Bizim mahallenin güzel insanları mecburiyetten, diğerleri satılmış ve onursuz olduğundan, televizyon izleyeceksek birkaç kanala mahkum olmuş durumdayız.
Gazetecilikten gerçeğin peşinden gidilmesini, dürüst tarafızlıkla olayların irdelenmesini bekliyorsak bu üç dört kanal ardında gidip gelmeye mecburuz aslında.
Tabii bu da çoğu zaman önceden ne diyeceğini tahmin ettiğiniz aynı insanları dinleme riski de taşıyor maalesef, ama medyanın şu anki durumunda başka çare de yok.
bunların hepsi fırsatın buldu mu ne kadar dürüst, halktan yana, gerçeği bulana kadar giden araştırmacı gazeteci olduğunu bize anlatır. Şartlar nedeniyle kendilerine tutsak seyirciyi bulmuşlar reklamlarını bazen acımsızca yapıyorlar.
Biz de zaten bozuk sinirlerimizin en az bu kanallarda bozulacağını umarak bunları seyretmeyi sürdürüyoruz.
Ancak bazen bu tipler bizlerin sinirini bozmayı öyle başarıyor ki, kendileri hakkında kendimizi inandırdıklarımız öyle darbe yiyor ki kendimizi toparlamamız güç olabiliyor. hatta acaba bunlar yerine A haberi mi izleseydik acaba bile diyoruz
Bunun son örneği Dünya Bankası ile yeni kredi ilişkileri anlatılırken oldu.
Dünya Bankası Türkiye’ye yeni bir proje kredisi açmaya hazılanıyor. Mehmet Şimşek şu an bile bunun peşinde görüşmeler yapıyor Washington’da. haberin bu rutin bölümünü duymuş olabilirsiniz, çünkü gelen alaycı yorumlar sonucunda artık ellerine sopa almadan konuşmaya başlayan arslan konuşan kafalarımız haberin bu rutin bölümünü bir zahmet belki, o da sadece belki veriyor.
Ancak bu dünya bankası kredisinin üzerinde pek konuşulmayan bir bölümü var ki, bence bugünden itibaren Türkiye’nin bir sömürgeye dönüştürülmesinin yolunu o bölüm açıyor.
Buna göre dünya bankasının vereceği proje kredisi yeni istihdam yaratmak için kullanılacak.
Ancak şimdi sıkı durun. gelecek şoka hazırlanmak için ayaktaysanız tavsiyem bir yere oturarak okuyun bundan sonraki bölümü.
Dünya bankasının kredi anlaşmasına koyduğu ve Türkiye’nin de kabul ettiği bir şarta göre:
Dünya bankası vereceği parayla yaratılacak istihdamın yüzde ellisinin mültecilerden olmasını istiyor. Yani işe alınacak iki kişiden biri ya suriyeli ya da afgan olacak.
Yanlış okumadınız, ülkemizde özellikle gençlerimiz işsizlikten kırılırken, kendilerini kurtarmak için ülkelerini bile terk ederken şimdiki yönetim yaratılacak yeni işlerin yarısını Suriye ya da Afganlara verme şartını kabul ediyor para için.
Be kardeşim bazı geceler saatlerce ekranda kalıp ekonomi konuşursunuz. Bu gelişme neden gündeminizde hala ağırlıklı değil.
Ben artık bu ülke hakkında her gerçeği Yılmaz Özdil’den öğrenmeye başladım. O YouTube’da kanalındaki programında tek başına televizyon kanallarındaki tüm ‘araştırmacı’ gazetecilere bedel durumda.
Ben dadacı bir mizah yazarıyım, elimden geldiği kadarıyla hiçbir şeyi araştırmıyorum. araştırsam bile bu mizah konusu bulmak için oluyor.
uzunca bir süredir, belki de utandığımdan kendime gazeteci bile demiyorum, mesleğimi soran olursa da sadece yazarım diyorum.
her gece saatlerce konuşup kafamızı ütüleyen bütün konuşan kafaları kınıyorum ve kendilerini bu son kredi gerçeğini araştırmaya davet ediyorum.
dediğim gibi bu kredi artık Türkiye’nin bir sömürge ülke muamelesine tutulmaya başlandığını gösteriyor.
TBMM Genel kurulunda İYİ partili Ömer Karakaş dünya bankası kredisiyle ilgili yaptığı konuşmada kredideki şarta göre devlet tarafından 2028 tarihine kadar 11 bin Suriyeli’ye kadro verileceğini söyleyerek, ’milyonlarca işsizimiz varken Suriyelilere kadro verilmesi şartını nasıl kabul ettiniz? Bu nasıl bir ihanettir’ diye sordu.
27 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 için 10 Suriye kehaneti
26 Aralık 2024 - Büyük oyunda Türkiye ne yapacak?
25 Aralık 2024 - Trump Ukrayna-Rusya hattında gizli operasyon başlattı
24 Aralık 2024 - Fırat’ın Doğusunda neler oluyor?
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?