Merkez Bankası enflasyon konusunda neden rahatsız?

Merkez Bankası'nın hükümete gönderdiği 'enflasyon mektubu'nda alanı dışında ama enflasyonu etkileyen konularda bir şey yapılmamasından rahatsız olduğu görülüyor. Enflasyon beklentilerinde düşüş olmadığının teyidi hedefe ulaşmada zorluğu gösteriyor.

10 Nisan 2024
TCMB'nin metninden ek sıkılaşma vurgusu çıkmakla birlikte sıkı duruş ve likidite adımlarına yönelik mesajları ise korundu.

Merkez Bankası(TCMB) geçenlerde hükümete 2023 enflasyon hedefinin tutmaması nedeniyle bir mektup gönderdi. Kurumun Merkez Bankası Kanunu uyarınca enflasyon hedefine ulaşılamaması halinde hedeften sapmanın nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükümet’e yazılı olarak bildirmesi ve kamuoyuna açıklaması gerekiyor.

2023 yılı enflasyonu da hedefin belirgin şekilde üzerinde gerçekleştiğinden dolayı bu mektup gönderildi. Mektup metninde enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken bazı önlemler açıklanıyor.

Merkez Bankasının mektubunda 2023 yılı içindeki gelişmeler özetlendikten sonra önce TCMB’nin kendi politikalarına yönelik bazı mesajlar verilmiş, daha sonra da kendi alanı dışındaki birkaç konuyla ilgili mesaj iletilmiş. Bankanın kendi uygulamalarına yönelik mesajları ve yorumlarımız şu şekilde:

  • Kurul, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına göre -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdi. Operasyonel çerçevedeki değişiklik, faiz oranlarının geldiği yüksek seviye göz önünde bulundurularak yapılan teknik bir düzeltme olup bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı temel politika faizi olarak kullanılmaya devam edilecek.

Merkez Bankası’nın en son Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik borçlanmalardaki marjı -/+ 300 baz puana çıkarması esas alınan politika faizinde değişiklik mi olacak sorusunu gündeme getirmişti. Merkez Bankası esas alınan politika faizinin bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olarak kullanılmaya devam edeceğini belirtiyor.

  • TCMB aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdürecek. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacak.

Burada TCMB’nin uyguladığı politikaların enflasyonda net bir düşüş eğilimi görülene kadar sürdürüleceği yani bu faiz oranları düzeyinde kalınacağı gerekirse yeni artışa da gidilebileceği mesajı veriliyor.

  • Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek politika adımları atılmaya devam edilecek.

Merkez bankası özellikle mevduat ve kredi büyümelerinde beklentileri dışında gelişmeler yaşanırsa faiz oranı dışında da önlemler alabileceğini söylüyor.

  • Enflasyonun gelecek dönemdeki seyri konusunda rehberlik etmesi öngörülen göstergeler, kısa vadede enflasyon tahminleri, orta vadede ise enflasyon hedefi. Bu çerçevede, para politikası enflasyonu geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenmeye devam edilecek. Parasal duruşun sürdürülmesi ile enflasyonun 2024 yılı sonunda yüzde 36 olarak gerçekleşeceği, 2025 yılı sonunda yüzde 14 ve 2026 yılı sonunda ise yüzde 9 seviyesine geriledikten sonra yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülüyor.

Merkez Bankası’nın son dönemde net bir enflasyon hedefi açıklamaması eleştirilmekteydi. Burada Merkez Bankası buna yönelik olarak tam bir tarih vermemekle birlikte, en erken 2027 yılı kastedilerek ürkek bir şekilde yüzde 5 enflasyondan bahsediyor. Ancak bu rakamın da hedef mi yoksa tahmin mi olduğu belli değil. Bunun ise Merkez Bankası’nın hem kendine hem de kendi dışındaki ekonomi yönetimi unsurlarına olan güvensizliğinden kaynaklandığı görünüyor.

  • Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon üzerindeki riskleri canlı tutuyor.

Merkez Bankası’nın bu sayılanlardan özellikle enflasyon beklentilerinde iyileşme olmadığını teyit etmesi, diğer faktörlerle birlikte TCMB’nin enflasyon tahminlerinin tutmasının hemen hemen imkansız olduğunun göstergeleri. Enflasyon beklentileri kırılmadan ne talep enflasyonu yeterince düşecek, ne de firmaların fiyatlama davranışları istenen şekilde olacak. Bu da öncelikle ekonomi yönetimine duyulan güvenle ilişkili.

Merkez Bankası ‘Asgari Ücret’ konusuna müdahil olmasın

Merkez Bankası mektubun son bölümünde ise alanı dışına çıkarak diğer bazı alanlardaki konulara ilişkin görüşlerini iletmiş. Mektupta bunlar şu şekilde yer alıyor:

  • Orta Vadeli Program ile somutlaşmış olan kamu politikalarına dair varsayımlar TCMB’nin enflasyon tahminlerine yansıtılmış. Bu kapsamda, asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesi, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile ücret ve vergi ayarlamalarında OVP’de sunulan enflasyon tahminlerinin gözetilmesi ve para politikasındaki sıkı duruşun ihtiyatlı maliye politikası ile desteklenmesi, öngörülen dezenflasyonun tesis edilmesi açısından kritik bir önem taşıyor.

OVP’de ilan edilen orta vadeli hedeflere dezenflasyon patikasıyla uyumlu olacak şekilde bağlı kalınması, fiyat istikrarının tesis edilmesinde kritik rol oynayacak. Diğer taraftan, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal reformlara devam edilmesi ve arz kapasitesini geliştirecek teknolojik ve dijital dönüşümün desteklenmesi, fiyat istikrarına ve dolayısıyla toplumsal refaha orta ve uzun vadede olumlu katkıda bulunacak.

– Öncelikle Merkez Bankası’nın asgari ücret konusuna müdahil olmaması gerekir.

– İkincisi mektupta başka spesifik olarak hiçbir konuya değinilmezken neden asgari ücret özellikle yer aldı.

  • Üçüncüsü asgari ücret hassasiyet taşıyan bir konu olduğundan ekonomi yönetiminin bilgisi dışında mektuba eklenmesi çok mümkün değil. Bu nedenle metne ekonomi yönetimi tarafından özellikle eklenmiş olduğu düşünülüyor. Bu metin aracılığı ile hem topluma hem de karar alıcılara mesaj iletilmek istenmiş görünüyor.

Yine Merkez Bankası kendi para politikasındaki gayretinin maliye politikasında da gösterilmesi gerektiğini söyleyerek aslında şu anda o tarafta vergi artışları dışında çok da bir şey yapılmadığını itiraf ediyor. İkinci olarak Merkez Bankası’nın neleri yapısal reform olarak saydığı açık olmasa da yapısal reformlara devam edilmesi gerektiği belirtiliyor. Burada devam edilmesi derken şu ana kadar hangi yapısal reformlar yapılmış merak ediyoruz.

Sonuç olarak mektupta bazı konularda daha net ifadeler yer alırken söylemlerden çıkan iki net sonuç var:

  • Merkez Bankası enflasyonla mücadelede ne derece başarılı olacağından emin değil.
  • Merkez Bankası kendi alanı dışında ama enflasyonu etkileyen konularda bir şey yapılmamasından rahatsız.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.