Seçimden sonra benim ve arkadaşlarımın umudu arttı. Özlediğimiz ülkeye belki kavuşuruz beklentisi yine güncelleşti.
Bu ruh halini gayet iyi anlamakla birlikte böyle düşünebilmenin sadece bana ve benim durumumdaki insanlara özgü olduğunu sanıyorum.
çünkü bu düşüncenin oluşabilmesi sadece benim gibi inzivaya çekilmiş ve insanlarla bağlantısını minimuma indirmiş tipler için mümkün. yani siz de benim gibi günlük, rutin, başkalarına gayet normal gelen gelişmeleri katiyen görmeyen sıradan insanlardansanız eğer umutlu olabilirsiniz siyasi sonuçlardan.
çünkü benim gibi Türkiye’nin geleceği hakkında sadece teorik düşünmez de sıradan insanların ne yaptığına da bakarsanız gelecek hakkında o kadar umutlu olabilmek mümkün değil.
Bunu neden söylediğime son derece sıradan rutin bir örnek vermek istiyorum.
Yazılarımda bazen ortaya koyduğum bunalmışlıktan da anlamış olmalısınız ki Ümraniye’de yaşıyorum ben. Sitemizin arka kapısının tam çıkışında aile hekimliğimiz var. Ümraniye 20 nolu aile hekimliği.
düzenli kullanmak zorunda olduğum ilaçlar nedeniyle sıkça ziyaret ettiğim bir yer.
doktorum binanın ikinci katında. Bir süre önce binanın asansörü bozuldu.
tamir edilmesi uzun sürünce çalışanlara ‘Evladım burası tanım gereği daha çok yaşlıların ve benim gibi ayağında dizinde problem olanların geldiği bir yer. Şu asansörü bir an önce tamir ettirseniz ne güzel olurdu’ dedim.
bir süre şikayetlerim sonuçsuz kaldı tabii ki. ama sonra bir gün yine binaya gittiğimde asansörün ışığının yandığını görüp burasının Türkiye ve her an saçma sapan bir şeyin olabileceği bir yer olduğunu unutarak asansöre bindim.
Bir de ne göreyim, asansör tamir edilmiş ama tamir eden nedense birinci katı iptal etmiş. Bu tuhaf fenomenin nedenini sorduğumda Aziz Nesin hayatta olsaydı mizahının altın vuruşunu oluşturabilecek bir cevap aldım tam o noktada.
Aslında Kafkaesk bir durum da söz konusuydu.
Bunu aktaracağım ama oldukça garip ve alışılmadık bir durum bu, umarım o büyük mantık dışılığı eksiksiz aktarmayı başarırım.
binanın giriş ve birinci katı sağlık bakanlığına aitmiş. 2’inci katta ise Milli Eğitim personeli bulunuyormuş. Asansörün tamir sorumluluğu Milli Eğitim Bakanlığına aitmiş. O da Sağlık Bakanlığına tamir masraflarına sen de iştirak etmezsen olmaz demiş. iş yine onlara kalınca da sıfırdan birinci kata çıkışı iptal edip asansörü öyle tamir ettirmişler.
ikisi de devlet kuruluşu olduğundan kalıcı bir çözüm yolu neden bulamadılar bu meseleye ben anlamadım. milli eğitim bakanlığı ve sağlık bakanlığı neden böyle acı bir kurumsal itişme içinde o da meçhul.
ben de benim yaş grubumdaki sessiz insanların sözcüsü olayım bunu yetkililere duyurayım dedim. Kamusal yararı olan yazıları ne severim ne de bu tür yazma adetim var. hatta bunun bu tür ilk yazım olduğu bile söylenebilir. bir daha da olacağını sanmıyorum.
Binanın sahibi Büyükşehir Belediyesiymiş, bu yüzden bana da belediye başkanına şu basit soruna bir el attır da yaşlılar sağlık ocağında zorluk çekmesin demek kalıyor.