Bu memlekette bir fasulyeye neden ‘Ayşe kadın’ dendiğini ilk kez beş yaşında annemle pazardayken merak etmiştim.
beş yaş ile 18 yaş arasında neler olup bittiğini pek hatırlamıyorum ama 18 yaşında yaşadıklarımın pek de hoş şeyler olmadığını gösteren bazı işaretler vardı.
Annem ile babamın özel sohbetlerinde beni kastederek ‘onu büyütürken nerede hata yapmış olabiliriz acaba’ diye birbirlerine sorup buna cevap aradıklarını duymuştum. ayrıca 18 yaşıma geldiğimde etrafımda fazla arkadaşımın da kalmadığını görmüştüm.
18 yaş öncesi Philip Roth’un Portnoy’un Feryadı romanındaki çocuk gibi bir mastürbasyon çılgınlığı yaşamış olabilirim, çünkü 18 yaşıma geldiğimde en favori sohbet konum mastürbasyonun yararları ve bunun insan beynini geliştirmekteki iyi sonuçlar üzerineydi (Bu arada hala aynı fikirdeyim). bunu söylediğim özellikle kız arkadaşlarım ‘gördüğümüz kadarıyla bunun senin beynine fazla yararı olmamış, aksine beynini tamamen kaybetmeye başlamışsın’ demesine rağmen ben seks yapma teklifime fazla düşünmeden hemen hayır demenin onlarda yarattığı derin pişmanlığa bağlamıştım bunu.
aman ya, ne olmuşsa olmuş, geçmişte ne yaşadıysam yaşadım ama daha önemlisi 18 yaşıma geldiğimde biraz cesaretim olsa elime silah alıp hemen dağa çıkacak kadar militan marksist olmuştum.
Artık her marksistin yaptığı gibi bu dünyada açıklanması imkansız ne kadar iş varsa hepsini sınıf çelişkisi diyalektiği ile açıklamaya başlamıştım
Hatta ilk cinsel ilişki başarısızlığımı da kadının temelde bir küçük burjuva olmasıyla açıkladım ve ona bu sınıfsal ihaneti nedeniyle kızdım. kadın nedense bana sıkı bir tokat atıp gitti. ne olacak küçük burjuva şımarıklığı işte.
beş yaşında annemle gittiğimiz pazarda fasulyeye neden Ayşe kadın dendiği muammasını da marksist olduktan sonra çözmüştüm. bu da sınıf çelişkilerinin, burjuvazinin sömürücü tavrının bir sonucuydu. emekçi kadını aşağılamak için fasulyeye ‘Ayşe kadın’ diyordular bence bu faşistler.
bu açıklamayı değiştirmem için takriben 50 yıl boyunca hiçbir şey olmadı. ama geçen çarşamba günü eşim Rana gelmediğim takdirde ölümle tehdit ederek beni semt pazarına götürünce bir tezgahta Ayşe kadın isminin artık değişmiş olduğunu, artık fasulyenin adını o satıcının ‘Ayşe hanım’ diye yazdığını gördüm. bunu görünce eşime hemen buradan uzaklaşalım dedim. çünkü artık pahalılığı nedeniyle Ayşe kadın fasulyesine Ayşe hanım diyebilen bir manavın kendini komedyen sanıp ilave espriler yapmak için bizimle de konuşması muhtemeldi doğrusu, gün ortasında bu riski göze alamazdım.
sonra eve gelince meyve sebze fiyatları hakkında biraz okudum.
Ocak ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 34,7 ile yeşil fasulye olmuş. Yeşil fasulyedeki artışı yüzde 29,8 ile salatalık, yüzde 28,4 ile ıspanak, yüzde 22,9 ile pırasa takip etmiş.
Ne Ayşe hanımı yahu! bence bundan sonra o fasulyeye Ayşe hanımefendi deyip sınıfsal saygı da göstermeliyiz. Onu hıyar beyefendi de takip edecek muhakkak, fiyat artışları böyle sürerse.