Pazartesi sabaha karşı 03.00 civarında ruhum büyük coşkuyla haydi bir sonuç analizi yazısı yaz diyordu bana.
öfkeyle kalkanın zararla oturduğunu bildiğim gibi abartılı mutlulukla kalkanın da aynı riski taşıdığını bildiğimden bu arzumu baskı altına alıp kendimi zorlayarak engelledim.
Hatta tüm pazartesi günümü de kendi duygularımı yazmak yerine bütün analizleri okumak ve dinlemekle geçirdim.
Mümkün olduğunca daha fazla insanı dinlemem ve okumam beni daha düşünceli, daha derin hale getirdi mi bilemiyorum ama bunun zararı olduğunu söylemek de herhalde mümkün değil.
Halkın büyük çoğunluğu öyle görünüyor ki çocuklarımızın kara cahil, tarikatçı, liyakatsiz, karanlık beyinli insanlar tarafından planlı şekilde yok edilmesine artık isyan etmiş. isyan sadece laik kesime özgü de değil. normal bir demokraside olsak çocuklarına din eğitimini zevkle verdirecek olan Ak Partili makul insanlar da din adına çocuklarımıza karşı açılan savaştan rahatsız. Bence bu konuda kopuş Mili Eğitim Bakanı’nın tarikatlarla işbirliğini sürdürecekleri açıklamasıyla ve sonra bu işbirliğinin nasıl olacağını açıklayan bakanlık eylem planını duyurmasıyla oldu.
Kendileri dindar olsa da, çocuklarının da dini duyarlılıkları olmasını isteseler de makul AKP’liler bin bir güçlükle büyüttükleri çocuklarının yakın geleceğin dünyasında yer bulabilmelerine uygun eğitim almasını istiyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu duyguyu anlamaya çalışmak yerine sınıflara maket mezar koydurup çocuklara matem tutmayı öğretmeye girişti.
Ak Parti seçmeni dahi bu kara cahil, tarikatçı, liyakatsız kara beyinli insanları artık istemediğini özellikle CHP’nin Adıyaman, Eyüp ve Fatih’te aldığı oy oranlarıyla gösterdi.
bugüne kadar dini duyguları sömürülmüş olabilirdi ama yeter artık ne oluyoruz demeye başladı halk bence sessizce.
Biz artık ev temizliği için yardım alamıyoruz. Bu fiyatlar da çok arttı, sadece oğlumuz ziyarete gelmeden önce bir hazırlık temizliğine yardım alıyoruz. Gelen kadın Kürt ve Alevi. sohbet ederken tüm sülalesinin DEM partiye oy verdiğini söylemişti. işte bu kadın Kılıçdaroğlu seçimi kaybettikten sonra ‘bizim ailemizin tümü eğer Mansur Yavaş CHP’den aday olsaydı ona oy verecekti, tanıdığım birçok aile de bu durumda’ dediydi.
kadının bu lafı hem Kılıçdaroğlu’nun büyük ihanetini ortaya koyuyordu hem de bu açıdan Meral Akşener hakkında birkaç laf edilmesini zorunlu kılıyor.
İyi parti tükeniyor ve Akşener’in istifası da normal gözüküyor. bunları anlıyorum da ben işin bir başka yönüne dikkat çekmeye çalışacağım.
dikkat ettiniz mi bilmem kampanyanın sonuna doğru İyi Parti’nin bir reklamı ortaya çıktı. Reklamda maskeli balo teması vardı. bütün partilerin birer maske altına saklandığı ve hepsinin aslında kötü niyetli ve aynı olduğu anlatılıyordu. İyi Parti’nin amacı bunların ipliğini pazara çıkarmaktı. bunu kimin yapacağı ise reklamın son bölümünde ima ediliyordu; balo sonrası dağılmış salona giren topuklu ayakkabılı bir kadının adımları görülüyordu. Bunun Meral hanım olması bekleniyor tabii ki.
Altılı masa konuşmaları sürerken Meral hanım özellikle CHP ve diğerlerinin iki yüzlülüğünü fark etti ve bence panikledi. o günden bugüne yaptığı bütün yanlışlar bu paniğinin ve umutsuzluğunun sonucu bence.
o süreçte nedense Ekrem ve Mansur beylerle de arasını bozdu çünkü bence ruh hali iyi değildi. ve özellikle CHP’den gördüğü ihanet nedeniyle şaşırmıştı.
Ama eğer Meral hanım gerçekten o reklamda anlatılan gerçeğe inanıyorsa Türkiye’nin bu yeni başlayan temizlenme sürecinde onun siyaset dışı kalması çok yazık olur ve Türkiye kaybeder bundan. özetle yeni dönemde Meral hanıma ihtiyaç olacak. Ekrem ve Mansur beyler de ihanete dur dedi.
15 Aralık 2024 - Avangard nedir?
14 Aralık 2024 - Suriye hakkında final yazım: Ciddiyet adet sancılı dönemim nihayet sona erdi
12 Aralık 2024 - Suriye operasyonunun Rusya cephesi
11 Aralık 2024 - Muhammed Colani İstanbul merkezli bir operasyonla devşirilip İngiliz ajanı yapılmış
10 Aralık 2024 - İsrail’in Trump destekli büyük Filistin planı