Yayın politikasıyla bizleri yavaş yavaş, alıştıra alıştıra öldürmeye kararlı gözüken HalkTV geçen yılın sonuna gelirken de bize ‘Coup de Grace’ (Ölüm acısına son veren nihai darbe) uyguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin sanki iktidarın sürekli Erdoğan’da kalmasını ister gibi davranması süreci onun klonu olarak partinin başına geçen Özgür Özel tarafından da sürdürülüyor.
kanaldaki tartışma programlarında CHP’ye fazla eleştiri getirmemeye özel önem gösteren Halk TV’ye ‘zaten her taraf yandaş medya ile dolu, Halk TV böyle olsa da yine seyredelim bari’ diyerek katlanmaya çalışıyorduk.
muhalefet cephesinde müesses düzen böyle çalışıyordu. bizler arada sabrımız fena halde taşsa da bunlara katlanıyorduk. bu ülkede muhalefet sadece adıyla da olsa var gibi olsun bari diye yayınlardaki kalitesizliğe ses çıkarmıyorduk. Evde bazen sadece görevimizi yerine getirelim diye Halk TV’yi açtığımız bile olabiliyordu.
Yine bu gecelerden bir tanesinde ekranda ‘CHP belediye başkan adaylarını açıklıyor’ altyazısıyla mikrofonlu bir kürsü görünce eşim ile ben bu gece hemen başka kanala geçmeyelim de bekleyelim bari dedik.
Tabii bu bekleme kararımızın bedelini fena ödedik. çünkü ekrandaki o görüntü sürerken stüdyoda da bir tartışma programı vardı. içinde orijinal, insanın ufkunu açacak hiçbir fikrin bulunmadığı o sohbeti belediye başkan adaylarının açıklanmasını beklerken dinleme cezası çektik.
sonra benim GQ dergisinin yılın adamı gecesine gidecek yerde yanlışlıkla Halk TV’ye gelmiş olduğunu sandığım bir adam ekrana çıktı.
ama yanılmışım, kuaföründen açıklamanın yapılacağı sahneye direkt, parti merkezine bile uğramadan geldiği belli olan bu kişi CHP’nin sözcüsü Deniz Yücel’miş.
Konusu ne olursa olsun her açıklamasında cenaze levazımatçısı ciddiyetiyle konuşan daha önceki Faik Öztrak’ın yerine geldiği anlaşılan bu kişi saçına rağmen daha neşeli olabilirdi.
tabii bu ülkede neşeyi ve mutluluğu yasaklamak niyetinde olan iktidarın her zaman olduğu gibi nedense peşinden gitmeye kararlı olan CHP’nin kurumsal ağırlığını üstünde hissetmesi gereken sözcü beklediğim kadar eğlenceli olamadı.
Benim gibi birçok insan İstanbul, Ankara ve özellikle İzmir adayı kim olacak acaba diye beklerken, ekrandaki adam tam rehin seyirci bulmuşken biraz CHP politikalarını anlatmaya karar vermişti. Konuşmaların can sıkıcılığını ölçen bir Richter ölçeği varsa bence 9 ile 10 şiddetinde olması gereken sıkıcılık kıvamında konuştu bir süre.
yaklaşık 15-20 dakika süren ama bende 7 ile 8 saat etkisi yapan konuşmadan sonra sıra başkan adaylarının açıklanmasına geldi.
ve tam bu noktada CHP ‘coup de grace’ını yaptı. ölümcül vuruşunu öncelikle Ardahan ve Kütahya başkan adaylarını açıklayarak yaptı.
Size bir şey söyleyeyim mi bu CHP bırakın Türkiye’nin genelini tanımamayı, kendisinin kemik destekçisi olanları da katiyen tanımıyor.
eğer açıklamanın yapıldığı o anda Ardahan ve Kütahya’da nüfusa kayıtlı değilsek, arkadaş kimin umurunda Ardahan ve Kütahya’nın başkan adayının kim olacağı.
eğer o an İzmir’de Halk TV’yi seyretmekte olan ahali arasında bütün yaşamını İzmir dışında CHP’nin Anadolu teşkilatına adamış istisnai bir insan dışında İzmir’de kimsenin Ardahan ve Kütahya’nın başkan adayının kim olduğunu katiyen umursamadığından eminim.
onlar da benim gibi İzmir’in başkan adayının yine Tunç Soyer olup olmayacağını merak ediyor. Türkiye’de başarı cezasız kalmayacağından ve CHP nedense seçimleri kaybetmek için özel olarak çalıştığından İzmir’de ne olup bittiğini doğal olarak Ardahan’dan daha çok merak ediyoruz. ama bunu şu ana kadar öğrenemedik.