Dün yazdığım yazıda senatör Tom Cotton’un sunduğu yasa tasarısıyla Amerikan devletinin Batı Şeria’nın adını Judea Samaria diye değiştirme adımı atacağını ve bu adın Trump’ın evanjelist destekçileri tarafından incilde yer aldığı gerekçesiyle istendiğini anlatmıştım. Trump’ın neredeyse seçilir seçilmez İsrail’e yeni büyükelçi atadığı Mike Huckebee’nin de bu ad değişikliğini desteklediğini yazmıştım. sadece bunların bile bugün anlatacağım ABD-israil planına dair bir ipucu vermiş olması gerekiyor.
Yani ABD’nin yeni başkanı Trump bölgemizde yeni savaşlar çıkarmayı kendi inançları açısından isteyen evanjelist kitlenin arzusu doğrultusunda İsrail’in Batı Şeria’yı resmen İsrail toprağı olarak ilan etmesine, henüz açıkça resmen söylemese de, bütün gücüyle destek vermeye hazırlanıyor.
Bu yasada halen Batı Şeria’da yetiştirilen ürünlere bundan böyle ‘İsrail malı’ veya ‘israil’de üretilmiştir’ denmesinin yasal zorunluluk haline getirileceğini de anlatmıştım dün.
konuştuğum Amerikan kaynakları bu adımın İsrail tarafından atılacağını ve hatta şu an Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin de Ürdün’e gönderilmesinin planlandığını anlattı.
Ben Amerikan ulusal güvenlik camiasındaki kaynaklarımdan ilk kez geçen cumartesi gecesi duyduğumda bunun başta ‘etnik temizlik’ anlamına gelebilecek bu adımı atmaya Trump iktidarının bile cesaret etmeyeceğini düşünmüş, bunu konuştuğum insanlara da söylemişim. pazar gecesi geç saatte veya pazartesi sabaha karşı yine konuşalım diye anlaşmıştık. konuştuğum insanlar arada konuyu kendilerinin de başka insanlarla konuşacaklarını ve verdikleri bilgiyi onlarla da teyit edeceklerini söylediler.
pazar gecesi Washington’da öğle saatlerinde böyle bir ABD-İsrail ortak Batı Şeria planının gerçekten var olduğu ve Trump yönetiminin Batı Şeria’nın adının değiştirilerek resmen İsrail toprağı ilan edilmesini desteklemekle kalmayacağı ve filistinlilerin Ürdün’e gönderilmesinin de arkasında duracağı anlaşıldı.
Ürdün’ün filistinlilerin koruyucusu ilan edilip ülkeye filistin bayrağının da çekilmesinin düşünüldüğünü söyleyen bu kaynaklarım Ürdün yönetiminin planın uygulanmasına bir şekilde ikna edileceğini ve yıllar önce Ariel Sharon tarafından düşünülen bu ‘filistin çözümünün’ yıllar sonra Netanyahu tarafından bu defa uygulanacağını düşünüyor.
Peki ürdün yönetimini bu plana nasıl ikna edeceksiniz, diye sorduğumda onlardan duymayı hiç ummadığım bir cevap da verdiler.
‘belki canlarının bağışlanması ikna etmeye yetebilir onları’ dendi bana. ben duyduklarımı yorum yapmadan aktarıyorum sadece burada.
Konuştuğum kaynaklar İsrail’in suriye yönünde büyük bir askeri operasyonu şu anda düşünmediğini ve önce Golan tepelerini daha da güvence altına alıp sonra da bu Batı Şeria operasyonuna girişeceklerini söyledi.
Bu arada israil golan tepesine yakın arazide var olan güvenlik duvarını daha da güçlendiren adımlar atıyormuş. Var olanın yanına 5 ile 7 feet derinlikte yeni son teknolojili sınır engelleri konup bunların her bir kilometrede güçlü istihbarat toplama amaçlı güvenlik kulübeleriyle desteklenmesi de düşünülüyormuş. Ayrıca bana söylenene göre israil güvenlik yönetimi Kuneytra bölgesine de özel ilgi gösteriyormuş. İsrail kendi vatandaşı olan dürzileri de mobilize edip bölgedeki dürzilerden de yardım almayı, bu bölgeyi kendisi için daha güvenli hale getirmeyi de tartışıyormuş.
(suriye operasyonunun ingiliz istihbaratı denetiminde yapıldığını medyada ilk kez ben açıkladım. yarın da Muhammed Colani hakkında bazı amerikan ulusal güvenli camiasından aldığım yeni bilgileri yazacağım).
11 Aralık 2024 - Muhammed Colani İstanbul merkezli bir operasyonla devşirilip İngiliz ajanı yapılmış
10 Aralık 2024 - İsrail’in Trump destekli büyük Filistin planı
9 Aralık 2024 - Suriye’den sonra neler göreceğiz?
7 Aralık 2024 - ABD’nin elindeki son ham istihbarata göre Suriye’de olanlar ve olacaklar