3 Cisim Problemi’nde anlatılan istila için yaklaşan uzaylıları korkutan dünyadaki bilimsel gelişme hızınının da, gelişme hızı aslında gerçekten korkutucu olan yapay zekanın da sonu aynı anda Türklerin tek bir hamlesiyle geldi.
Bir yapay zekanın irrasyonel içerik ağırlığına kendini tahrip moduna geçmeden (yani intihara kalkışmadan) tahammül edebilmesinin mümkün olmadığını unutmuş görünen TÜBİTAK nedense birdenbire yapay zekayı Türkleştirme kararı almış 10Haber.net’te İsmet Berkan’ın zorlamasıyla konmuş olması gerektiğine inandığım habere göre.
Buna göre “Türkçe Büyük Dil Modeli” sayesinde Türk örf ve adetlerini de içeren Türkçe verilerle zenginleştirilecek yapay zeka Türkiye’nin hassasiyetlerine hakim olacak, yeni teknolojiler ve uygulamalarla genç nesilde oluşabilecek kültürel yozlaşmanın önüne geçilmesine katkı sağlayacakmış.
Şimdi size soruyorum lütfen bütün samimiyetinizle cevap verin:
Ne bir insanın ne de yapay zekanın bu dünyada Türkiye’nin hassasiyetleriyle, Türk örf ve adetleriyle bürünmüş vaziyette var olabilmesi ve bunların ağırlığını, irrasyonalitesini kaldıramadığından bir an önce self destruct (kendini yok et) moduna girerek Türkleşeceğine ölümü tercih etmemesi mümkün mü sizce?
Hepimiz kendi yaşamımızdan ve çevremizdekilerden bunun mümkün olmadığını biliyoruz. Peki ama bu gerçek bütün Türkler tarafından bilindiği halde TÜBİTAK neden bile bile lades deyip de bu işe girişmiş olabilir. şimdi esas soru bu…
Ortada bir komplo olduğu kesin. Bunun ne olduğunu TÜBİTAK’ın bugüne kadar uğraştığı projelere şöyle bir bakarak çıkarabiliriz:
işte TÜBİTAK’ın eski projeleri.
Tillo evliyalarının kerametleri projesi. Lise öğrencilerimiz tarafından tasarlanmış, TÜBİTAK tarafından bilimsel bulunarak sergiye kabul edilmiş. Bu projede Şeyh İsmail Fakirullah, Şeyh Hamzel Kebir, Sultan Mahmud Memduh, Şeyh Hasan-ül Fatirin gibi evliyalarımızın kerametlerine yer verilmiş. Özellikle aynı anda iki yerde birden görünebilen şeyhin kerameti gerçekten çok bilimsel bulunmuş.
Hacı robot projesi ortaokul öğrencilerimiz tarafından tasarlanmış, TÜBİTAK Bilim Fuarı’na kabul edilmiş. Robot ihram giyiyor, Kabe’yi tavaf ediyor, Arafat vakfesini yerine getiriyormuş. Daha da geliştirilmesi ve haccın diğer vecibelerini yerine getirebilmesi için sponsor bile aranmış.
Ayet okunmuş fasulye projesi lise öğrencileri tarafından tasarlanmış, TÜBİTAK Bilim Fuarı’na kabul edilmiş. Ses yalıtımlı üç ayrı saksıya fasulye ekiliyormuş, birinci saksıya dünyaca ünlü hafızlar Mustafa İsmail ve Abdüssamed’in sesiyle Kuran’ı Kerim okunmuş, ikinci saksıya gürültülü şarkılar okunmuş, üçüncü saksıya hiç ses verilmemiş. Bir hafta sonra… Gürültülü şarkılar okunan saksıda çimlenme bile olmamış, sessiz ortamdaki saksıda 11 santimlik fasulye oluyor, ayet okutulan saksıda 33 santimlik fasulye yetişiyormuş…
Kötü söz kavanozu projesi lise öğrencilerimiz tarafından hazırlanmış, TÜBİTAK Bilim Şenliği’nde sergilenmiş. İki cam kavanoza iki parça peynir konuyor, öğrencilerimiz sırayla bir kavanoza iyi sözler, bir kavanoza kötü sözler söylüyor. Üç günün sonunda… Kötü söz kavanozundaki peynir küflenmiş.
Tatlı kelam projesi lise öğrencileri tarafından hazırlanmış, TÜBİTAK Bilim Şenliği’nde sergilenmiş. İki saksıya da aynı bitki ekiliyor, bir saksıya tatlı sözler söyleniyor, öbürüne hiçbir şey söylenmiyor. Bir ay sonra… Tatlı sözler söylenen bitki daha çok büyüyormuş.
Bir selam da bizden size selamünaleyküm projesi yine lise öğrencilerimiz tarafından hazırlandı, TÜBİTAK Bilim Şenliği’nde sergilendi. Siz yolda gördüğünüz ve tanımadığınız birine selamünaleyküm diyorsunuz, o da size aleykümselam diyor, proje bundan ibaret.
şimdi diyeceğim ki proje geçmişi böyle olan TÜBİTAK şimdi neden yapay zekanın Türkleştirilmesi işine birdenbire el attı acaba.
Bunu Türklerin yapay zekanın sonunu getirme gizli amacını bilmeden anlamak mümkün değil bence.
Malum Türkler bundan önce de ilk Türk astronotunu göndererek uzayın sonunu da getirecek gelişmeleri başlatmıştı. Şimdi uzay gibi yapay zekayı da Türkleştirerek sonunu getirme projesi de böylece devreye sokuldu.