkaç konuyla ilgili mesaj iletilmiş. Bankanın kendi uygulamalarına yönelik mesajları ve yorumlarımız şu şekilde:
Merkez Bankası’nın en son Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik borçlanmalardaki marjı -/+ 300 baz puana çıkarması esas alınan politika faizinde değişiklik mi olacak sorusunu gündeme getirmişti. Merkez Bankası esas alınan politika faizinin bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olarak kullanılmaya devam edeceğini belirtiyor.
Burada TCMB’nin uyguladığı politikaların enflasyonda net bir düşüş eğilimi görülene kadar sürdürüleceği yani bu faiz oranları düzeyinde kalınacağı gerekirse yeni artışa da gidilebileceği mesajı veriliyor.
Merkez bankası özellikle mevduat ve kredi büyümelerinde beklentileri dışında gelişmeler yaşanırsa faiz oranı dışında da önlemler alabileceğini söylüyor.
Merkez Bankası’nın son dönemde net bir enflasyon hedefi açıklamaması eleştirilmekteydi. Burada Merkez Bankası buna yönelik olarak tam bir tarih vermemekle birlikte, en erken 2027 yılı kastedilerek ürkek bir şekilde yüzde 5 enflasyondan bahsediyor. Ancak bu rakamın da hedef mi yoksa tahmin mi olduğu belli değil. Bunun ise Merkez Bankası’nın hem kendine hem de kendi dışındaki ekonomi yönetimi unsurlarına olan güvensizliğinden kaynaklandığı görünüyor.
Merkez Bankası’nın bu sayılanlardan özellikle enflasyon beklentilerinde iyileşme olmadığını teyit etmesi, diğer faktörlerle birlikte TCMB’nin enflasyon tahminlerinin tutmasının hemen hemen imkansız olduğunun göstergeleri. Enflasyon beklentileri kırılmadan ne talep enflasyonu yeterince düşecek, ne de firmaların fiyatlama davranışları istenen şekilde olacak. Bu da öncelikle ekonomi yönetimine duyulan güvenle ilişkili.
Merkez Bankası mektubun son bölümünde ise alanı dışına çıkarak diğer bazı alanlardaki konulara ilişkin görüşlerini iletmiş. Mektupta bunlar şu şekilde yer alıyor:
OVP’de ilan edilen orta vadeli hedeflere dezenflasyon patikasıyla uyumlu olacak şekilde bağlı kalınması, fiyat istikrarının tesis edilmesinde kritik rol oynayacak. Diğer taraftan, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal reformlara devam edilmesi ve arz kapasitesini geliştirecek teknolojik ve dijital dönüşümün desteklenmesi, fiyat istikrarına ve dolayısıyla toplumsal refaha orta ve uzun vadede olumlu katkıda bulunacak.
– Öncelikle Merkez Bankası’nın asgari ücret konusuna müdahil olmaması gerekir.
– İkincisi mektupta başka spesifik olarak hiçbir konuya değinilmezken neden asgari ücret özellikle yer aldı.
Yine Merkez Bankası kendi para politikasındaki gayretinin maliye politikasında da gösterilmesi gerektiğini söyleyerek aslında şu anda o tarafta vergi artışları dışında çok da bir şey yapılmadığını itiraf ediyor. İkinci olarak Merkez Bankası’nın neleri yapısal reform olarak saydığı açık olmasa da yapısal reformlara devam edilmesi gerektiği belirtiliyor. Burada devam edilmesi derken şu ana kadar hangi yapısal reformlar yapılmış merak ediyoruz.
Sonuç olarak mektupta bazı konularda daha net ifadeler yer alırken söylemlerden çıkan iki net sonuç var: