Sanatta ağırlıkla biçime vurgu yapan moderne karşı tepki olarak gelişen postmodern durumun performans sanatçısı Marina Abramoviç son günlerde yine haber konusu oldu.
daha önce günümüzün sosyal sorunlarına el atan skandal yaratıcı performansları ile konuşulan Abramoviç bu defa bir Adidas reklamı nedeniyle konuşuluyor.
Gerçi adidas’ın kısa filminde oynayan sanatçının bunu bir reklam filmi olarak değil takım oyununu ve dayanışmayı vurgulayan bir sosyal içerikli film olarak gördüğü biliniyor. Ancak filmi görenler aynı fikirde değil. bunun apaçık reklam filmi olduğunu ve Marina Abromoviç’in (doğumu 1946) kariyerine de yakışmadığını söylemeye başladılar.
Reklam da olsa tek bir filmin sanatçıyı sevenler nezdinde neden tepkiye yol açtığını görmek için performans sanatçısı Marina’nın kariyerinde önemli noktaları kısaca bilmek gerekiyor.
Abramoviç new York’taki çağdaş sanatın mabedi MOMA’ya performansı sanat eseri olarak kabul ettiren sanatçıdır.
‘Sanatçı Burada’ adını verdiği performansı (2010) yapıldığı zaman şehirde üzerinde en fazla konuşulan, en popüler etkinliğe dönüşmüştü.
bu performansında sanatçı müzenin açık olduğu yedi buçuk saat boyunca müzenin avlusunda karşılıklı koyduğu iki sandalyeden birine oturacak ve ne kıpırdayacak ne de mola verecekti (tuvalete bile gitmeyecekti).
ziyaretçiler eğer isterlerse sanatçının karşısındaki sandalyede istedikleri kadar uzun oturacaktı.
müze yönetimi başta bunu yapmak isteyeceklerin sayısının fazla olabileceğini düşünmüyordu. Ama sürpriz biçimde sanatçının karşısındaki o sandalyeye oturma şansı elde edebilmek için uzun kuyruklar oluştu. bazıları sadece bir iki dakika oturup kalktı ama birkaç kişi de yedi buçuk saat boyunca sanatçıya eşlik etti. Abramoviç uzun dökümlü bir elbise giyiyordu. ve müzedeki heykeller gibi sessiz ve kıpırtısız duruyordu.
bu performansın amacı izleyenlere sanatın ne olduğunu sorgulatmak ve iskemlede otururken yaşadıkları tinsel deneyimi düşündürmekti. gözyaşlarını tutamayanlar ve daha önce var olduğunu hiç bilmedikleri yanlarını keşfedenler oldu.
bu performansı iyiydi hoştu ama benim için Abramoviç’in en büyük, en anlamlı performansı 1997 yılında Venedik bienalinde yaptığıydı.
Sanatçı bu performansında beş gün günde altı saat boyunca Sırbistan, Karadağ, Hırvatistan ve diğer Balkan ülkelerinden toparladığı kemiklerden oluşan kemik yığını üzerinde oturdu. sanatçının ‘Balkan Baroğu’ adını verdiği bu performansta hüzünlü şarkılar eşliğinde kemiklerin üstünde kalmış olan etleri sıyırıyordu. et yığınının etrafında içi suyla dolu üç kap yer alıyordu. hemen arkasındaki video ekranında sanatçının anne ve babasının görüntüleri vardı.
Abramoviç bu performansında Balkan ülkelerindeki savaşlar hakkındaki utanç duygularını ifade ediyordu. suyla dolu kaplar ise bazı yorumcular tarafından arınma ve şifanın simgeleri olarak yorumlandı.
anlattığım bu iki performansı okuduktan sonra sanatçının bir reklam filminde yer almasını siz nasıl karşılayacaksınız bilemem ama ben reklamda oynamanın ona fazla yakışmadığı düşüncesindeyim.