Ben de bir Swifty’yim

 

Taylor Swift hayranlarına Swifties dendiğini Ertuğrul Özkök’ün radyo programından öğrendim. Taylor Swift hayranı swifties olmanın ne menem bir şey olduğunu anlamak için Oray Eğin’in şarkıcıya duyduğu çoşku nedeniyle çığlık attığı yazısını okuyabilirsiniz.. evet, yanlış okumadınız,  yazıda çığlık atmayı başardı bir kişi.

***

Peki ben Özkök’ün radyo programlarını neden dinliyorum. Sesini çok özlemiş olduğumu söylemek isterdim ama neden bu değil. 

1.5 dakika kadar süren bir radyo programından hayatın anlamı ve gerçekleri üzerine nihai çözümler geleceğini filan da sanmıyorum tabii ki. Onu dinlememin nedeni  bu da değildi. 

Mecburen dinliyorum çünkü merkezinde onun yer aldığı çok korkunç bir komplo olduğunu düşündüğümden ve bu kısa mesajlarında da komploya yönelik  çağrılar olabileceğinden yakın takibe aldım, bu yüzden onu dinlemeye mecburum.

***

Swifties lafını radyoda duyar duymaz benim aklıma başka bir şey geldi.

Hemen kütüphaneme başvurarak aklıma geleni kontrol ettim.

Devam etmeden kütüphanem ile ilgili birkaç laf etmeliyim.

***

benim kütüphanem yavaştan Borges’in sonsuz kütüphanesine dönüşmüş durumda. sonsuz kütüphanenin altıgen duvarlardan oluşan odalarında her yanda beş uzun raftan toplam 25 raf var, biri dışında duvarların hepsi raflı. Açıktaki kenarlardan biri dar bir geçide, ilk geçidin ve ötekilerin tıpkısı başka dehlize açılıyor. Geçidin sağ ve sol yanında iki küçücük hücre var ve birbirinin aynı olan odaların hepsi birbirine bağlı.

Bu kütüphanede o güne kadar yayınlanmış ve ilerde yayınlanması muhtemel bütün kitaplar ve onların diğer yıllardaki baskıları da bulunuyor. kitapların hepsi de 410 sayfadan oluşuyor.

***

Borges hayal dünyasındaki sonsuz kütüphanesini böyle tanımlıyor.

benim kütüphanemin sonsuzluğu Borges’inkine fiziki benzerliğinden değil, içinde aklınıza gelebilecek basılmış her türlü absürt, abuk kitabı bulundurmasından kaynaklanıyor. yani benim kütüphanem absürtlükte sonsuz.

***

Şöyle anlatayım size durumu. şimdi elinizi kalbinize koyun ve bana doğruyu söyleyin, kitapları arasında ‘Taylor Swift: 125 Factors you Need to Know’ adlı bir kitap da barındıran bir kütüphanenin sahibinin entelektüel düzeyine güvenebilir misiniz? 

sizi bilmem ama ben güvenmem, bu ve buna  benzer kitaplarım nedeniyle bunları okuya okuya beynimin post -modern saçmalıklarla yitip gittiğini bile düşünüyorum.

***

ben bu başlıktaki kitabı galiba her hangi bir insanın, bu Taylor Swift bile olsa, hakkında nasıl olup da 125 adet merak edilebilir şey olabilir diye merakımdan almıştım. 

kitabı aldığım gün daha Swifties ortaya çıkmamıştı o yüzden onlar gibi kafayı yiyenlerin hemen her şeyi normal diye yapabileceğini henüz bilmiyordum. Ne demek istediğimi anlamayanlar Oray Eğin’in normal dediği hayatının küçük bir kesitini bile inceleseler ne dediğimi hemen anlarlar.

***

Ertuğrul Özkök’ün içinde subliminal işaretler de olduğuna emin olduğum konuşmasını dinlerken Swifties kelimesini duyar duymaz neden heyecanlandığıma gelince.

Ben bunu Swifty olarak algılamıştım.

Swifty kelimesinin bana neden heyecan verdiğini ise sonsuz absürtlükler kütüphanemin başka köşesindeki kitaptan görebiliyordum.

O kitabın da adı ‘Swifty: My Life and Good Times’dı.

***

Şimdi kütüphaneme neden sonsuz absürt dediğimi  anlamışınızdır umarım. çünkü bu dünyada benden başka ‘Taylor Swift.125 Facts You Need to Know’ adlı bir kitabı ve ‘Swifty: My Life and Good Times’ adlı kitabı olan, ikisini de okuyan başka insan bulabilmek bence mümkün değil. Böylesine absürt okuma listesi yapmayı eline geçen her şeyi okuyan ve hatta sokakta yere düşmüş kağıtların  bile üstünü okumadan geçemediği bilinen Cervantes bile başaramazdı diye düşünüyorum.

***

Ona Swifty adını bir gün içinde hızla üç iş anlaşmasını art arda hızla yapabildiği için Humphrey Bogart takmıştı.

o günden sonra Swifty Lazar olarak bilinen super ajan Lazar şu şöhretlerin temsilciliğini üstlenmişti: Lauren Bacall, Truman  Capote, Cher, Joan Collins, Noël Coward, Ira Gershwin, Cary Grant, Moss Hart, Ernest Hemingway, Gene Kelly, Madonna, Walter Matthau, Larry McMurtry, Vladimir Nabokov, başkan Nixon ve Tennessee Williams.

Bu kadar yüksek egolu insanla başa çıkıp onları başarıyla  temsil edebilmek her babayiğidin altından kalkabileceği iş değildi.

Bu yüzden ve belki de had safhada anti sosyal olmamdan ve de had safhadaki beceriksizliğimden dolayı Swifty lakabı benim için hep bir türlü olamadığım ama olmak isterdim diyebileceğim bir insan türünü  çağrıştırır hayranlıkla. Swifties kusura bakmasınlar bugün benim için bir Swifty günü.