Türkiye’nin diğer kronik sorunlarından bir tanesi olan meteorolojik tahmin yanlışlıkları skandalı hala sürüyor.
Son olarak yine İstanbul’a kar yağacağı ve hatta 20 santime kadar ulaşacağı söylenmesine rağmen bu tahmin de tutmadı.
Tamam anlıyorum sahte doktorların, sahte avukat, sahte savcı, hatta sahte hakimlerin, yanında sahte emir eri bile olan sahte generallerin bulunabildiği bir ülkede sahte meteorologlar da olabilmesi gayet tabii ki sürpriz değil.
ama son tahminde bunu aşan bir ayrı durum var. Farklı tahmin kurumları tarafından yağacağı söylenen kar yine yağamadı İstanbul’a.
Bu hava durumunu bir türlü doğru tahmin edememe skandalına her boka maydanoz bu köşede 10 ocak 2024 tarihinde ‘Darülaceze bile hava durumunu daha doğru tahmin ederdi’ başlıklı yazıyla girmiştim. Yazının ana tezi şuydu: Hava tahminleri kendilerine meteorolog diyen insanlar yerine özel evlerde kalan yaşlılar tarafından yapılsın, çünkü onlar eklem ağrılarının yer ve şiddetine bakarak daha doğru hava tahmini yapabilirdi.
buraya kadar yazdıklarımdan karın yağmamış olduğuna sakın ha üzüldüğümü filan sanmayın. Romantik, duyarlı bazı insanlar vardır, onlar yağan karı melankolik melankolik seyreder, seyretmeleri bitince kendilerine sıcak şarap yapıp içer, sokakta yürürken sevimli cilveler olsun diye başkalarına kartopu atarlar ya, ben onlardan değilim. Sıcak şaraptan zaten nefret ederim, bunu şarabın asaletine yapılmış ağır bir hakaret olarak görürüm. Kar görünce aklıma öyle şiirsel düşünce filan gelmez, sadece İstanbul sokaklarında oluşacak vıcık vıcık pisliği düşünürüm. Geçmişte bana sokakta kar topu atan insanlarla kavga etmişliğim de vardır. Bu yüzden hava durumu tahminlerinin tutmaması bence iyi oldu. yeni bir kar yağışı travmasından kurtulduk.
Hava tahminini tutturamayanlar şimdi de İstanbul’a neden kar yağamadığını ve tahminlerin neden tutmadığını tartışıyor.
Deniyor ki kar İstanbul doğru gelse bile şehre yağmadan İstanbul’u atlayıp daha rahat yağabileceği bölgeye geçiyormuş. İstanbul’a bir türlü yağamaması deniz suyunun sıcaklığının yüksek olması ile bağlantılıymış.
bu ilk bakışta insana makul gelse bile benim şaşırdığım başka bir yönü var bu açıklamanın:
Ne yani üç tarafı denizle çevrili bu ülkede bugüne kadar hava tahminleri bu deniz parametresi hiç dikkate alınmadan mı yapılıyordu ki. Buna inanmamızı mı bekliyorlar acaba. Bu mümkün değil, çünkü üç tarafı denizle çevrili bir kara parçasında hava durumunun bu su kitlesinden etkileneceğini çocuklar bile bilir.
Eğer tahminlerin doğru çıkmaması bu deniz suyu sıcaklığı etkisine bağlıysa bu etkinin daha önce düşünülmemesi absürt bence.
çağdaş sanat tartışmalarında bakılan eserin saçmalığı ve basitliği karşısında ‘bunu beş yaşındaki çocuk bile yapabilir’ denir genellikle, bu hava durumu tahminlerini yapanlara bakınca ‘bunu beş yaşındaki çocuk bile yapmaz’ diyebiliyorum artık.
sonra bir uzman yüksek çözünürlüklü tahminleri devreye sokup şubat ayının ikinci yarısında gelecek sistemler var diye konuşmuş.
Vallahi ne diyeyim size artık bilemiyorum, şubat ayı içinde kar yağabileceğini söylemek gelecek ağustos ayının sıcak olacağını söylemekle eş değer bence.
bir son düşüncem de var. Eğer daha doğru tahmin yapmak için yüksek çözünürlüklü tahminlere ihtiyaç vardıysa bu bugüne kadar neden yapılmadı da yanlış hava tahminleriyle kafalarımız ütülenip durdu öyleyse?